Tarihi 3 Kasım 2022

“Yürü koçum”

OSMANLI, Batı'da eğitime gönderdiği paşaları, diplomatları, dönüşlerinde karşısında "Batı hayranı" ezikler, yani ittihatçı kafalar olarak buldu. Yüzlerce yıl üç kıtaya hükmeden ve o dönem dünyanın süper gücü olan bir imparatorluğu durdurmak ve yıkmak amacıyla kullandıkları silahlar, haçlı seferleri hiçbir işe yaramamıştı. Artık geriye iki yol kaldığını anladılar. Hem dinlerini bozacak din adamları bulacaklar hem de içeriden Batı hayranı ittihatçı-işbirlikçi kafalar yetiştireceklerdi. Böylece Osmanlı'yı içeriden yıkacaklardı.
Çünkü dünyada artık haritaları çizen güç sermayenin elindeydi. Daha fazla kazanmanın yolu bu gücü kullanmaktan geçiyordu. Parayı çekebilmek için, para akıtmak, devşirilmiş işbirlikçi ordusu kurmak gerekiyordu.
Osmanlı ayakta kalırsa, Balkanlardan başlayan sınırları, Afrika'dan Ortadoğu'ya, Yemen çöllerine, Kafkaslara kadar uzanacaktı.
Daha kötüsü ise Pakistan, Hindistan ile henüz ayrılmamış ve bu topraklarda milyonlarca Müslüman yaşıyordu. Bu ülkede kurulacak bir İstanbul'a bağlı hükümet, Osmanlı'ya Asya kapısını tamamen açacak, Afganistan ve ata toprakları Türk Cumhuriyetlerini de içine alan yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğunun kurulmasına yol açacaktı.
Hindistan kilit ülkeydi. Müslümanlar hızla çoğalıyor ve en ufak bir savaşta Osmanlı'ya hem gönüllü asker akını başlıyor hem de para yağıyordu. Paranın gücünü elinde tutanlar, o dönemin süper güçlerinden İngiltere'ye çöreklenmişti. Hindistan'da Hindu-Müslüman çatışması çıkararak ülkeyi ikiye böldüler.
Pakistan diye bir devlet kurarak, bugün dünyanın en büyük ülkelerinden biri olan Hindistan'ın Müslümanların kontrolünde olmasını engellediler. Abdülhamid Han'ı ittihatçı kafalar eliyle tahttan indirir indirmez Balkanları bu işbirlikçilerin politikaları sayesinde Osmanlı'dan kopardılar. Harita çizerleri, Türk Cumhuriyetlerini Sovyetlere bağlayarak, araya tampon ülkeler koyarak, Anadolu'nun Orta Asya ile bağlantısını toprağa gömdüler. Ermenileri ayaklandırdılar.
Devlet kurdurdular. Nahcıvan ile Azebaycan'ı ayırdılar. Ermenileri Karabağ'a sürerek, araya tampon koydular. Böylece Nahcıvan'dan Azerbaycan'a, oradan Türk Cumhuriyetlerine geçişimizi engellediler. Afrika'ya girerek, Osmanlı hakimiyetine son verdiler. Bu haritaları çizenlerin, dünyada Osmanlı- Türk hakimiyeti kabusu vardı. 1. Dünya savaşının en şiddetli yıllarında kullandıkları elemanlardan biri de İngiltere Başbakanı olan Lloyd George'du. Kullanışlı elemana, "Sen de Yunanlıları kullan" dediler.
Anadolu'nun batısını işgal edecek bir Yunanistan, sermayenin ulaşmak istediği hedeflere muazzam bir kapı açacaktı. Nitekim İngiltere başbakanı Lloyd George anılarında Doğu Akdeniz kapısını tutan Yunanistan gibi bir müttefikin, Süveyş Kanalı'ndan Uzak Doğu'ya, Uzak Doğu'dan Avusturalya'ya kadar uzanan Britanya İmparatorluğu'nun işine yarayacağını söylüyordu. "Ermenistan toprakları Türklerin barbarlığından ebediyyen kurtarılmalıdır" diye bağırıyordu. "Modernlik Yunan medeniyetinin ürünüdür. Türklerden nefret, Yunanlıları sevmeyi getirir" diyerek haykırıyordu. George'un ipini ellerinde tutan sermaye, onu böyle kodluyordu.
Dünyada teknoloji ve enerji dönemi başlıyordu. Enerji yollarına hakim olmanın en önemli kapılarından biri Doğu Akdeniz'di.
O dönem petrol ve doğalgaz yoktu ama "Enerji çağı" yani "Para İmparatorluğu" start almak üzereydi. O yüzden kullanışlı eleman Yunanistan'ın Batı Anadolu işgali önemliydi. Peki ya şimdi? Doğu Akdeniz'de yüzlerce trilyon dolarlık petrol ve doğalgaz rezervi olduğunu artık tüm dünya biliyor.
Ankara, Libya ile deniz yetki belgesi anlaşması imzalayarak, Doğu Akdeniz kapısını ele geçiriyor. Türkiye, Doğu ve Batı'nın tek enerji yolu olarak sahne alıyor. Nahcıvan ile Azerbaycan'ı son Karabağ savaşı sayesinde geçit açarak birleştiriyor. Azerbaycan'dan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin enerji rezervlerine, Turan yoluna süpüre süpüre koridorlar açıyor. Batı'nın bir yerlerinin donmaması için TEK VANA olmaya doğru hızla ilerliyor. "Rusya'nın ayısından kaçarken Türklerin bozkurtlarına yem olacağız" diye dün Batı'da atılan manşetler boşuna değil. Yüz yıl önce çizilen haritaları, "Türkiye yüzyılı" başlatan bir ülke adeta darmadağın ediyor. Artık "Anahtar ülke benim" diyor, Batı'yı kendine bağımlı hale getiriyor. Yüzyıl önce İngiliz Başbakan George'un başlattığı Yunan oyununu bugün ABD'nin denemeye çalışması boşuna değil. O yüzden Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun dün "Yunanistan arkasındakine değil, karşısındaki ülkeye baksın" şeklindeki sözleri büyük önem arz ediyor. Çünkü artık "Eski Türkiye" yok. Bu ülkede Batı'nın dört gözle iktidara geçmelerini beklediği "Eski Türkiye" sevdalılarının ise "Ne işimiz var Akdeniz'de, Libya'da, Suriye'de" demesi de hiç tesadüf değil. Tabii ki onlara Batı'dan "Yürü koçum" diyerek alkış yağacak!