Tarihi 31 Ocak 2013

Re'sen emekli mağdur askerler - 2

Re'sen emekli edilmiş, mağdur ve mazlum durumda olan askerlerimizin sorunlarını dile getirmeye devam ediyorum. Dün 926 sayılı TSK Personel Kanunu'nun 50/c ve 94/b maddesinin "disiplinsizlik veya ahlaki durum sebebiyle ayırma" hükmü ile bu Kanun'a istinaden 27 Aralık 1998 tarihli 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Subay Sicil Yönetmeliği'nin 91. maddesi ile 28 Aralık 1998 tarihli 23567 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 60. Maddesini tek tek yazmıştık.
Re'sen emekli edilmiş askerler için özellikle hazırlanan suç tanımları nedeniyle bu insanlar, hizmet sürelerine bakılmaksızın haklarında Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulandığı için emekli hakkını elde edememiş, emekli ikramiyesi dahi alamamışlar ve maddi açıdan büyük kayba uğramışlardır.
Öte yandan, ordudan ayırma işlemleri sadece YAŞ Kararları ile değil, bunun yanı sıra, Milli Savunma Bakanları tarafından onaylanan kararnameler ve sicil raporları yoluyla da yapılmıştır. YAŞ Kararı'ndan farklı olarak Bakan onayıyla atılan bu personel ile sıralı amirleri tarafından zayıf sicil notu aldıkları için atılan askeri personel kamuoyunda pek fazla bilinmemektedir.
Bu yöntemlerle ordudan atılanlar için YAŞ'zedelerden farklı olarak, temyiz yolu açık gibi görünmektedir. Ancak, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin yerindelik denetimi yapamaması sebebiyle, bu kişilerin hak arama mücadelesi olumsuz sonuçlanmıştır.
Tıpkı YAŞ'zedeler gibi, bu yollarla ordudan atılan kişilerin AYİM'deki hak arama mücadeleleri de başarısız olmuştur.

SONUÇ VE TALEP:

Bu açıklamalar ışığında, Türk Silahlı Kuvvetlerinden YAŞ kararları dışında, Bakan onayı veya Kararnameler yolu ile ilişkisi kesilen personelin de, 22 Mart 2011 tarihinde çıkarılan 6191 sayılı yasanın geçici 32.maddesinden faydalandırılması gerekmektedir. Çünkü ilişik kesme işlemlerinde uygulanan yolların, yasalara ve anayasaya aykırılığı tescillenmiştir. Aynı türden mağduriyetler arasında yapılan bu ayırımcılığın giderilmesi, anayasanın eşitlik ilkesi ile uluslararası ayırımcılığı yasaklayan sözleşmelerinin de bir gereğidir. Aksi takdirde bireylerin hukuk devletine olan inançları zedelenecektir.
Siyasi iradenin, adalet duygusunu sağlam temellere oturtması ve idare eliyle mağdur edilen kişilerin mağduriyetini telafi etmesi en büyük sorumluluğudur...