Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 13 Eylül 2016

Paslı ayna...

Batı'nın özellikle de medya üzerinden Türkiye'ye bakışı her zaman olduğu gibi sıkıntılı. Şurası açık ki, ağzımızla kuş tutsak bile, istedikleri şeyleri yapmadığımız sürece de, bu değişmeyecek.
İstediklerinin ne olduğu ve objektif bir sınırı bulunup bulunmadığı, ayrı bir mesele...
Almanların meşhur dergilerinden Der Spiegel, özel bir Türkiye sayısı hazırlamış.
Kapağını önceden duyurduğu için, bugün satışa sunulacak derginin nasıl bir içeriğe sahip olduğunu anlamak kolay.
Benzerlerinin de her zaman yaptığı gibi, Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanımızı hedef alan bir özel sayı ile karşımızda Der Spiegel.
'Türkiye daha fazla otoriterleşmeye başlıyormuş' dergiye göre. Güneydoğu'da terör saldırılarına karşı cevap verilmesini de, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi halkıyla savaştığı" şeklinde yorumlamış. Fırat Kalkanı Harekatı ile sınırlarımızı güvenceye almamızı ve ÖSO'ya verilen destekle o toprakların asıl sahiplerinin geri dönmesini sağlama girişimini de 'işgal' olarak değerlendirmişti zaten.
Türkiye'nin daha fazla otoriterleşmeye başladığı iddiası, Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, yönetimde bulunanların kararlı tutumları ile ilgili. Bağımsız ve kendi göbeğini kendisi kesmeye karar vermiş bir ülkenin yapması gerekenleri yapıyor Türkiye. Bunun farkındalar ve rahatsız oldukları da bu zaten.
Söylemeye çalıştıkları ise şu: Türkiye, 15 Temmuz'da darbe yapmaya çalışanları engellememeliydi, Ancak madem ki engelledi, bu işin sorumlularının üzerine fazla gitmemeli. Ki böylelikle ileride tekrar benzer bir girişim için imkan bulunabilsin.
Bu, FETÖ ile mücadele konusundaki beklentileri. Terör örgütüne karşı sürdürülen mücadele de, olmaması gereken bir şey onlara göre. Eninde sonunda Batı'nın menfaatleri için uğraşıyorlar çünkü.
Sınırlarımızın güvenli hale getirilmesi ve Suriye'nin kuzeyinde bir oldu-bittiye karşı durmamız da canlarını sıkıyor.

İçimizdeki beyinsizler...
'Spiegel' Almanca'da 'ayna' manasına geliyor. Bu haliyle değerlendirilmesi gerekirse, derginin en azından bu sayısının paslı ya da sirklerde olduğu gibi eşyayı tuhaf şekillerde gösteren bir ayna olduğunu söyleyebiliriz.
Elin Almanının çıkardığı (sahipleri Alman mı acaba?) derginin Türkiye ile ilgili yazıp çizdiklerinin her şeyi bizzat yaşayan insanımız nezdinde herhangi bir karşılığı olmayacağı açık. Ancak yine de, uluslararası üne sahip bir derginin kendi itibarını zedelemeyi bile göze alarak niçin böyle yaptığı, önemli.
Derginin sahibi olan sermaye grubu için önemli olan dergilerinin itibarı filan değil belli ki. başka ülkelerdeki benzerleri ile beraber bu tür yayınların oluşturacağı algı için çalışıyorlar. Ülkemiz ve bölgemiz üzerine hesapları olan mihrakların maksatlarına uygun olarak gerçekleştirilmeye çalışılan bir algı inşası bu. Böylelikle her bir yandan üzerimize yükleniyor ve ülkemizi yönetenlerin pes ederek, 'tamam, sizin dediğiniz gibi olsun' diyeceğini düşünüyorlar. Ham hayal, ama niyetleri bu.
Aynı çabanın içimizdeki beyinsizler nezdinde ciddi bir karşılığı da var.
İçimizdeki beyinsizler, bir yandan içerden aktardıkları yalanlarla batılı yayın organlarının algı inşasına gönüllü katkılarda bulunuyor, diğer yandan da oralardaki yorumları alıntılayarak, içeride mide bulandırmaya uğraşıyorlar.
Unuttukları birçok şey var. Onların meselesi hizmet ettikleri mihrakların sağladığı veya sağlayacağını düşündükleri menfaatler... Bizim meselemiz ise varlık ya da yokluk...