İNSANLIĞIN YENİ BİR VİZYONA İHTİYACI VARDIR.
Milli ve manevi değerlerle bezenmiş bir ekonomik modele ihtiyaç olduğu açıktır. Sindirella ekonominin sonuna gelinmiştir. Ahlaki olmayan, insani değerlerle bağdaşmayan piyasa uygulamalarını köklü bir şekilde sorgulamaktan, ekonomik, güvenlik, eşitlik, özgürlük, adalet kapsamında revize etmedikten sonra varılacak yer yine krizdir. İnsanlığın yeni bir vizyona ihtiyacı vardır.
Ekolojik limitler çerçevesinde kalarak, ekonomik istikrarı yakalamak geleceğin dünyasını daha mamur ve müreffeh hale taşıyacaktır. Uyuklayan bakışla altımızdan kayıp giden dünyayı seyretmemiz sorumluluk anlayışımızla ters düşecektir.
Biz irademizle, bilgimizle, kültür hazinemizle yeni dünyayı tahayyül eden, her meseleye can alıcı noktasından bakacağız. İyi bir hayat ahlaki temellere dayanmalıdır. İyiliğin asıl manası bireysel değil, toplumsal olmasıyla tezahür edecektir.
Küresel ekonomik ve siyasi sistem ahlak buhranının göbeğindedir. Öyle bir döneme gelinmiştir ki, hırs, karaborsacılık, yıkıcı rekabetler sonlu bir hayat içinde sınırsız servet iştahı beşeriyetin felaketi haline dönmüştür.
KÜRESEL EKONOMİ CÜCELEŞMİŞTİR
Herkese fayda sağlayacağı iddia eden, zengini daha zenginleştiren damlama ekonomisinin bir dolandırıcılık olduğu itiraf edilmedi mi? En büyük dev yıldızlar karadeliklere dönüşmektedir. Bazıları vardır ki beyaz cüceler olarak görülmektedir. Küresel ekonomi cüceleşmiştir, motoru teklemiştir.
Küreselleşmenin sonuna gelindiği iddiaları akademik dünyanın gündemine gelmiştir. Bugünkü şartlarda küresel ekonomi, fırtınalı havada bozuk pusulayla yolunu arama çabasındadır. Yükselen enflasyona karşı faiz silahına sarılmışlardır. Bir süre sonra tetik boşuna çekilecektir. Rekor kıran gıda ve enerji fiyatları küresel enflasyonu zirveye çıkarmıştır. Hayat pahalılığı kar topu gibi çığa dönüşmüş insanlığın üzerine yuvarlanmıştır.
Gıda sorunu yaşanıyorsa müzakere masalarını dinamitleyen küresel emperyalizm değil midir? Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimiyle vücut bulan tahıl koridoruna destek verilmesi gerekirken, Fransa, Almanya ve İtalya Cumhurbaşkanının Romanya üzerinden koridor açılmasını istemesi siyasi yamyamlıktır. Macron'un Türkiye ile Rusya arasında tahıl güvenliği anlaşmasını yok sayması asıl amacının barış olmadığını göstermiştir.
Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları hissedilmektedir. Dünyada buğday ve arpanın yüzde 30'unun engellenmesi, bunun da 40 milyon kişiyi açlığa mahkum edeceği söylenmektedir. Mühim olan Türkiye'nin alacağı pozisyondur. Gelişmelerin hızı tahmin edilenin ötesindedir.
Türkiye ekonomisinde pireyi deve yapan siyasi sefillerin dünyanın nereden nereye geldiğini göremedikleri ortadadır. Türkiye dünyanın yaşamış olduğu ortak sorundan pozitif ayrışırken üretim, ihracat, istihdam alanlarında öne çıkmaktadır. Üretim alanlarını genişleterek gıda krizinin bize en az uğramasını temin etmek mümkündür. Patates, soğan, domates fiyatlarını abartanlara diyorum ki biraz insafınız, vicdanınız varsa kimin tarafında olduğunuzu açıklayın.
TÜSİAD'A TEPKİ: BİR KEZ OLSUN MİLLİ OLUN BOŞ YAPMAYIN
TÜSİAD Başkanı İsveç ve Finlandiya'nın yanında saf tutmuş. Neymiş geleneksel politikalara dönmeliymişiz, fakirleşerek büyüyormuşuz. Bir kez olsun milli olsun, Türkiye'nin meşru tezlerine destek verin, vermiyorsunuz bari objektif konuşun, adam gibi konuşun. Boş yapmayın, Türk de olamıyorsanız bari insan olun.
TÜSİAD'ın göz kırpıp selam durduğu İsveç Kandil'in finans koridoruna dönüşmüştür. Bu ülke bölücü terör örgütünün Kuzey Avrupa kampı haline gelmiştir. TÜSİAD ile zillet ittifakı mutlu mudur? Brüksel'de toplanan NATO Savunma Bakanları toplantısında İsveç yapımı tanksavarların muhataplarına gösterilmesi ihanet cephesinin nerelere ulaştığının delilidir.
BİR TEPKİ DE NETFLİX'E ŞARLATANLAR HADDİNİ AŞTI
Toplumsal bünyeyi ur gibi saran şiddet vakalarında bir türlü azalma görülmemektedir. Aile faciaları, vahşet haberleri, seri cinayetler maalesef milli vicdanı yaralamaktadır. Bazı diziler, magazin programları, haberler herkesi rahatsız etmektedir.
Sabahın erken saatlerinden gece saatlerine kadar kavgadan, kargaşadan ekranlarda hiçbir şey göze çarpmamaktadır. Gidişat iyi değildir. Şiddete aşağıya çekme amacıyla konunun uzmanları tarafından yapılacak geniş katılımlı bir şura toplantısı başta olmak üzere her mecraya müracaat edilmelidir.
Netflix'te küfür ve en seviyesiz esprilerin yer aldığı, şarlatanlıktan öte bir meziyeti olmayan sözde komedyenlerin yer aldığı diziler artık haddini aşmıştır. Aile hayatı son sığınaktır. Küfür etmenin neresine güleceğiz? Kadını metalaştıran, erkeği yozlaştıran dizilerin neresini takdir edeceğiz? Bohem ve aşağılık hayatlar varken, diğer taraftan bunların özgürlükçü poz vermeleri kumpastır.
Sebze ve meyve fiyatlarını eleştirip bir aylık mutfak masrafını bir gecede harcayanlar, ne olacak bu memleketin hali diye gevşek gevşek konuşanların tatlı su solcularını, meyhane devrimcilerinin, üç kağıtçı demokratların bize anlatacak hiçbir şeyi olamaz. Değersizliğin kuyusuna düşenlerle yol yürünemez. Ortak bir gelecek hayatli kurulamaz.
Sözde gazeteci ve kiralık kalemlerinin zillet ittifakının adayını tartıştıkları kadar, ahlaktaki çözülmeleri tartışmaları gerekmiyor mu?"