Tarihi 3 Ekim 2023

Çoban ateşleri!

ÇOKTAN bıraktık martıları denizleri.
Haksızlığın tüm izleri etrafımızı sararken, bir çobanın yalnızlığını özlüyorum. Dalgın bir dağın eteğinde ateş yakıp seyretmeyi.
Çoban ateşleri çobanların içten içe ağlamasıydı ya da dillerin bir türküye dolanması. "Şu uzun gecenin gecesi olsam!"

***

Her şeyi kolay ve acımasızca terk ettik.
Hayatın yoksul bıraktığı üstelik "çoban diye" aşağılanan insanların bu topraklara kattığı masumiyeti, parayı nereden buldukları belli olmayan zengin züppeler yok etti.
Endüstriyel yavşaklık tohumları ekti, işin acı yanı herkes manzarayı seyretti.
Şehvetiyle şöhret olan şehirli kadının biri, "köydeki çobanla benim oyum bir olamaz" demişti de "her çoban kendi kavalını üfler" diye cevap vermiştim, "sizin gibiler herkesin kavalını!" O çobanlar hala insanlık ve yetenek dersi veriyorlar, müzikte, sporda ve her türlü yarışmalarda.
Onları görünce "çoban ateşleri hala sönmemiş" diyorum ve küçük bir teselli buluyorum kendimce. Çaresizliğin menzilinde ateşi karanlıktan değerli bulduğum için.

***

İnsani duyguların beslenmesi durduruldu. Sessiz harfleri bile kan kokan adamların pis nefesleri kapladı ortalığı.
O yüzden geçmişe taşıdığımız anlamlarla, bugünkü gerçekler arasında yalanın ve kötülüğün zaferi ortada duruyor.
Görüyoruz ki giderek birbirine benziyor insanlar ama hep kötü yanlarıyla.
Bir köy yumurtasına bile hasret büyüyor çocuklar, satılan ürünlerdeki kir oranı gittikçe büyüyor. Düşüncelerin yargılandığı bir ülkede hırsızlar soysuzlar yargıdan muaf.
Sebep ve sonuç ilişkileri sorgulanmazken, ağaç dallarının tersine büyüyeceği günler de gelecek.
Parasız hüzünler bizleri beklerken bizler de azgın kışı bekleyeceğiz.
Çoban ateşlerinin etrafındaki insani bakışı bilmeyenler, televizyon dizilerindeki şatafatlı sahnelerde birbirlerine bön bön bakanlarla yetinecek.

***

Çoban ateşleri şiirlere konu olurdu.
Yalnızlıklar koyunlarla kalabalık olurdu.
O ateşin başında kitap okurdu çobanlar, ders çalışıp üniversite kazanırlardı.
Aralarından bir tane "yalancı çoban" çıktı diye fıkralar anlatanlar, şimdi kendi yalanlarını doğrulamaktan gurur duyuyorlar.
Vicdanlar mermer üstelik silahlar cepte!

***

Yeni dünyanın kirletemediği sadece hayallerimiz kaldı.
O hayaller denize bırakılmış şişe içinde mektuplar gibi ama çoktan bıraktık martıları denizleri.
Çoban ateşlerini düşündüğüm zaman bir çobanın yalnızlığını özlüyorum.
Onlar benim için "Adaletin bu mu dünya" konulu türkülerin sözleri.

MUTLULUK TAKVİMİ
Adaleti savun.
Minimalist yaşama dön.
Giymediklerini ihtiyacı olana ver.
Kitap oku.
Diş fırçanı yenile.

İçimde kimsesiz
Bir aşk duruyor
Bütün resimleri
Bir bir yakıyorum
Kayıplar durağı
Bizi bekliyor
Seni aldığım yere
Bırakıyorum

Yeniden başlarım
Bittiğim yerden
Bu yaralı kalbi
Güldüreceğim
Ben bu yenilgiyi
Geçersiz sayıp
Yaramı kendime
Sevdireceğim
Hakkı YALÇIN

Büyükler "çocukla çocuk olmayı" bıraktığı içindir ki insaf azaldı, masumiyet kayboldu.

Sebepsiz değil!
Adli memurların uyuşturucu sattığı
bir ülkeden korkulur. İnsanların
meslek onurunun ahlaksızlıkla takas
edilmesinin başka bir açıklaması
yoktur.
Onların kimliklerine ömür boyu
damga vurulsun. Çocuklarımızın nasıl
bir tehlike altında olduğu görülsün. Bu
ülke böyle değildi, insanlar ruhlarını
kolayca satmıyordu.
O yüzden uyuşturucunun altın
çağını yaşaması sebepsiz değildir.