Tarihi 19 Mart 2024

O adamlar!

R adam tanırdım, harcamak için biriktirirdi gençliğini. Semt pazarlarına akşam çökünce, ezik domatesleri toplardı. Karşısına yaşlı biri çıksa üstünü başını toplardı. Kimseye boyun eğdiğini hatırlamam, el etek öptüğünü de.
Gerçekleşmeyecek olsa da ideallerinin peşinden koşardı, kirli paranın değil.

***

Bir adam tanırdım iftar saatlerinde evindeki masayı kapının önüne çıkarır, elleriyle böldüğü pidesi, zeytini ve çayıyla bütün mahalleyi oruç açmaya beklerdi.
İstanbul Yenikapı'daki o yoksul mahallede bir çocuk hastalansa, kolundaki saatini satardı, ilaç parasına. Kimseyi satmazdı en dar gününde bile. Bir demli çayla huzur bulurdu. Kendi kendine konuşurdu da mutlaka duyan olurdu.
Allah'tan başka kimseden korktuğunu görmedim. "Yaşayamadıklarım öbür dünyaya kalsın" derdi. Gururla okşardı boynunda ipi. Kabadayılığa hizmet eden korkaklar için not düşerdi sohbet arasında, "insanın başına ne gelirse eğilmekten gelir!"

***

Bir adam tanırdım. Hep aynı gazeteyi okurdu da gözünden okurdu insanı.
Bazen aklının duvarlarına yazardı isyanlarını, bazen mahallenin duvarlarına.
İnsan onurunu hiçbir şeye değişmedi, kış ortasında bahar dalıydı.
Kumrular en çok onun penceresine konardı da bilinmeyen adresler bile onun gözlerinde yazılıydı sanki.

***

Futbol maçlarını elindeki transistörlü radyodan dinlerdi de ağzından küfür çıktığını duymadım. Su küçüğündü onun için söz büyüğün. İnce boyunlu sürahilerden su içtikten sonra, "ölmüşlerinin ruhuna değsin" derdi. Dünyanın yağmurunu akıtırdı gözlerinden, "şarkıların hüznünden" derdi ve hep yufka yürekli bir şarkıyı söylerdi;
"Söyleyemem derdimi."

***

Yaşlı bir atın terkisinde, kendi meleğinin göğsünde öldü. Yoksulluk içinde yaşadı da bu dünyadan alacaklı gitti. Cenazesinde bütün mahalle haklarını helal ederken eminim ki bu sahneyi melekler de seyretti.

***

Böyle adamların hikayeleri bu devirde değer bulmuyor. Kara parasıyla küçücük kızları tavlamanın gururunu yaşayan ve haramı domuz gibi yiyen "pis heriflerin" hikayelerine bayılıyor sosyal medya!
Teknoloji kendi soysuzlarından kahraman yaratmayı severken, böyle karanlık adamları sorgulamak eskidendi!

***

Hayattaki en değerli şeyin onurlu bir isim bırakmak olduğunu düşünen o kadar az insan kaldı ki, o yüzden bizler çamurlu postallarla ezilmiş ama ezik durmamış bir neslin güzel insanlarını hatırlatmakla yükümlüyüz.
Onlar farklı insanlardı. "Orada bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür" diyen.
Binecek bir at dahi bulamadan dönülmez akşamların ufkuna yürüyen.
Helal kazancın kutsallığından zerre kadar sapmayan; bebek kokusunu para kokusuna tercih eden, hiçbir karşılık beklemeden iyilik yapan yürekli insanlar!
Onları bulursanız bir demli çaylarını için, merak etmeyin hesabı onlar öder.

MUTLULUK TAKVİMİ
Beğendiğin kitabı başkasına öner.
Darülaceze'de iftar ver.
Eski dostların izini bul.
Şöhrete özenme.

Gözlerinde doğar
Benim güneşim
Sen benim umudum
Sevdamsın ülkem
Kader arkadaşım
Sevgilim eşim
Sen benim sıcacık
Soframsın ülkem

Elimin nasırı
Alnımın teri
Sen bir ekmek kadar
Kutsalsın ülkem
Güneşli umudum
İnancım davam
Sen benim bitmeyen
Kavgamsın ülkem
Hakkı YALÇIN

Duvar yazısı; "iyiler mutlaka kazanır." Altyazı;
"Develer tellal pireler berber iken!"

Gökhan Akar
Hatay'daki depremin peşini bırakmayan, hala klipleriyle ve yardımlarıyla acıyı diri tutan isimlerden biri şarkıcı Gökhan Akar.
Meseleye "ben" değil "biz" diye bakan ve Hatay'daki hayırlı eylemlerini sürdüren Gökhan Akar, depremin yıl dönümünde "Sessiz Çığlık" adlı şarkısına klip çekti ve acıların dışa vurumu yeniden hatırlattı.
Biz buna sanatçı sorumluluğu diyoruz.
Biz bu eylemleri gerçekleştirenlere de "adam" diyoruz. O yüzden Gökhan Akar'ı alkışlıyorum.