Tarihi 6 Mayıs 2015

'Cam-Can' Kaygısı!

Türkiye'nin, özellikle 'ulaşım'

alanında kaydettiği gelişmeler, son

dönemlerdeki mucizevî hamleler

arasında şüphe yok ki en başlarda

gelir...

...

Karayolları...

Havayolları...

Demiryolları...

...

Denizcilik alanında da tersane

sayısında, imal edilen tekne

miktarındaki artış ile yerli savaş

gemisi yapımına başlanmış olması

ve en önemlisi de startı verilen çılgın

proje 'İkinci Boğaz' bu mucizevî

sürecin zirve yapan aşaması olacaktır!

...

Bakan: 'Binali Yıldırım'...

Havayollarını dünya sıralamasında

zıplatıp tüm standartların en üstüne

çıkaran: 'Hamdi Topçu'...

Demiryollarında Yüksek Hızlı Tren'e

imza atan: 'Süleyman Karaman'...

Bu sektöre isimlerini altın harflerle

yazdırmışlardır.

...

Memleketimizde onları bile eleştiren,

haklarını teslim etmekten imtina eden

elbet çıkabilir ama bu, onların ülkeye

kattıklarını elbette gölgeleyemez...

Çünkü bellidir ki onlar;

'İyilik et denize at...

Balık bilmezse Halik bilir'

düsturu ile hizmet vermişlerdir!

...

Ve malûm;

'Hâlik' (Yaradan) tek...

'Balık' ise sürüyledir!

...

Yataklı tren ile batıya yaptığım bir

seyahatte tanıştığım tren kondüktörü

ile sohbetimizde bunları karşılıklı

olarak teyitleşirken, konu bu gelişmiş,

lüks hizmetlerin tüm yurt geneline

yaygınlaştırılmasına geldi dayandı...

...

Trenin idari yetkililerinden olan

kondüktör, aynı vagonun bir sonraki

seferde Ankara-Kurtalan arasında

çalışan 'Güney Ekspresi'ne

takılacağını, dolayısıyla, batıya ya da

doğuya yapılan tüm seferlerde epeyce

uzun süredir konfor bakımından hiçbir

farkın kalmadığını uzun uzun anlattı...

...

Türkiye'nin her köşesine seyahatte

kalite kapsamında değil ama...

'Gezi Serüvenleri' bağlamında bazı

değişkenlikler yaşandığından söz

etmeye başlayınca da meraklandım!

...

En bariz fark, 'cam kaygısı' imiş!

...

Güney Ekspresi, en çok Diyarbakır,

Bismil, Batman şehir girişlerinde

taş yağmuruna tutuluyormuş...

Kırılan camlar ya varış noktası olan

Kurtalan'da...

Ya da dönüş yolundaki Malatya'da

tekrar takılıp yola devam ediliyormuş!

...

Peki, ya diğer güzergâhta (Palu,

Suveren, Genç, Muş, Tatvan)

çalışan 'Van Gölü Ekspresi'nde

durum neymiş?

...

Orada durum farklılık gösterip 'Cam'

değil, 'Can' kaygısı yaşanıyormuş!

...

Taş atılmazmış pek oralarda da,

atılacak olursa, 'bomba' atılırmış!

Kondüktörümüz, 'tek fark bu' dedi,

acı bir tebessüm eşliğinde...

...

Elbette,

'Çözüm Süreci'nin kesintisizliği...

'Toptan bilinçlenme Süreci'nin de

iyi işlemesi ile aşılacak tüm sorunlar!

Ve de,

'Politikacının ettiği lâfı bilmesi'...

'Bu memleket için siyasi faaliyet

yaptığını iddia eden partilerin'

de programlarına süreç karşıtlığını

koyup ilkel düşmanlık duygularını

körüklemeye çalışmamasıyla...

...

Şunlar da, 'olmazsa olmaz' şartlardır;

'Hainliği terk etmek'...

'Nankörlüğe destek vermemek'...

...

Gündelik politik endişeler aşılıp,

varılacak sonuç iyi hesap edilmelidir!

Yoksa, bir süre sonra Güneydoğuya

kalkacak tren bulunamayacak olursa,

istasyonda boşa beklenecek bir aşama

ne yerel halk ne de toplum geneli için

cazip bir varış noktası olmayacaktır...