Tarihi 10 Şubat 2021

Yağmur ve gitar

AKŞAMIN kimsesizliğinde oturduğum evin önündeki parkta yürüyordum.
Delikanlının biri gitar çalıyordu da önündeki gitar kutusunun içine atılacak parayı bekliyordu.
Benden başkası yoktu ama bende müzisyenlere saygı çoktu.
Evine ekmek götüremediği için intihar eden iki çocuk babası müzisyen geldi gözlerimin önüne. Cebimi adamın gitar kutusuna boşalttım.

Yağmur çiselemeye başladı, delikanlının gitar kutusunun içine damlalar doluşurken delikanlının şarkısına döndüm.
"Yağmur denize ne yapar" diyordu "ölüm insana!" Şöyle bir düşündüm, yağmur denize ne yapardı?
Denizin suyunu mu çoğaltırdı hüznünü mü azaltırdı?
Balıklara bayram havası mı yaşatırdı?
Peki, ölüm insana ne yapabilirdi? Haysiyetli bir yaşam sürdükten sonra hiçbir şey!
Ölümden korkması gerekenler hırsızlar, zalimler ve insanların ekmeğine gözdikenlerdi.
Onların kötülük yapmaktan başlarını kaşıyacak zamanları da yoktu, günahlarını ödeştirecek zamanları da.

Benim yalnızlığım delikanlının dikkatini çekti, "ben ekmeğim için ıslanıyorum siz niye yağmurun altındasınız?" "Yağmuru severim" dedim delikanlıya, birden kendi çocukluğumu düşündüm.
Gecekonduda yaşadığım İstanbul Yenikapı yıllarımı. Ne zaman yağmur yağsa hem damlardan hem kapılardan saldırıya uğrardı evimiz.
Kova kova suları evden boşaltırken kaptığımız hastalıklar da caba.
Bir an düşündüm de her yağmurda evi su basan bir çocuk büyüdükten sonra yağmuru neden severdi acaba?
Cevabım hazırdı; yağmur yağarken şemsiyenin altına girmeyi sevmediğim için.

Derinlikleri görebilmek için aşağılara inmeye gerek yoktu, derinlikler hayatın ön yüzündeydi.
Hayat kayda geçmeyen güzelliklerle doluydu da hangimiz görebiliyorduk o güzellikleri.
Gömleğimizin yere düşen düğmesi için harcadığımız zamanı yere düşen insanları kaldırmak için harcamıyorduk.
Birileri su gibi para harcıyordu birileri çocuklarımızı harcıyordu yalanla dolanla.
Sonradan görme zengin hokkabazlara itibar çoktu, hele el altından şerefsizlik yapmakta üstüne yoksa!

Pencerelerde birileri vardı da yağmura içerden bakıyorlardı, el salladım.
Camların buğusunu düşündüm, sonra sokaktaki herhangi bir adamı.
Saçı sakalı birbirine karıştığı için adam yerine konulmayanları.
Herkesin bir hikayesi vardır, Allah'ın yazdığı ve hepimizin okumakla yükümlü olduğumuz hikayeler.
O insanlarda ne hazineler gizliydi bakmasını bilenler için.

Gitar çalan delikanlıya baktım, delikanlı şarkısının içindeydi o sıra belki de aynı yolu yürüyorduk durduğumuz yerde. onra baktım birkaç kişi daha geldi, sonra diğerleri şarkıya eşlik etmeye başladılar.
Bir yağmur korosu oluşturduk, tempo tutuyordu içimizdeki çocuklar.
Bizleri yıllar önce bırakıp gidenler bile geri dönüyordu da herkes kendine dönüyordu usul usul.
Yağmurun altında kalabalık olduk, yüzlerindeki maskeleri ıslanan insanlar yumruk selamı verdi birbirine.
Sanki kötülüklerin önünü kestik bir süreliğine, sanki bütün mahalleye mesaj veriyorduk "uyanın" diye.
Delikanlının gitar kutusunun içine bir anda para yağmaya başladı.
Islanmış gitar kutusu bir dilek havuzunu andırıyordu.

Aslında ne yağmur vardı ne gitar çalan delikanlı.
Belki de herkes kendi yalnızlığında kendisini kandırıyordu.