Tarihi 5 Ekim 2023

Çocuk yüreği

Bencil olan kötüdür, hele zenginse daha bir acımasızdır! Onların paralarından başka bir şeyleri de yoktur insani değerlere ilgileri de.
Oysa gerçek zenginliğin bir terbiyesi vardır, buna zenginlik kültürü denir.

***

Gerçek zenginlik kalbinden vermekse kimseye haksızlık etmeyiz ama "biraz da cebinizden verseniz ne olur" deriz duyulmaz.
Onların her biçimde hatırı sayılır da lüks otomobilleriyle yoldan geçerken yaya kaldırımlarındaki insanlar adamdan sayılmaz.
Onlara tüyü bitmedik yetimlerin haklarını falan sorarız, onlar yastıklarındaki kuşların tüylerini sayarlar.

***

Garibanlar evlerinde günlük ekmek maliyetini hesaplar, onların bir telefonla kapılarına gelir manavlar kasaplar!
Onların mutfaklarında her gün pirzola pişer, bonfile pişer, yoksul çocuklara senede bilmem kaç köfte düşer.
"Ördek suya daldı zil çaldı" diye uyarı mektupları göndeririz, "biz kader bekçisi" değiliz" diye mektupları iade ederler.

***

Bizler bugünkü yoksulluğun kardeşini gençlik yıllarımızda da gördük ama şimdiki gibi sonradan görmeleri o zamanlar görmedik.
Siyah beyaz güzel zamanlardı, toklar açın halinden anlardı. Çaresizlik bu kadar koymazdı yoksullara.
Ticaretin onuru ve haysiyeti vardı. Sırf kolay para kazanmak uğruna kokmuş kremalardan ve buzağı mamasından peynir yapılmazdı.
Onlara "vampir" dedik üstlerine alınmadılar. Katkılı gıdalarda bir koyup bin almak varken neden alınsınlar ki!
Namussuz paranın kokusunu alınca eski kaşarı da aynı yeni kaşarı da!
Not: O sırada evlerden birinde gerçeklerin farkına varan bir kız çocuğu annesine sorar, "ömrümüz bu kadar ucuz mu anne?" Anne gözlerini pencereye çevirir. "Ne yazık ki öyle kızım ne yazık ki öyle!"

***

Kalbinde de cebinde de akrep taşıyan zenginleri hiçbir zaman sevmedim. Allah kimseyi onların ellerine düşürmesin.
Tanıdığım sonradan görme zenginlerden birine sormuştum, "büyüdüğün mahallede bir aşevi açmayı düşünmüyor musun?" Fiyakalı posterin içinden çıkan cümleyle cevap vermişti. "Hakkı be sen de hiç vazgeçmedin bu eski solculuktan!" Benim cevabım siyah beyazdı. "Sen de hiç vazgeçmedin bu şerefsiz yolculuktan!" Para onlar için yasalar önünde bile koldur kanattır. Zenginin malının yoksulun canından önemli olduğu bir ülkede yoksulların canlı kalması bile sanattır.

***

Zenginlik vicdan ister cömertlik ister her şeyden önemlisi masumiyet ister.
Aşağıdaki gerçek öyküyü "bir çocuk yüreğinin" ne kadar değerli olduğunu göstermek için bir kez daha hatırlatıyorum.
"7 yaşlarındaki kız çocuğu anne ve babasıyla birlikte evde akşam yemeğindeydi. Tabağındaki yemeği yarım bırakınca anne merakla sordu, "beğenmedin mi kızım?" Çok "beğendim" dedi çocuk, "ama yarısını yoksul çocuklar için ayırdım!"

MUTLULUK TAKVİMİ
Aç insanı geri çevirme.
Eski moda şarkıları dinle.
Uyuşturucuyla mücadele et.

Hayat görünmez ufukta
Umutlar hep karanlıkta
Sırtımızdan vurulduk da
Ölmüyoruz ölmüyoruz

Kan yağıyor gözümüzden
Dert damlıyor yüzümüzden
Namus bildik sözümüzden
Dönmüyoruz dönmüyoruz

Günler geçti beklemekle
Derdi derde eklemekle
Her akşam kuru ekmekle
Doymuyoruz doymuyoruz
Hakkı YALÇIN

Şikayet ettiğimiz yaz sıcaklarını bu kış öyle bir arayacağız ki!

Yağma ruhu!
Balık tezgahlarında minicik balıklar
satılırken, "o balıkları satanların da
tutanların da sorgulanması gerekiyor"
desek ne yazar. Neymiş, "balıklar
gelmiyormuş!"
"Alık" zannettikleri balıkların beyni,
yavrularını avlayan balıkçılardan daha iyi
çalışıyorsa, hain balıkçılar tezgahlarda kendi
eserini izlesin.
Gerçek balıkçılar tuttukları küçük
balıkları denizlere geri gönderirlerdi.
Mesleğin haysiyetiydi bu, çocuklarının
geleceği. Yağma ruhu denizleri boş
bırakır mıydı sanıyorsunuz?