ortaokul-lise tahsili için;
'Diyelim ki…' şehre gitmeniz
gerekiyordu!
…
Şehirde tesisatçılık yapan amcaoğlu
ile görüşüp tası tarağı topladınız ve;
'Diyelim ki…' yanına gittiniz!
…
Onun da bir dostunun tavsiyesiyle;
'Diyelim ki…' malûm cemaatin
evlerinden birine sizi yerleştirdiler!
Eve taşındınız, okula başladınız…
…
Evde kalan diğer arkadaşlarınızla iş
bölümü yaptınız, ders çalışmaya ve;
'Diyelim ki…' gecenin belli
dilimlerinde de Gülen'in kitaplarını
okumaya, pek anlayamamakla birlikte
belli bölümlerini ezbere başladınız!
…
Liseyi bitirdiniz!
'Diyelim ki…' abiler aracılığıyla
sorular önceden geldi, bunlara
çalıştınız, sınavı kazanıp Polis
Kolejine girdiniz ve ardından da aynı
yöntemle mezun da oldunuz!
'Diyelim ki…' yine abiler organize
etti ve tayininizin de güzel-büyük bir
ilimize yapılması sağlandı!
'Diyelim ki…' Terörle Mücadele'de
görevinize başladınız!
…
'Diyelim ki…' evlendiniz, kızınız
dünyaya geldi ve onun geleceğini
şimdiden sabah-akşam düşünür
oldunuz!
Hatta bu arada;
'Diyelim ki…' Hükümetin ülke için
yaptıkları sizi çok memnun ediyor…
'Diyelim ki…' Türkiye'nin hızla
gelişmesi gelecekle ilgili kaygılarınızı
silip süpürüyor…
'Diyelim ki…' teröre yeltenenlere
'memleketin geleceğini karartma
peşindeki hainler' gözüyle bakıp
onları şiddetle kınıyorsunuz!
'Diyelim ki…' ülkenizi çok seviyor,
mesleğinizi 'kutsal' addediyorsunuz,
'Devlet' kavramı sizin için mukaddes
bir anlam ifade ediyor!
…
Tam da bu aşamada;
'Diyelim ki…' bazı polis abilerinizi
aralarında hararetle bir konuyu
tartışırken görüp kulak kabarttınız…
Parkta eylem yapanların çadırları
yakılırsa olayların büyüyeceği, emrin
teşkilat dışında yukardan bir yerlerden
geldiğini anlatıyorlardı!
'Diyelim ki…' bereket size 'yakma'
işinde görev vermediler, sıyırdınız…
…
Olaylar abilerinizin planladığı şekilde
büyüdü!
Siz de, olayların bastırılmasında çaba
sarf ettiniz, provokatör olduğu her
hâlinden belli olanlara biber gazı
sıktınız, bir yandan da atılan taş ve
molotoflardan korunmaya çalıştınız…
…
Ancak;
'Diyelim ki…' kafanız da karıştı!
Abi bildiklerinizin, memleketin kan
gölü hâline gelmesi için bu denli çaba
sarf etmeleri, sizde şok etkisi yarattı!
'İslâm-Müminlik-Dürüstlük'
kavramlarıyla bu provokasyonun ne
gibi bir benzerliği-ilintisi olabilirdi?
…
Ya, bu olaylar sonrasında abiler
tarafından size bir de;
'Diyelim ki…' 'Başbakanın evine
gizlice böcek yerleştirme talimatı
verilmiş olsaydı, ne yapardınız?
…
Aklı-ruhu sağlam bir 'Şerefli Polis'
olduğunuza göre;
'Hainliği' mi?
'İnsanlığı' mı tercih ederdiniz?
…
Bir yanda memleketiniz-çocuğunuzun
istikbâli için geceyi gündüzüne katan
bir Başbakan-ülkenizin geleceği var…
Diğer yanda, -her ne kadar içinde
bulunsanız da- izlediği tavırla kime
'Hizmet' ettiği belli, dış ülkelerin,
güç odaklarının maşası konumunda,
yasadışı çeteleşmiş bir suç örgütü!
…
İşte, bu noktada yapacağınız tercih,
kim olduğunuzu ortaya koyacaktır;
Ya 'İnsan-Mümin-Vatansever'…
Ya 'Paralelci-Vatan Haini'…
…
'Diyelim ki…' ve de akıbetinizi;
Bu dünya için de…
Öbür dünya için de…