Tarihi 20 Mart 2024

El feneri!

TEK gözlü, takma bacaklı bir korsan, ölüm işaretli bayrağın asılı olduğu bir gemi ve bir deniz feneri. Korsanlarda yağma ve istila vardı, deniz fenerinde dilsiz bilgelik. Korsanlarda karanlık vardı, barbarlık. Deniz fenerinde aydınlık, yol göstericilik. Düşlerin uykusuna yatarken bir anda uyanmak ya da kara bahtımızı aydınlatacağına inanmak!

***

Filmlerde ve çizgi romanlarda korsanları sevmedik, yağmayı ve talanı da.
Deniz fenerinin romantizmini sevdik, yaydığı ışığın gizemini, galiba en çok da el fenerinin abisi olmasını.
Darbe yıllarında karartma geceleri olurdu da çocuklar el feneriyle sihirli yolculuklar yapardı, küçücük odaların içinde. Demokrasi korsanlarına karşı!

***

Gaz lambalarının, sokak lambalarıyla arkadaş olduğu yılların çocuklarıyız.
Sokak lambaları kar tutunca el feneriyle sokağımızı aydınlatan bıyıkları buz tutmuş bekçilerle büyüdük. O bekçilerin adaletini hala mumla arıyoruz. El feneriyle yer gösterilen sinema salonlarında Doktor Jivago'yu izlemek, bugün televizyonlarda yüzlerce dizi izlemeye bedeldir.

***

Dinlediğimiz ışıklı radyoların, ahlaksızlığı güncelleştirmek gibi görevi yoktu.
Sabah uyandığımızda yurttan sesler korosu yankılanırdı, "Evreşe yolları dar!" Çayın buharı ve sobanın üzerinde kızaran ekmeğin kokusuyla bu kadar aydınlık olabilirdi o yoksul sabahlar.
Şimdi teknolojinin korsan bandıralı gemileri bütün değerleri yağmalarken, bir toplumun nasıl hasar gördüğünün kanıtıdır; paraya sevdalı olanlar!

***

Derslerimizi mum ışığında yapardık ama hepimiz aydınlığa koşardık. Yatılı ilkokul yıllarımda İdil Biret'in adını duymuştum da piyanonun tuşlarında gezinen parmaklarından ışık yayıldığını o zaman fark etmiştim. Bu ülkede hiçbir sanatçı dünyada İdil Biret'in gördüğü saygıyı göremedi. Onun gözlerindeki ışığı da ilkokul yıllarımdan beri unutmadım.

***

Şimdi karanlıkta kalan cinayetlerin aydınlanmasını, bankaları dolandıran ağaların yargılanmasını bekliyoruz.
Sanatta, sporda özellikle teknolojinin açtığı karanlık çukurlarda, çocukların gözlerinde nöbet bekleyen deniz feneri olmak istiyoruz. Parası olanın hukukunu değil hukukun zenginliğini görmek istiyoruz. Karanlık yolculuğun içinden çıkmak için sadece yürümek yetmez, haksızlıkların da üzerine yürümek gerekir korsanların da!

***

Çünkü haksızlığın hukuksuzluğun kaymağını yiyen "para korsanlar" gemileri kapılarımıza dayıyorlar.
El fenerimiz onların yüzlerini ele veriyor ama onlara denizde karada ölüm yok.

MUTLULUK TAKVİMİ
Haksızlığa karşı dur.
Uyuşturucuyla aktif mücadele et.
Sadaka ver.
Çocuklara parmak oyunu göster.
Fırına pide as.

Gidişin veda değil
Sanki kara sevdaydı
Hasretin kitabı yok
Sitemlerim sanaydı

Kalbimde çığlıklarım
Dinmedi hala acım
Unutamadım seni
Yine sana muhtacım

Hala ateşin yanar
Sevdalı yüreğimde
Zaten suç sende değil
Kör olası gözlerimde

Bir yürek kaldı bende
Hala seni düşünen
Bir yürek kaldı bende
Yalnızlıktan üşüyen

Yüreklerin yazar kasa olduğu bir memlekette vicdanın matematiği yoktur.

Pencere!
İftira ve kötülüğün kök saldığı sosyal medya mezbahaları böylesine itibar görürken, şimdi çocuklar için de "karanlık çukurlar" açılıyor her yerde.
Gazetecilik mesleği bile el değiştirdi.
Futbolda insanları birbirine düşürmek için kullanılan cümlelerde nefret ve şiddet, insancıl düşüncelerin önünde kara bir perde! Ve bizler hala geceleri gökteki bir yıldızın ışığına bakıp aydınlık düşler kuruyoruz.
Nostaljik pencerelerde!