Tarihi 11 Ocak 2012

İlker Başbuğ, Yüce Divan'da yargılanmayacak!

Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiğine yönelik taleplerin Yargıtay içtihatlarıyla da mümkün olmadığı açık ama hala birileri işi sulandırmaya çalışıyor.
Yeni taktik bu... Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında görev suçu ile kişisel suç kesin çizgilerle birbirinden ayrılıyor. İnternet Andıcı'nın Başbuğ'un görev suçu olduğu bu sebeple özel yetkili mahkemelerde yargılanamayacağını söylüyor malum koro. Ancak darbe ve darbeye teşebbüsün hiç kimsenin görevi olmadığı çok açık bir durum. Bu tez anlamsız ve hukuk dışı. Yargıtay'ın içtihatları da bu söylediğimi teyit ediyor... Bugün gazetesi, bu içtihatları çok güzel sıralamış... Biz de burada yer verelim...

ADAMA YARALAMA GÖREVİ YOK
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2004
yılında verdiği bir kararda, sınıfta disiplinsizlik yaptığı gerekçesiyle Disiplin Kurulu'na verdiği öğrencinin arkadaşları ile öğretmenin kapısına dayanması üzerine, öğretmenin öğrencilerine bıçakla saldırmasını görev suçu olarak kabul etmedi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararında "Olayda sanık öğretmene yasal düzenlemeler çerçevesinde 'adam yaralama' gibi verilmiş bir görev bulunmamaktadır.
Böyle bir görev söz konusu olmadığına göre, olayda görev sebebiyle işlenen bir suç, 4483 Sayılı Yasa gereğince yapılması gereken bir ön inceleme de söz konusu değildir. Eğer aksi düşünce kabul edilecek olursa, öğretmen olan sanığın, yakınıcıya karşı etkili eyleme kalkışma suçunu işlemeyip, öldürmesi halinde dahi (suçüstü hükümleri dışında) 4483 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekecektir ki bu da yukarıda belirttiğimiz, yasa koyucunun amacına uygun değildir" ifadelerine yer verildi.

AVUKATIN HAKARETİ KİŞİSEL SUÇ
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007
tarihli bir başka kararında, arkadaşını gözaltından çıkartmak için alkollü olarak karakola giden bir avukatın karakolda polis memurlarına hakaret etmesini 'kişisel suç' olarak değerlendirdi. Kararda, "Esasen eylem sırasında sarhoş olduğu da gözlemlenen kişinin, velev avukat dahi olsa ancak ve sadece kişisel suçundan söz edilebileceği, bu hal karşısında, durumdan telefonla haberdar edilen nöbetçi cumhuriyet savcısının, avukatın işlediği kanaatine vardığı kişisel suçu itibariyle, polis karakolunda alıkonulması ve alkol denetimine tabi tutulması yönünde talimat vermesinde, hukuka aykırılıktan ve görevde yetkiyi kötüye kullanmaktan söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır" denildi.
Bir başka olay: Lisedeki tören sırasında yakınan öğretmene amiri, "Sizinle sonra görüşeceğiz" diye tehdit etti. Öğretmen tehdidin amiri tarafından yapılmış olması nedeniyle üzerinde korku ve üzüntü yarattığı iddiası ile kamu davası açtı.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2004 tarihli kararında sanığa yüklenen tehdit suçunun görev nedeniyle işlenen suçlardan olmadığına hükmetti.

MUHTARIN ÖLDÜRÜLMESİ
Aynı yıl köy ihtiyar heyeti kararıyla hayvan otlatmanın yasaklandığı yerlerde, hayvan otlattığı için önceden cezalandırılan bir kişiyi yasak bölgede olay günü yine hayvan otlatırken görüp yanına giderek tartıştıktan sonra tabanca ile ateş edip öldürmekle suçlanan köy muhtarının, görev sebebiyle suç işlemediğine karar verdi.
Yargılanması için izin alınmasına gerek olmadığının altını çizdi.
Yargıtay, 2002 yılında verdiği bir kararda ise avukata saldırılmasını memura karşı işlenen görev suçu olarak kabul etti. Kararda "Olay tarihinde evine haciz işlemi için gelen avukat ile yanındakilere silah çeken sanığın, 'Ben buradan mal kaldırtmam' şeklinde tehditle haciz işleminin, dolayısıyla kamu görevinin yapılmasına engel olduğu sabittir" denildi. Yargıtay, avukatın haciz işlemine gitmesinin onun görevi olduğuna işaret ederken, bu sırada meydana gelebilecek suçu 'görev suçu' kapsamında ele alıyor... Yarın devam edeceğim...