"Gitsinler katil Esad'ın yanına otursunlar"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "PYD'yi illa ki masanın kenarına oturtmak isteyen birileri varsa, PYD'ye o masada yakışan yer insanlık onuru adına mücadele eden muhaliflerin yanı değil Suriye halkına büyük acılar yaşatan rejimin yanıdır çünkü onlar hep rejimle işbirliği yapageldiler. Gitsinler katil Esad rejiminin yanına otursunlar, onlara yakışan budur" dedi...

Giriş Tarihi 29 Ocak 2016, 00:00 Güncelleme 29 Ocak 2016, 18:37
Gitsinler katil Esad’ın yanına otursunlar

İÇİNDEKİLER

Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye Yolunda" adlı ulusa sesleniş konuşmasında, yurt dışı seyahatleri kapsamında gittiği İngiltere, İsviçre ve Almanya'da mülteci dramını bir kez daha dünya kamuoyunun dikkatine sunma imkanı bulduğuna işaret etti.

Türkiye'nin bu konuda gösterdiği olağanüstü çabalar hakkında muhataplarına kapsamlı bilgi verdiğini aktaran Davutoğlu, bu konuda hassasiyet oluşturmayı başardıklarına inandıklarını belirtti.

Seyahatlerinin ardından Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Biden'ı bir yıl aradan sonra tekrar İstanbul'da misafir ettiklerini anımsatan Davutoğlu, Biden ile Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler ile Kıbrıs meselesi başta olmak üzere birçok konuyu görüştüklerini söyledi.

NATO içindeki dayanışma ve işbirliğini de bütün boyutlarıyla tekrar değerlendirdiklerini ifade eden Davutoğlu, görüşmede başta PKK ve DAEŞ olmak üzere terörün her türlüsüyle mücadelede işbirliği ve dayanışmanın güçlendirilmesi için alınabilecek tedbirlerin de ele alındığını belirtti.

Suriye'nin geleceğinde terör örgütlerinin bulunmadığının bir kez daha ortak olarak vurgulandığını ifade eden Davutoğlu, "Ne DEAŞ'ın ne de PKK'nın bir uzantısı olan PYD ve onun silahlı kanadı YPG'ye müsamaha göstermemiz asla söz konusu değil. Bu çerçevede ABD ile gerek PKK, gerek DEAŞ terörüne karşı işbirliğimizi güçlü şekilde sürdüreceğimizi bir kere daha teyit ettik. Ayrıca, iki NATO müttefiki olarak ittifak sınırlarının güvenliğinin sağlanması yönündeki ortak irademizin örtüştüğünü de gördük. Bizler DEAŞ, PKK, El Kaide, El Nusra, DHKP-C gibi terör örgütlerine karşı hiçbir ayrım gözetmeden kararlılıkla mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi bizim için iyi terörist-kötü terörist ayrımı yoktur ve olmayacaktır. Herkesin de kimden gelirse gelsin teröre karşı bu net tavır içinde olmasını bekliyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin Suriye'de yaşanan yangına kayıtsız kalma lüksü bulunmadığına işaret eden Davutoğlu, Suriye halkının yanında yer almanın insani sorumluluk ve görev olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, Suriye'deki durumu içinden çıkılmaz hale getirme çabasında olan ülkeler bulunduğuna dikkati çekerek, bu yanlış tavırlara karşı Türkiye'nin, Suriye'de yaşanan dramın bir an önce son bulması içen elinden gelen çabayı göstermeye devam ettiğini söyledi.

"GİTSİNLER KATİL ESAD REJİMİNİN YANINA OTURSUNLAR"

Suriye için kurulacak masanın sağlıklı bir şekilde oluşturulmasını önemsediklerini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu net duruşumuza rağmen belli çevreler maksatlı bir şekilde bizim Suriye'de Kürtlere yönelik ön yargılı bir tutum içinde olduğumuzu söylemeye devam ediyor, bu sözleri gerçeği yansıtmıyor. Biz Suriye'de Kürtlerin masada olmadığı bir çözümü ilkesel olarak zaten kabul etmiyoruz. Sadece Kürtlerin değil Türkmenlerin, Arapların, Sünnilerin, Nusayrilerin, Hristiyanların olmadığı bir masa tam bir Suriye masası olmaz. Bütün etnik ve mezhebi kökenlerin bir masa etrafında buluşması şarttır. Bunun için hep söyledik, Kürtlerin olmadığı bir masa eksik olacaktır ancak biz PYD'nin masaya oturmasına karşı çıkıyoruz, bunun için de çok haklı gerekçelerimiz var. Bir terör örgütünün muhalif hareketlerin arasına katılarak bu müzakerelere katılması, bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. PYD'yi illa ki masanın kenarına oturtmak isteyen birileri varsa, PYD'ye o masada yakışan yer insanlık onuru adına mücadele eden muhaliflerin yanı değil Suriye halkına büyük acılar yaşatan rejimin yanıdır çünkü onlar hep rejimle işbirliği yapageldiler. Gitsinler katil Esad rejiminin yanına otursunlar, onlara yakışan budur. Halkına karşı katliam yapan bir rejimle yaptıkları işbirliğinin doğal sonucu da bu olmalıdır."

Terörün bugün giderek büyüyen bir küresel dert haline geldiğine dikkati çeken Davutoğlu, terörün ne zaman kimi vuracağı ve kanlı yüzünü hangi ülkede göstereceğini kestirmenin güç olduğunu kaydetti.

Son yıllarda dünyanın birçok büyük başkentinde büyük kayıplara yol açan terör saldırıları yaşandığını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin en son 12 Ocak'ta Sultanahmet'te bu acıyı bir kez daha yaşadığını ifade etti.

Saldırının hedefinde Türkiye'yi ziyarete gelen Alman misafirlerin bulunduğunu belirten Davutoğlu, terörün hedefinin insanlık olduğunu artık herkesin anlaması gerektiğini dile getirdi.

Türkiye'nin yıllardır terörle mücadele ettiğini hatırlatan Davutoğlu, 7 Haziran sonrasında yoğunlaşan terör saldırılarında, PKK ve DAEŞ gibi farklı yapıdaki örgütlerin kargaşa çıkarma konusunda ortak hareket ettiklerinin görüldüğünü vurguladı.

"ÇUKURLAR KAZARAK KARGAŞA ÇIKARILMASINA RIZA GÖSTEREMEYİZ"
Bu eş zamanlı terör saldırılarına karşı başlatılan kapsamlı operasyonların halen yoğun şekilde sürdüğünü bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Biz terörün her türlüsüne karşı demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde mücadele ediyoruz ve edeceğiz. Hiç kimsenin insanlarımızın birliğine, dirliğine, can güvenliğine, hak ve özgürlüklerine kastetmesine asla izin vermeyiz. Çukurlar kazarak, barikatlar kurarak, normal hayatını sürdürmeye çalışan insanlara zulmederek şehirlerimizde kargaşa çıkarılmasına rıza gösteremeyiz. İbadet yerlerine, esnaf dükkanlarına, hastanelere ve nihayet okullara saldırabilen bir zihniyetin meşruiyetinden asla söz edilemez. Bu cani odakların gözü o kadar dönmüş ki Diyarbakır'da karnelerini almak için giden öğrencilerin bulunduğu okula dahi bomba attılar. Bu olayda 5 güzel masum öğrencimiz yaralandı. O manzaraları gördüğümde onlarla birlikte benim yüreğim de yaralandı ve yürekten bir acıyı hissettim. Allah aşkına şimdi soruyorum değerli vatandaşlarım, karne alan öğrencilere, masum yavrularımıza bomba atmak, canlarına kastetmek hangi vicdana sığar? Hangi vicdan böyle bir eylemi masum veya gerekçeli bir şekilde takdim edebilir? Bu aslında bölge insanımıza yönelik terör şiddetini en çarpıcı şekilde ortaya koyan bir tablodur. "

Davutoğlu, saldırıların bölgede yaşayan insanları yıldırmak ve terör karşısındaki dirençlerini kırmak için yapıldığını ifade ederek terör örgütünün bu direnci kıramayacağını vurguladı.

"ÜLKEYİ ÇOK YAKIN ZAMANDA BU TERÖR BELASINDAN TAMAMEN TEMİZLEYECEĞİZ"
Bölge halkının, kimin ne olduğunu gayet iyi bildiğini dile getiren Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Çünkü bölge halkımız hiçbir şekilde şiddete, teröre, nefrete taviz vermedi, vermeyecek. Hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın, bu ülkeyi çok yakın zamanda bu terör belasından tamamen temizleyeceğiz. Bütün imkanlarımızı seferber ederek terör sebebiyle mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızın, insanlarımızın, kardeşlerimizin yanında olacağız. Bakanlar Kurulumuzda görüştük, yaraları sarmak için eylem planımızı hazırladık, çok kısa bir zaman içinde uygulamaya geçiyoruz. Terörden zarar gören şehirlerimizde, ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımıza sosyal, ekonomik, kültürel her türlü desteği vereceğiz. Terörist eylemler sebebiyle bu şehirlerimizde tahribat yaşandı, çevresel düzenlemeler de dahil olmak üzere bu tahribatı gidereceğiz. Bu şehirlerimizi el birliğiyle ayağa kaldıracağız. Terör bir yıkmışsa, biz bin yapacağız, yangın yerini gülistana çevireceğiz. Hiç kimsenin bu ülkenin insanlarına eziyet etmesine, zorluk çıkartmasına, baskı yapmasına asla izin vermeyeceğiz."

Ülkedeki her insanın en güzel şartlarda yaşamayı, huzuru, mutluluğu fazlasıyla hak ettiğini belirten Davutoğlu, devletin, milletin mutluluğu, refahı, huzuru, güvenliği için bulunduğunun altını çizdi.

Hem terörle mücadele ettiklerini hem de hayatı normal seyrinde devam ettirebilmek için her türlü tedbiri aldıklarını bildiren Davutoğlu, bu eğitim döneminde Diyarbakır, Şırnak ve Mardin'de bazı ilçelerdeki okullarda eğitim faaliyetlerinde bazı aksamalar yaşadığını hatırlattı.

Öğrencilerin bir kısmının eğitimlerine bir süre ara verdiğini anımsatan Davutoğlu, ara tatille birlikte Milli Eğitim Bakanlığının öğrencilere mümkünse aynı il ya da diğer il ve ilçelerdeki okullarda 5 Şubat'a kadar telafi eğitimi vermeye başladığını belirtti.

Bu çerçevede her bir öğrencinin velisinden tek tek izin alındığını kaydeden Davutoğlu, öğrencilerle birlikte öğretmenlerinin de pansiyon imkanı olan başka okullara nakledildiğini ifade etti.

İlk aşamada yaklaşık 15 bin öğrencinin telafi eğitimi almaya başladığını ve bu sayının gün geçtikçe artmaya devam ettiğini anlatan Davutoğlu, telafi eğitimleri kapsamında derslerin yanı sıra hem öğrenci hem de öğretmenlere rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri de sunulacağını kaydetti.

Bu eğitimlerde kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerin de olacağını dile getiren Davutoğlu, bu zorlu süreçte kendi sıkıntılarını bir yana atıp çocuklarının eğitimi için mücadele eden ailelere, gösterdikleri çaba ve desteklerinden dolayı teşekkür etti.