Tarihi 14 Mart 2015

Herkes önünden yesin!

Memleket çok değişti çok…

Milli Savunma Bakanı bugün

dese ki; 'Üniforma, sıcakta

bunaltıyor, asker yazın kısa

pantolon giyecek!'…

Kimsenin şaşıracağını sanmam!

Olsa olsa 'iyi karar' denir,

'Yiğitlerimiz su gibi terden

kurtulurlar hiç olmazsa!'…

Belki bir de; 'Deodorant da

zorunlu tutulsa keşke' temennisi

eklenebilir cümlenin ardına, o kadar!

Aynı şekilde, bir başkası da kalkıp

dese ki;

'Memlekette bölgeselvari bir

yönetim biçimine geçilse!'…

Yine hiç yadırganacağını sanmam!

'Ne var ki bunda, zaten çoğu

ülkede de öyle değil mi' denir

geçilir! Öyle ya;

ABD 50 eyaletten oluşuyor, hepsi

farklı yasalara sahip!

Örneğin kiminde iğneyle, kiminde

elektrikli sandalyeyle idam var, kimi

ise idam cezasını çoktan kaldırmış…

Avrupa'daki ülkelerin tamamına

yakını da benzer ama kendi yapılarına

özgü modeller geliştirmişler;

İngiltere'de 4…

Fransa'da 26 bölge var…

Bölgelerde yetki yerel yönetimlerde!

Almanya'da 16…

Avusturya'da 9…

İtalya'da 20…

Belçika'da 10…

Bosna'da 2 eyalet…

İsviçre'de ise 26 kanton bulunuyor!

Hepsini ayrı ayrı sayıp kafanızı

şişirmeyelim ama ya Güney Amerika?

Brezilya 27, Arjantin 24, Şili 15,

Peru 26 eyalete sahip!

Kanada'da 10 eyalet-3 özerk bölge,

Meksika'da 32, Avustralya'da ise

6 eyalet var!

Netice itibariyle;

Dünyanın her bir yöresinde, farklı

kökenlere mensup milyarlarca insan,

aynı bayrak altında, aynı topraklarda

bir arada gül gibi yaşayıp duruyor…

Bu sistemde belki de tek sorun, çeşitli

bölgelerin milli ekonomiye yaptığı

katkılardaki farklılıklar! Çok üreten

bölgenin vergisinin bir bölümünün, az

üreten bölgeye destek olarak aktarımı!

Bu konuda tartışmalar çıkmıyor değil

ama hiç olmazsa şiddetli bir hır-gür

ortamı zuhur etmiyor…

Peki, bizde de benzer sistem olsa;

Karadeniz bölgesi halkının seçimle

oluşturduğu 'yetkisi güçlendirilmiş

yerel yönetim' isterse, örneğin her

lokantanın menüsünde 'Hamsi

Buğulama'nın yer almasını zorunlu

tutabilirdi! Trakya'nın yönetimi de,

mısır unlu 'Kaçamak' mecburiyeti

getirebilirdi!

Kimi yörede sabahleyin okul

kantininde 'Bijika Toraki' açılıp

öğrenciye dağıtılması kuralı konabilir,

isteyen de kuşluk vakti 'Sire Saje'

çorbası kaynatır bir güzel içerdi!

Yerel Yönetimler, kendi bölgelerinde

örneğin eğitimin istedikleri dille

yapılmasını sağlayabilirler, bu kural

diğer bölgeleri bağlamazdı…

Halk uygulamadan memnun kalırsa

aynı yönetimi tekrar işbaşına getirir,

beğenmezse ilk seçimde değiştirme

yetkisini kullanırdı…

Böylece, bir bölgenin farklı dertleri,

diğer bölgeleri de germemiş olurdu!

Yeter ki, herkes yuvasında mutlu

olsun, tencere şüphesiz ortada ama

'herkes kendi önünden yesin!'…

Yeter ki, merkezî yönetimin genel

kurallarına uyulsun, diyelim tüm

yörelerde yemekler 'genel hijyen

şartına' uygun hazırlanıp pişirilsin(!)

Hele bu leziz taamların üstüne bir de,

'Başkanlık' tatlısı geliverirse! İşte o

zaman, tadına hepten doyum olmazdı!