TAYFUN ER

TAYFUN ER

Tarihi 1 Haziran 2017

Yeni ufuklar açan bir fetih

İstanbul'un fethini sırf bir Müslümanlık ve Hristiyanlık savaşına bağlamak, en az beş yüz yıl evvelki kafa ile düşünmek olur. İstanbul'un fethi bir dinin öteki dine karşı zaferi değil, ilerlemenin gerilemeye karşı zaferidir. Din, kadim savaşlar için başta gelen bir bayraktır. Ama, sade bir bayrak... Bugün de bayrak, harbin sebebi değil, dövüşen ülkülerin elle tutulur sembolüdür. Fetih savaşlarındaki dini esbabı mucibeler (nedenler) kimseyi aldatamaz. Din gayretleri, tezatlı tarih hengamelerini güden derin maddi kanunların satıhta yüzen sembolik ifadelerinden ibarettir. Onun için, ancak medeniyet tarihinin bütünlüğünü kavramayanlar, İstanbul'un fethini bir Müslümanlık ve Hristiyanlık çarpışması derecesinde küçültebilirler.



TARİHSEL BİR DEVRİM
Gerçekte, İstanbul'un fethi, her şeyden evvel bir insanlık ve medeniyet hamlesidir. Arapça'da "fetih" sözü güzel bir tesadüfle "açmak" manasına gelir. İstanbul'un fethi de o zamanki insanlığı bir çıkmazdan kurtarmış, medeniyete yeni ufuklar açmıştır. İstanbul'un fethi, tarih yolu üstüne kabus gibi çökmüş bir cesedin (Bizans engelinin) kaldırılması, Bizans çöküntüleriyle tıkanmış medeniyet yollarının, yalnız Müslümanlar'a, yalnız Türklere değil, tekmil insanlığa yeniden açılmasıdır. Açılış biraz acıklı mı olmuştur? Mümkün. Fakat o zaman ölüleri böyle kaldırmak adetti. Demek, İstanbul'un fethi, yalnız Türklerin değil, bütün dünyanın kutlayabileceği, kutlamakta haklı, (hatta bir dereceye kadar, insan olarak) vazifeli sayılabileceği büyük tarihsel büyük bir devrimdir...