Son yıllarda o kadar çok 'ağa' dizisi izledik ki, 'töre, aşiret, berdel' gibi terimler artık hayatımızın çok ciddi bir parçası! Ancak yapımcılar, senaristler ve oyuncular, bu derin konu üzerinde bir türlü netleşemiyor. Bir dizide 'ölüm sebebi' olan bir hata diğerinde pas geçiliyor. Mesela hangi durumda
berdel yapılıyor? Namus kavramı nerede zedelenmeye başlıyor? Nasıl oluyor da Aşk Bir Hayal'deki Asmin'in babası Peyman Ağa, kızının
gayri meşru bir çocuğu olduğunu öğrenip kızına sarılıyor da Aşk ve Ceza'da Çiçek'in babası kızını kaderine terk ediyor. Van ve Mardin arasında 'namus davası, töreler ve aşiret kanunları' bu kadar mı farklılık gösteriyor? Ya da Mardin'in Güzelyurt ilçesinde hayat nasıl 'Bir Bulut Olsam'daki kadar medenileşebiliyor? Yan köyde töre için can alınırken Narin, her şeye rağmen
özgürlüğünü ilan ediyor. Zerda'ya yazık değil miydi? Peki ya Sıla az mı çekti töreden? Törenin yazılısı var mı?
Ya da bunların hepsi biz çok bilen şehirlilerin Doğu'ya hangi gözle baktığımıza göre
farklılık mı gösteriyor? Gerçekten bir senarist ya da öykü yazarı, aşiretleri yerinde inceliyor mu? Senaryolar arasında bunca çelişki gördükten sonra buna inanmak neredeyse imkansız! Ağalık kavramını kim nasıl yorumlamak istiyorsa öyle yorumluyor. Sonuçta ortaya böyle karmaşık bir resim çıkıyor ve biz yıllardır yanlış hikayelerle uyutuluyoruz! Hem de ne uyku…