Tarihi 22 Şubat 2017

Darbecileri Alkışlayanlar Mahkemeye Gelecek Mi?

Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin; En son koşumuzdur bu!
Asırlarca bilinsin! Böyle diyor Yahya Kemal, Mohaç Türküsü isimli şiirinde.
Bir özlem, bir aşk, bir ceht ile yazıyor bu şiiri Yahya Kemal. Bir milletin, dünya üzerinde eşi benzeri olmayan şehadet aşkını, heyecanla aktarıyor. Bir milletin dünyaya gözünü kırpmadan veda edip, vatan için Allah için dolu dizgin atılışını bu dizelerle anlatıyor.
Kıyamete kadar bilinecek bir koşuya işaret ediyor; ancak bir son koşu değil bu! Türk milletinin tarihi kaderi olarak kıyamete kadar sürecek koşusu! Bitmeyecek, sonu gelmeyecek bir koşu! Bu koşunun son müthiş örneği 15 Temmuz idi.
"Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!" diye ünleyen bir millete, "Sizi siz yönetemezsiniz" diyerek zincir vurmak isteyenlerin ahmakça kalkışması idi 15 Temmuz.
Evet, ahmakça! Yahya Kemal'in Mohaç Türküsü'nü yazdığı zamandan 15 Temmuz'a kadar geçen sürede uyutulmuş olan bir milleti, uyuşturulmuş olan bir milleti, cuntacı hainler hâlâ uyuyor sandılar.
Ancak o millet damarlarına zerk edilen uyuşturucunun etkisinden 2002 yılında kurtulmaya başlamıştı.
Ayılma, 2002'de başlamıştı.
Kendi dünyalarını yegane dünya görenler ve kendi dünyalarının doğruları dışında hiçbir doğruyu kabul etmeyen hakikate kör cuntacılar, 15 Temmuz gecesi bir milletin namusuna tecavüze yeltendiler. Kendi uyuşuklukları içinde bir milleti hala uyuyor zannettiler. Yıllardır ideolojik saplanmışlık bataklığındaki bir güruh ile motivasyonlarını Fetullah Gülen'in Mesiyanik öğretilerinden alan, sonuç için her türlü yöntemi mubah sayan ve başarıyı ilahi bir seçkinlik alameti olarak algılayan mistik narsisizme duçar olmuş bir güruh kol kola girerek bu tecavüze yeltendi. 15 Temmuz, kanlı bir isyan, kanlı bir darbe girişimi olarak dünyada 'terör'ün yeni bir şekli olarak tebarüz etti. Ancak, "Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır" düsturuyla kendinin ve ailesinin canını ortaya koyarak İstanbul'a gelen Erdoğan'ın liderliğinden güç bulan millet, bu kanlı darbe girişimini püskürttü.
Kanlı darbe girişiminin üstünden 7 ay geçti. Bugün FETÖ'nün darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci gün duruşması başladı. FETÖ'cü hainlerin darbe yapmaya çalıştığı gece Özel Kuvvetler Komutanlığı önünde darbeci Semih Terzi'yi öldüren ve o gecenin seyrini değiştiren Ömer Halisdemir'i şehit edenlerin yargılanması da başlıyor. Ankara 4. Ağır Ceza Mehkemesi'nde görülecek davada Ömer Halisdemir'in katil zanlısı 18 sanık hakim önüne çıkıyor.
15 Temmuz gecesi hain darbeciler tanklarıyla Kadıköy Bağdat Caddesi'nden geçerken, onları alkışlayan vatan hainlerini mahkemede görecek miyiz acaba? 15 Temmuz gecesi kanlı darbe girişimiyle yüzlerce kişinin canına kıymış olan bu katilleri alkışlayan vatan hainleri, mahkemede de darbecilerin destekçileri olacaklar mı acaba? Mahkemede de şakşakçılık yapacaklar mıdır acaba?
Yoksa onlar şuanda referandum için 'Hayır' oyu toplayanlarla birlikte Türkiye'yi darbeyle sürükleyemedikleri karanlığa sürüklemek için koşturmakla mı meşgullerdir?
Ne dersiniz?