Tarihi 26 Ekim 2023

Hiç olmazsa!

BUNDAN birkaç yıl önce yıl önce yapılan araştırmaya göre e-postaların insanın ömründen aldığı gerçeği öne sürülmüştü.
O yıllar bir profesyonelin günde ortalama aldığı e-posta 130 civarındaydı, bunun için günlük zaman kaybı da 32 dakika olarak hesaplanmıştı. Meselenin en ilginç yanı e-postaları okuma sırasında yöneticilerin IQ oranının yüzde 10 düşmesiydi.
Şimdiki zamanda böyle bir araştırmanın sonuçlarını tahmin etmek zor değil.
Ah o mektuplar ah o fakslar.
Ne güzel günlerdi onlar.
İnsanların aklını başından aldığı yetmezmiş gibi sırları da e-postalar aldı götürdü.

***

Sabahları ekmekle birlikte satın aldığımız gazetelerimiz vardı. Yerde bulduğumuz gazete sayfasını çömelip okuyacak kadar tutkunduk gazetelere.
Gazeteciliğin ruhu vicdandı, kalemlerin teknolojik klavyeye yenildiği yıllar gazeteciliğin dilini de değiştirdi yolunu da.
Üstüne bir de sosyal medya eklenince, dayatılan fenomen yaratma merakı hızla amacına ulaştı. e-postaların insanların ömründen aldıklarına karşılık sosyal medya can aldı, kan aldı. İftira sofralarında troller ve tetikçiler iyi kazanıyor sosyal medya mezbahalarında!

***

Hey gidinin daktilo tuşları.
Gazeteciliğin onurlu kuşları.
Bu mesleğin öznesinin emek olduğu yıllarda yapılan araştırmaya göre gazetecilerin ortalama ömrü genel ömürden kısaydı. Uyku sorunu çekenlerin kalp krizi riski diğer insanlardan 3 kat fazlaydı.
Çoğu işlerine otobüsle giderdi. Gurur duydukları sarı basın kartı tek apoletleriydi.
Sonra milyon dolarlık villalarda yaşayan, lüks ciplere binen garip gazeteciler çıktı ortaya. Hayatın terbiye ettiği insan olmak varken, paranın terbiyesizleştirdiği züppe olmak gazetecilik mesleğinin en değerli etiketi oldu.
Emekçi gazeteciliğin kalp krizi riski namuslu insanlar için devam ederken, onlara denizde karada ölüm yok artık!

***

Zaman her şeyi değiştirirken kuşak farkına mahsuben şarkılar ve şarkıcılar üretildi. Bedeli de elektronik sigaralar, uyuşturucular ve harcanan gençlikle ödendi. Yatarken giymesi gerekenleri sahnede giyen şehvetin 'Simge'lerine sanatçı dendi.
Cem Karaca'nın "Tamirci Çırağı" olmaktan her zaman gurur duydum, hala Barış Manço'dan "Kol Düğmeleri" şarkısını dinliyorum. Bugün bile içimizde bir şeylerin ölmediğini ve hayatın aslında ayrıntılarda gizli olduğunu hissettiren bir şarkı.
Onlar gerçek sanatçılardı. Onların giderken bıraktıkları sessizlik bile çok değerli.

***

Bir insan insanlığını terk edecekse eğer, başkalarını sırtından vurmadan yapsın bu işi. Hiç olmazsa! Bir insan çok para kazanmayı aklına koyduysa eğer, parayı kazandıktan sonra insanların yüzüne de bakabilsin. Hiç olmazsa.
IQ'nun yüzde 10 düşmesinden daha önemli olan; insanlığın yere düşmesidir!

MUTLULUK TAKVİMİ
Sosyal medyadan uzak dur.
Sevgiyi en güzel sen anlat.
Cam kenarına küçük lambalar koy.

Melekler yazmıştı
Hikayemizi
Bakınca ölürdüm
Gözlerine
İsmin iki hece
Sevgin dağ gibi
Seni iliklerdim
Düğme yerine

Yok yere hasretin
Koluna girdik
Mektuplarda kalan
Aşk acısıyız
Şimdi kalbimizde
Başka sevdalar
Yalan gönüllerin
Kiracısıyız
Hakkı YALÇIN

Ceketimizin cebinde kalan sinema biletlerinde ölümsüz sahnelerimiz vardır.

Esra Erol
Son zamanlarda Esra Erol'un
atv'de yayınlanan "Yalnız Değilsiniz"
programına bakıyorum da insanların
kameralar önünde bile ne kadar yalancı
ve hilekar olduklarını görebiliyorum.
Ama Esra Erol'un bir duruşu var ki
yürek hakimi. Kimseyi birbirine
kırdırmak gibi bir sunuculuk anlayışı
yok. Pusulası zarafet ve adalet.
Ahlaki değerlerin arkasında
duranları öne çıkarmak da bizlerin
görevi olmalı. O yüzden Esra Erol'un
hakkını alkışlarla vermeliyim