Tarihi 13 Aralık 2016

Ölürken de KAHRAMAN yaşarken de

Kurak bir toprağın susamış halidir her biri.
Onlar Türk polisidir.
Yoksulluğun hayat karşısındaki en dik duruşlu mesleklerinden birinin fertleri.
Kiralık evlerde kıt kanaat yaşarken ateşlere yaslanırlar.
Gülüşleri bile mahzun.
Gökler ağlar da, iliklerinin içine işleyen yağmurun altında bile seslerini çıkarmadan ıslanırlar.

***
Anadolu bakışlı genç adamlar.
Hala büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperler.
Hepsi de köylerinde destan gibi anılır.
Şehirlerdeki kurtarıcı fotoğrafların içinde gururla poz verirken.
Onların dertleri yok sanılır.

***
Ölüm o polislerin yakalarına taktığı çiçektir.
Yaşından büyük gösterir duruşları.
6 aylık ikiz bebeklerini geride bırakanlar vardır.
Ve daha nice dram.
Tabutları eller üzerinde giderken, son sözleri cennette yankılanır.
"Ah anam, canım anam!"

***
Şehir değiştirdikçe ümitleri yenilenir, tek göz odalarda hayalleri büyür.
Geride bıraktıkları ne çok şeyi özlerler, ana elinin değdiği yemekler gibi.
Hepsinin aklında dereler, tepeler, dağlar.
Hayatın mesaisi bitmez, oturdukları yerde bile gömlekleri terlerken.
Gurbet akşamlarında bir ince saz olurlar teline dokunsan ağlar.

***
Yük ağırdır, yol uzun.
Geceleri çoraplarını çitilerken, Etiler'de Bebek'te yer bulamaz hayatları.
Gözleri de yoktur zaten.
Yalnızlıklarının çay saatlerinde ya hayat gailesidir konuştukları.
Ya memleket meselesi.
Sinemaymış, tiyatroymuş, kırk yılda bir belki.
Komşu düğünlerinde dansa kalktıkları çocukluk günleri de eski bir anı.

***
Üniformaları ateşten gömlekle kardeştir bilirler.
Hainlerin de sonu gelecektir bilirler.
Ayaklanmaydı, hırsızdı, teröristti derken, en anlamlı mirasları geride gururlu bir isim bırakmaktır.
Kaç kez sınanmıştır içlerindeki vatan sevdası.
Bir türkünün içinde durur gençlikleri, ne zaman duysalar demlenir hüzünleri.
En güzel parfümleri alın teri ve camları tırtıklı limon kolonyası.

***
Gazetelerde, televizyonlarda asker ve polis ölümlerinden sonra hüzün oranı yükselir de, sonrasında pop şarkıcılarına ve eğlence programlarına yenik düşer.
Sonra o acıyı nereye koyduysan bul!
Analarından ve sevdiklerinden gayrisi tanımlayamaz onların kara haberindeki sızıyı.
Ne karanfiller!
Ne hayırsız İstanbul!

***
Kimse o polisler kadar yakından bakmıyor ölüme.
Sükseli hayatlara kimse onlar kadar uzaktan!
Bakıp yiyemedikleri, yakıştırıp giyemedikleri ve söylemek isteyip de diyemedikleri öyle çok şey vardır ki.
Maraz üstüne maraz!
O yüzden onların yerine biz haykırırız.
"Onlar ölüme bu kadar yakınken.
İnsancıl hayat da onlara yaklaşsın biraz."

***
Öldüklerinde tabutları öpülürken.
Yaşarken de alınlarından öpülmeli onların.
Çünkü onlar sadece ölürken kahraman değil.
Yaşarken de kahraman.