Geniş alanı seven oyunculardan kurulu Belediye'ye karşı Galatasaray hatlar arasındaki mesafeyi kısaltarak oynadı. Fatih Hoca, Burak- Umut gibi rakip savunmaların sırtına koşu yapan iki oyuncuyu da kontratak silahı olarak kullanarak Belediye'yi kendi silahıyla avladı. Tempoyu hiç yükseltmeyen Galatasaray belki topa sahip olma oranında rakibin gerisinde kaldı ama üç puanı kazandı. Fatih Hoca, Emre ve Melo değişikliklerini doğru zamanlamayla G.Saray orta sahasının oyundan düştüğü sırada yaptı.
* Oynanan futbol sizi tatmin etti mi? Yolunda gitmeyen şeyler neler?
Takipçiliğiyle alkışlanacak gol atan Selçuk'un pas atarken gözleri yine Burak'a kenetlendi. Amrabat ve Hamit'i gözleri nedense göremedi. Dany nerede duracağını bilmiyor, pozisyon hatası yapıyor. Ancak oyunun başında Webo'ya yaptığı harekete hakem hocaları 'Kırmızı'dedi. Bir oyuncu çekildiğinde öne mi düşer yoksa yerende mi durur. Roberto Carlos'un Cangele'ye hareketini hatarlayalım. Cris'e gösterdiği kartı düşünürsek Webo kendini abartılı atıyor.
* Terim için "Cluj provası yaptı" diyebilir miyiz?
Bir takımın oyun felsefesi rakibin oyun şekline göre belirlenir. Eğer fizik kaliteniz güçlüyse, teknik beceriniz oturmuşsa, yaratıcı ve bitirici oyuncularınız fazlaysa, yardımlaşma ile savunmayı takım halinde yapabiliyorsanız en önemlisi rakibin size kafa tutamayacağına inanıyorsanız o zaman kendi oyun felsefesinden ödün vermeyebilirsiniz. Galatasaray'ın, Belediye karşısındaki "Compak" oyun anlayışı en doğru yönüydü. Bu oyun anlayışının Cluj provası olacağı düşüncesindeyim.
