Tarihi 31 Aralık 2020

Yüzde 25 Boris geldi

Pandemi sonrası neler yaşanacak? Yeni Dünya Düzeni'nde yeni patronlar kim olacak? Kimler ligden düşecek? Kimler Devler Ligi'ne yükselecek? Aylardır tüm dünya bu soruların cevabını bulmak için kafa patlatıyor.

Böyle bir ortamda "Yüzde 25 Türk" lakabıyla tanınan Boris Johnson'un İngiltere'si ile tarihi bir anlaşmaya imza attık önceki gün. Boris çok taktiksel bir mücadele ile Avrupa Birliği'nden ülkesini çok başarılı bir şekilde kopardı. Bu amaçla masaya oturduğunda Trump dahi Boris'i tebrik ederek twitter'dan "Harika olacak" diye mesaj attı. Yüzde 25 Türk Boris 4.5 yıllık uzun uğraşlar sonucu AB ile ayrılık anlaşması yaptığı gün "The deal iş döne" diye twit atıyordu. Aslında "The deal is done" yani "Anlaşma yapıldı" demek istiyordu. Ama o yüzde 25 Boris idi. "İs done" yi "İş döne" diye yazarak Ankara'ya "Haydi masaya... Dünyada birlikte yürüyelim" mesajı veriyordu. AB ile ipleri koparır koparmaz ertesi gün de Türkiye ile masaya oturuyor, serbest ticaret anlaşmasına imza atıyordu.

Avrupa karışıktı. Irkçılık hortlamıştı. Pandemi ekonomilerine darbe vurmuştu. Rekabet gücü aşınması, nüfusun yaşlanması, işsizlik, dini ve etnik gerilimler, jeopolitik ağırlığın azalması, güç zedelenmesi ve dünyada kurulan masaların dışında kalınması AB'yi cazibe merkezi olmaktan çıkarmıştı. O yüzden Fransa gibi zübükler"Avrupa Ordusu" naraları atarak göbekten bağlı oldukları Pentagon'u kızdırıyordu. Terör ve iç ayaklanmalar, yakılan şehirler tavan yapmıştı. Ve tabii çok kutuplu dünyaya doğru bir gidişat başlamıştı. 1.Dünya savaşında elde edilen İngiliz hegomanyası çökmüştü. Londra çareler arıyor, ABD'den de "AB'den ayrıl" baskısı görüyordu. İskoçya, İrlanda, Galler gibi sömürgelerinin itirazlarına rağmen düğmeye bastı, AB'den ayrıldı. Bu süreçte Londra'da "Dünyada yeniden güç elde etmek istiyorsak Türklerle yürümek zorundayız. Stratejik olarak dünyanın merkezinde olan Türkiye ile ortak hareket ve sinerji bizi yukarılara taşır" sesleri yükseldi. Ortadoğu'da Balkanlar'da Afrika'da Orta Asya'da ve Kafkaslar'da artık sadece Türk pasaportu geçiyordu. Batılı ülkelerden gelenlerden nefret ediliyor, o yüzden pasaportlar saklanıyordu.

Ve derken Ankara'da dün imzalar atılıyor, İngiltere Uluslararası Ticaret Bakanı Liz Truss "Kazan kazan" ilkesine dayalı bu birliktelik için "Aslında bu çok büyük bir olay" diye konuşuyordu. Türkiye de senelerdir peşinde koştuğu ancak AB ile bir türlü gerçekleştiremediği tarifesiz kotasız bir anlaşmaya kavuşuyordu. İngiltere'nin, İsviçre, Norveç ve Japonya, Kanada gibi devlerle de serbest ticaret anlaşması vardı. ABD ile de bu avantajı sağlamayı hazırlanıyordu. 2.4 milyar nüfuslu müstemlekleri de ele alınırsa Ankara'da dün atılan imzalar tümüne yansıyacak kazanımları da bizim için beraberinde getirecekti. Londra ile 19 milyar sterline ulaşan ve lehimize fazla veren dış ticaret hacmimiz daha da gelişecekti. Üstelik Çin de İngiliz finans sisteminin kontrolündeydi. Londra, Pekin'in perde arkasındaki babasıydı. Çin'den başlayıp Londra'da son bulacak İpek Yolu'nun kontrolü için dünyada muazzam bir savaş vardı. Ankara dünkü anlaşmalarla dünyaya "Savaşı kim kazanırsa kazansın KÖPRÜ benim" diyordu.

Yüzde 25 Türk Boris geldi ve Ankara'nın kapısını çaldı. İngiltere'yi bize getirdi. Burada hep söylüyoruz. Daha niceleri kapımıza gelecek diye. Önceki gün İsrail'in aracılara "Bizi Türkiye ile barıştır" diye nasıl yalvardığını yazdım. "Fransa da kapımıza gelecek" iddiasında bulundum. Nitekim Libya'da bize savaş ilan edeceğini açıklayan darbeci general Hafter'e tokat Fransa'dan geliyordu. "Ne yapıyorsun, gerilim çıkarma, deli misin uslu ol" diye.

Yeni Dünya Düzeni için kurulmakta olan masada Türkiye baş aktör ve kilit ülke konumunda. O yüzden hem İsrail hem de ABD'deki Siyonist medyada Biden'a "Aman Türkiye'yi kaybedecek hareketler yapma" çağrılarının gök gürlemesini andırması da boşuna değil. 2021'e girerken Türk asrı "Geliyorum" diye haykırıyor.