SİNAN ATEŞ DAVASI
Devletin "millet, ülke, egemenlik" olarak 3 unsuru bulunduğuna ve bunların dayanağının da hukuk olduğuna dikkati çeken Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunun altını çizdi.
"Suç eski sistemde işlendi, yeni sistemde geçersizdir" demenin devleti ve milleti bilmeyen, bilse de hasır altı eden tetikçilerin ve kimliksizlerin harcı olduğunu, bunların Gezi'nin gizli adamları olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Mahut ve malum bir cinayet davasının hazırlanan 145 sayfalık iddianame dolayısıyla, MHP ve Ülkü Ocaklarına iftira atan, kan ve çamur sıçratan alçaklar koalisyonu, ne hikmetse devlet ve millet karşıtlarına kucak açmakta, methiyeler düzmektedir. Hayatlarında tek bir defa ülkücünün hakkını, hukukunu ve haysiyetini gözetmeyen mihrakların partimizi ve Ülkü Ocaklarını bir cinayetle anma teşebbüsleri ayrıca değerlendirilmesi gereken şerefsizce bir saldırganlıktır. 'Bugüne kadar niye iddianame hazırlanmadı' diye sordular. İddianame hazırlandı, 'içi boş' dediler. Davamızı yargılamak için kuyruğa girdiler.
MHP olarak beklentimiz şudur; mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhal başlatılmalıdır. Kimin elinde hangi belge ve bilgi varsa mahkemeye sunmalıdır. Hatta şahit olarak dinlenmek isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır. Televizyon ekranlarında mahkeme yargılanamaz. CHP'sinden İP'ine kadar malum partiler neyi biliyorsa acilen mahkemeye yetiştirmelidir. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Çiğ süt içmeyenin karnı da ağrımaz. Bakalım hukuki süreç Ankara'da mı bitecek, yoksa Pensilvanya'ya mı dayanacak, hodri meydan, hep beraber göreceğiz. Bilinmesini özellikle isterim ki ellerinde binlerce ülkücü şehidimizin kanı olanların feriştahı gelse bizde yaprak dahi kımıldamaz, kımıldamayacaktır."
"BU BAHAR DEĞİL, KARA KIŞTIR, FIRTINADIR, DEVLETİN VE MİLLETİN AĞIR YARA ALMASIDIR"
Fuzuli'nin "Herkesin bir derdi var, kimi anlatır dilini yorar, kimi susar yüreğini yakar" sözünü anımsatan Bahçeli, "Yüreğimiz yansa da dilimizi bunlara karşı artık yormayacağız." dedi.
"Devlette sürekliliği yok sayanların, devlet sisteminin hukuki, tarihi ve siyasi altyapısını kurcalayanların iç işgal cephesinde konuşlandıklarını söylediğimizde yanlış mı yapıyoruz? Hata mı ediyoruz?" diye soran Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin itibarını, istikbalini ve saygınlığını Osman Kavala'ya bağlayanlar korkunç bir bühtanın failleri değildir de nedir? Bunlar Soros'un çocuklarıdır. Bize göre bunlar Türkiye'nin istiklal haklarına kasteden azgınlaşmış işbirlikçilerdir. Mahkum olmuş Kavala 'içeride tutuluyor' diye yazıp konuşanlar tek kelimeyle devlet ve millet muhalifidir. Bunların anlayışına göre Türkiye uluslararası baskı ve dayatmalara teslim olmalı, süngü düşürmeli, diz çökmelidir. Bu sefillerin örneklerine maalesef her dönem tesadüf edilmiştir. Fakat Türk devrinde, Türkiye Yüzyılı'nda bunların suyu kesilecek, üredikleri ideolojik bataklık mutlaka kurutulacaktır. Bugün Kavala şakşakçılığı yapanların, yarın terörist Demirtaş'ı, diğer gün ise İmralı canisini gündeme taşımaları mukadderdir. Böylelikle geriye ne devletin hükümranlık kazanımları ne de Türkiye'nin varoluş hakları kalacaktır. İstenen budur. Hedeflenen budur. Proje budur. Ülkemizde siyasi iklimin değişmesi ve baharın gelmesine vurgu yapanların amacı devlet ve millet düşmanlarının serbest bırakılmasıdır. Bu bahar değil, kara kıştır, fırtınadır, devletin ve milletin ağır yara almasıdır. MHP ve Cumhur İttifakı şer ve şirret emel sahiplerine müsaade etmeyecek, sonuna kadar direnecektir."
"EN TEHLİKELİ DURUM, DEVLETİN AYAĞA DÜŞÜRÜLMESİ"
Bahçeli, sürekli yakınanların, şikayet edenlerin, yıkmanın, bozmanın, kırmanın ve dökmenin çabasında olanların siyaset düşkünü ve acizliğin toplama kampında esir düşenler olduğunu söyledi.
Eflatun'un "en tehlikeli durum, devletin ayağa düşürülmesi" ifadesini hatırlatan Bahçeli, bugün hem Türk siyasetinin hem de küresel siyasetin mümeyyiz sorununun bu olduğunu kaydetti. Bahçeli, kendilerini yükseltmek maksadıyla milleti ve devleti ayağa düşürmek için Türkiye düşmanlarının eline avucuna düşenlerin zillette ve farklı platformlarda köhne sıfatlarıyla arzıendam ettiklerinin ortada olduğunu söyledi.
Siyasetteki potansiyel ve popüler meselenin yalnızca seçim kazanmakla, koltuk kapmakla, zirveye tırmanmakla sınırlandırılamayacağını, bunlarla sınırlı görülemeyeceğini vurgulayan Bahçeli, millet varlığını, devlet hakkını, insan onurunu şartlar ne kadar ağır olursa olsun savunma ve sahiplenme fazileti gösterenlerin siyaseti adam gibi yapan yüz akları olduğunu belirtti.
Bahçeli, demokrasinin, "haksızlığa ve hukuksuzluğa vize vermek, demagojiye ve totolojiye çanak tutmak" olmadığını kaydetti. Yanlışı bilerek yapmanın, sonra da bu yanlışın faturasından korkup gerçeği saklamanın bir telaşın tezahürü olduğunu ifade eden Bahçeli, siyaset tarihinin böylesine telaşlar içinde çırpınan politikacılarla dolu olduğunu belirtti.
Totolojinin, "kendini tekrar eden, boş yere nefes tüketen siyaset üslubu" şeklinde tanıtımını yapan Bahçeli, "Totolojinin pençesine düşenler ne bugüne ne de geleceğe dair tek bir söz söylemekten aciz olan, vizyon ve misyon karmaşasına iliklerine kadar batmış bulunan kifayetsizlerdir." diye konuştu.
Geleceği ve tarihi gerçekleri tehlikeye sokan siyasi ittifakın mahzeninde milli varlığı ve milli güvenliği hedef alan sinsiliklerin mayalandığını ifade eden Bahçeli, "Düşünmekten vazgeçmiş, gelişmeye sırt çevirmiş, hakikate küsmüş, millete dudak bükmüş, ne var ki sırayı muhasım ve müstevli odaklar alınca ışık diye ateşe koşmayı siyaset ve çözüm zannetmiş güruhun istismar ve ihanete teşne halleri artık tahammül eşiklerini aşmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Bugünkü siyasi muhalefetin, kendisini yenilemekten, gelişmelerin hacmini ve hamulesini yorum kuvvetinden çok uzak olduğunu, dahası hiç güven vermediğini belirten Bahçeli, "Bunlar arasında Cumhuriyet'in yeni yüzyılı için dört başı mamur bir tanım getirenini gördünüz mü? Yeni yüzyılı baz alarak Türkiye'nin huzur, güvenlik ve ekonomik refahı için parlak bir teklif paylaşan muhalif siyasetçi cümlesi hiç duydunuz mu? Geleneksel sloganlar dışında, anlattıklarından istikbale dair bir umut hissine kapılanınız oldu mu?" diye sordu.
"ÇİZGİMİZDEN, İLKELERİMİZDEN KESİNLİKLE ÖDÜN VERMEYİZ"
Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümünü demokratik, kapsayıcı ve katılımcı yeni bir anayasayla taçlandırmak istediklerini vurgulayan Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
"Gelin görün ki muhalefet partilerinin karşı duruşundan, karşı çıkışından, kısmi tadilatları anayasa teklifi diyerek gündeme taşımaktan başka bir önerisine, bir gayretine şahitlik edeniniz çıktı mı? Toplumdaki değişmeyi fark edemeyen siyasetin devlete şahsiyet kazandıran hukuki çerçeveyi düzenlemesi tarihin hiçbir döneminde söz konusu olmamıştır. Gerçekleri çarpıtan siyaset pratiği, tutsak ve tutuktur. Aynı zamanda amacını kaybetmiştir. Milli amaçlar etrafında kenetlenecekse ne ala, biz her türlü uzlaşmanın şüphesiz yanındayız. Aksi olursa da, hiç kimse kusura bakmasın, çizgimizden, ilkelerimizden, ahlaki duruş ve mücadelemizden kesinlikle ödün vermeyiz."