Tarihi 1 Ocak 2011

17 yıl sonra İlksan skandalının perde arkası

Skandal" diye infial yaratıldı. Devlet 149 milyon dolar zarara uğratıldı. "Öğretmenler soyuluyor" diyenler aynı yola saptı.
İşte tiraji komik olaylar dizisi:
1993 yılında Süleyman Demirel Hükümeti'nin 500. günüydü. Hürriyet Gazetesi'nde Saygı Öztürk imzalı manşet bir haber yer aldı: "500. gün bombası"
Haberde, Tercüman Gazetesi'nin sahibi Kemal Ilıcak'ın flu bir fotoğrafı yer alıyor, Ilıcak aracılığı ile İLKSAN'a satılan Ömerli Barajı'nın çevresindeki Sedat Çolak'a ait arazi ile öğretmenlerin dolandırıldığı iddiası ortaya atılıyordu.
Arazinin sit alanı olması sebebiyle yapılaşmaya müsait olmadığı iddia edilip, buranın öğretmenlerin yardım sandığı İLKSAN'a satışını destekleyen ve 50 milyar kaynak aktaran Başbakan Demirel, alabildiğine eleştiriliyordu.
Kemal Ilıcak, haberi okuduğu gün beyin kanaması geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Aradan birkaç gün geçtikten sonra da vefat etti.
Zaten işin içinde Kemal Ilıcak olmasaydı, olay o kadar büyümeyecekti. Basındaki rekabet ve Kemal Ilıcak'ı vurma çabaları, öğretmenleri konut sahibi yapmak amacıyla gerçekleşen bir arsa alımını çok farklı noktalara taşıdı.
Olay, muhalefetteki ANAP ve diğer partilerin de katkısıyla aylarca Türkiye'nin bir numaralı gündemi haline getirildi.
Demirel'in eleştiriler karşısında, "Parayı verdiysem, ben verdim" çıkışı ise, tartışmanın boyutlarını daha da büyüttü.
Sonuçta İLKSAN skandalı, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nin "büyük yolsuzlukları" arasına sokuldu. En azından kamuoyu konuyu öyle biliyor.

Perde arkasında yaşanan komedi

Yaşanan gerçekler, kamuoyunun önüne konulandan çok farklıydı...
Olayı, siyasi malzeme olarak en çok muhalefetteki ANAP kullanmıştı.
Oysa, proje ilk olarak ANAP iktidarı döneminde ortaya çıkmış ve desteklenmişti.
ANAP'lı Ekrem Pakdemirli'nin Maliye Bakanlığı döneminde bu proje için 10 milyon lira sembolik bir para ayrılmıştı. O dönemde, zorunlu tasarruf hesaplarında toplanan öğretmenlere ait paraların, arsanın alımı için aktarılması bile gündeme gelmişti. Hatta, öğretmenleri ev sahibi yapmak amacıyla alınacak olan arsanın satış fiyatı da oldukça uygun bulunmuştu.
Buna karşılık kabak Demirel Hükümeti'nin başına patladı.
Tartışmalar toplumda öyle bir infial yarattı ki, panik halinde anlaşmayı hemen durdurma ve sorumluları teker teker yakalayıp tutuklamak gibi bir dizi tedbir alındı.
Oysa, düşünmeden atılan bu adımlar, devletin 149 milyon dolar zarara uğramasına yol açtı.
Herkesin arsa sahibi olarak bildiği, aslında vekaleten satıcı olan Sedat Çolak, İLKSAN'la öyle bir anlaşma yapmıştı ki, atılan bütün adımlar devletin aleyhine oldu.
Yaklaşık 3 bin dönüm olan arsanın satış bedeli 349 milyardı. (Yaklaşık 349 milyon dolar) Ancak, yapılan sözleşmeye göre, son kuruş ödenene kadar tapu devri yapılmıyordu.
Kamuoyunda ortaya çıkan infial üzerine İLKSAN Kayyum'a devredildi. Kayyum da ödemeleri anında durdurdu.
Konu mahkemeye intikal etti.
Tercüman Gazetesi'nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mümtaz Özkök, uyarmak amacıyla ilgili Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi ile görüştü:
- Acil tedbir alınması gerekiyor.
Sözleşmeye göre, bu paranın ödenmesi lazım.
Aksi takdirde arsa da gidecek, bu güne kadar ödenen 149 milyar lira da.
Asıl skandal şimdi başlıyor. Devlet büyük zarara uğrayacak.
Ardından ekledi:
- Bizim iktidarımızda rahmetli Özal hayatta olsaydı, hemen Emlak Bankası'nı görevlendirirdi.
Oraya güzel bir proje uygular, konut yapardı. Devlet de öğretmen de kazanırdı.
Hakim de durumun farkındaydı. O da dosyayı incelemiş ve olacakları görmüştü.
Yine de "Anladım, doğru Mümtaz Bey, ama" dedi:
- Bugünkü siyasi ortamda bunu kimseye söyleyemez ve anlatamayız. Toplumda infial büyük, yapacak bir şey yok.
Toplumda yaratılan infial üzerine kalan paranın ödemesi yapılmadı.

Arsa da gitti para da

Sonuçta tartışmalar durdu, infial yatıştı; ancak yaşanan bu süreç, devletin 149 milyon dolarına mal oldu. Mümtaz Özkök'ün o günlerde dile getirdiği gibi, asıl skandal daha sonra patladı.
Konu mahkemeye intikal etti.
Arsa sahibi olarak bilinen, ancak sadece satışa aracılık eden Sedat Çolak, vekilleri adına girdiği davayı kazandı.
Arsa da elden gitti, devletin parası da.
Nereye mi gitti?
Bir kısmı aracılık yapan Sedat Çolak'a, bir kısmı gerçek arsa sahiplerine, bir kısmı da iddialar doğruysa Kemal Ilıcak'a. Öğretmenlere gerçek kazığı, "Soygun var, engelleyin" diyenler attı!
Daha sonra olanlar çok daha ilginç. O tartışmalı arsaların büyük bölümünü Edin Holding adına rahmetli Esat Edin satın aldı.
Ayrıca, 1993 yılında "büyük yolsuzluk var" diyerek Türkiye'yi ayağa kaldıranların bir kısmı da o arsalara sahip olmak için kuyruğa girdi. Çok daha yüksek fiyatlar ödeyerek arazi sahibi oldu. Dün "orada imarlaşma olmaz" dedikleri yerde bugün çoğunun villası var. İLKSAN konusunda bugüne kadar yazılıp çizilenlerin tamamı hikâye. Her şey apaçık ortada.
Gerçek skandal, medya içi çekişme, menfaat ve siyaset hesaplarının arkasında gizli!