Tarihi 25 Ağustos 2023

Zengin ve yoksul!

YSİLERİNDE acılı desenler, kanayan yanlarıyla geçerler, zaman denen cendereden.
Bin dereden su getirirler sofralarına.
Yaşamak için çalışırlar da hem tayfalarıdır kayıkların hem kaptanı.
İçlerinden neler geçer bilinmez.
O sırada yatlar geçer bir yerlerde, zengin hayatların kıyısına yol alır.

***

Ne komşularının tavuklarında gözleri vardır ne olmayacak hayalleri.
Bilirler ki "tenceren altın olsa da kaynattığın suyun buharı değişmez!" Bencil zenginlerin o tencerede kuzu gerdanla bulamadığı mutluluğu, onlar patates haşlayarak bulur.
Ve bilirler ki; nasıl kazanıldığı belli olmayan paralar da gün gelir buhar olur!

***

Pencerelerinin önünde bir çift kumru.
"Başka yer bulamadın mı?" demezler, bayat ekmeklerini ufalarlar.
Kayda girmez, hekimler bile tanımaz yüreklerindeki ince sızıları.
Ne hınçları vardır ne kadere sitemleri.
Gençliklerinden artırıp biriktirdikleri onurlu bir ömür vardır önlerinde, hayat ne getirir bilinmez.
Kim okumuş ki insanların alnındaki yazıları.

***

Komşularıyla bir araya geldiklerinde anlatacak ne çok hikayeleri vardır.
Her dokunaklı şarkıda maziden bir iz.
Endişeye mahal yoktur, suyun akışına bırakırlar kendilerini.
Gözleri dalgalı deniz.

***

Varlık içinde yaşarken bile insanların ekmeğine göz dikenlerle, yokluk içindeyken bile kendisine uzatılan ekmeği reddedenler arasında insanlık farkı vardır.
Bunlar haysiyetli insanlığın eşsiz halleridir.
Ne utançtır ki bu ülkede zenginin malı fakirin canından değerlidir!
Bu durum da bizlerin isyan halleridir!

***

Çocukluğumda sırtında taşıdığı çuvallarla bile başkalarına zahmet vermekten korkan namuslu bir adam vardı. Kıt kanaat yaşardı da harama yan gözle bakmazdı.
Parası olursa maça giderdi, olmazsa küçük el radyosuyla maçları sinema filmi gibi bizlere aktarırdı.
Hiçbir mevsimde gururu değişmedi, zenginlere karşı bakışı da hiç değişmedi.
Bizler böyle adamlarla acılar denizinde büyüdük, kulaç atmayı para içinde yüzerek öğrenenlerle değil.
O yüzden paraya tapanları da sevmem, zenginliğin ahlaksızlığıyla ahlaksızlığın zenginliğini apolet yapanları da.

MUTLULUK TAKVİMİ

Pratik ve ucuz yemekler icat et.
Yoksul çocuğa okul kıyafeti al.
Trafikte nazik ol.

Boş bir kubbede kaldı
O eski hoş sedalar
Gözü yaşlı bir masal
Cumbalı hatıralar

Çocukluğumuz duruyor
Yazlık sinemalarda
Elde kaldı biletler
Hala bizi hatırlayan
Birileri yaşıyorsa
Kalbimize emanetler

Gözlerinden öptük aşkı
Yolda kaldı dilekler
Kulaklarımızda çınlar
O eski kırkbeşlikler
Hakkı YALÇIN

Bill Gates patentli yeni virüs geliyor. Şerefsizliğin sembolü olarak.

Simitçi!
İstanbul Maçka'daki parkta bir delikanlı iş görüşmesi için zaman dolduruyordu da tuvalet ihtiyacı gerekti. Parktaki simitçiye gitti, "burada lavabo var mı?" Simitçi delikanlının yüzüne alaycı biçimde baktı, "farz et ki yok" dedi.
"Nasıl yani?" dedi delikanlı, simitçinin son cevabı zalimlik koktu.
"Tuvalet falan yok burada, hadi yürü nereye istersen oraya git." Delikanlı insanca bir sorunun karşılığında beklediği insani cevabı alamayınca sustu ve gitti. Simit arkasından pis pis gülüyordu.
Hey gidi yıllar, bir zamanlar adres soranlara yolu tarif ederken, tezgahını bırakıp giden insanlar tanıdım.
Bu simitçinin insanlıktan nasibini almamasını zamanın yenilgisi saydım.