Ne güzeldir ki!

KENDİ söküğünü diken hayal terzileriydik. Yaşımız küçük diye sinema kapılarının dışında kalırdık, biz de inadına film afişlerinin içine dalardık.
O zamanki filmleri bütün çocukların izlemesi gerektiğini bilirdik çünkü.
Yerde bulduğumuz cüzdanın sahibini aramayı Sadri Alışık'tan öğrendik.
Kimselere minnet etmeyen onurlu duruşu Türkan Şoray'ın asaletinden.

***

Çizgi romanları değiş tokuş ederdik de oyuncak dükkanlarına gıcık olurduk.
Kaderin elinde oyuncak olduğumuzun farkına vardığımız için belki.
O yüzden her oyuncağı kendimiz icat ettik, tahtalardan tellerden bilyelerden.
Ve kimsenin ekmeğiyle oynamadık.
Çünkü zekamızdaki doğallığı da yitirmedik vicdanımızı da!

***

Mahalle arasında oynanan maçlarda camlar kırılırdı kalpler değil. Çarliston günleriydi, İspanyol paça modası. Dillerde en son çıkan şarkılar. Liman ve kaldırım konulu şiirler bulunurdu delikanlıların ceplerinde. Şimdi yapay zekanın pek işine gelmez ama arkadaşlık için dağlar yıkılırdı.
Hayat bir rüyaydı bizler için, geceleri merdivenle yıldızlara çıkılırdı.

***

Beyaz vapurların alt kamara yolcusuyduk, kırmızı otobüslerin pasolu çocukları. Bahçelerden çiçek koparırdık, yakalanmamak için birimiz diğerini gözetlerdi. Mahalle kahvelerinin önünde konuşurken şapkasını önüne koyardı büyükler. Ne güzel muhabbetlerdi de o insanların her biri bir tarihi özetlerdi.

***

Trafikte küllüğünü sokağa boşaltan bir tane sürücü görmedik.
İki eli dirseğine kadar beyaz eldivenle süslenmiş trafik polisleri şoförleri de selamlardı yolcuları da. Bakkallar mahallenin bankası sayılırdı ne faiz ne haciz tanırlardı. "Paran olunca ödersin" derdi.
Hayatı namus bilen onurlu babalar da o borcu gerektiğinde ceketini satarak öderdi.

***

Elbette teknolojiye ayak uyduracaktık ama o teknolojinin ruhumuzu bile ele geçirmesine izin vermek nereden çıktı?
Sosyal medyadaki teşhir odaları çuvalla para getiriyor diye köylü kızları bile yoldan çıktı. İnsanlığın kara kutusu vicdan para kutusu oldu. Milyonlarca doları nereden bulduğu bilinmeyen züppeler ve nafaka şıllıkları moda oldu.
Ahlakın ve dürüstlüğün beyin ölümü gerçekleştikten sonra oldu bunlar!

***

Şimdi yapay zeka o yıllardan kalan yürek boşluğunu değil, hırsızların arsızların ceplerini doldurur, emeği ve ekmeği talan eder. Nasılsa uşakları çok!
Ne güzeldir ki hala göç ederken adres soran kuşlarımız, yüzüne bakacak resimlerimiz, unutmadığımız isimlerimiz var.
Ne güzeldir ki hırsızlığın aynasına bakıp saçlarımızı taramadık ve kimsenin ekmeğine kan doğramadık.

MUTLULUK TAKVİMİ
Eski giysilerini değerlendir.
Zenginlikle başarıyı asla bir tutma.
Hapishaneye kitap gönder.
Sadece yürü.

Müsait bir yerde
Bıraktığın aşk
Seni aynı yerde
Bekler mi sandın
Her kalpte aynıdır
Aşk oyunları
Galiba bu defa
Kendin aldandın

Acırım kendime sende
İnanmam ne desen
Yeniden başlamak mı
Boş versene sen

Gururla süsle kalbini
Yap gönlünün tatilini
Aynaya bak göreceksin
Bu sevdanın katilini
Hakkı YALÇIN

Hukuk; yumurta topuklu adamlara, yumurtanın sarısını mı verir yarısını mı?

Aynıyla vaki!
15 yaşlarındaki çocuk et ürünleri üreten babasına yemek masasında sordu. "Senin ürettiğin markaları biz niye yiyemiyoruz baba?" "Onlar size uygun değil." "Kimlere uygun?" Baba çocuktaki soruşturmanın nereye gideceğini bildiği için muhabbeti kesti.
"Senin aklın ermez yemeğini bitir!" Genlerini reddeden vicdanlı bir evlat çıkışı yaşandı masada. "Bize uygun görmediklerini başkalarına yedirirken vicdanın nerede baba?" Arsız babada cevap hazır. "Nerede yatarsan yat aynı rüyayı göremezsin ama senin istediğin gibi bir baba olsaydım böyle bir hayatı rüyanda bile göremezsin!"