Muhalefet, tüm Cumhuriyet boyunca;
Her hükümete…
Her yapacağı atılıma…
Her gerçekleştirdiği hizmete…
Her defasında şiddetle karşı çıkmıştır!
…
Seçmen bunlara sanki;
Ülkenin gelişmesini engellemek için
elinden geleni ardına koymama görevi
yüklemiş bulunmaktadır!
…
Kimi zaman, popülist yaklaşımlarla
hükümet icraatının önüne geçmeye
çalışılmıştır…
Örneğin; Demirel, Boğaz'a Köprü
projesini meclis'e getirdiğinde, İnönü,
İstiklal Madalyasını kürsüye vurarak;
'Yaptırmam' çığlıkları atmış,
CHP Genel Sekreteri Ecevit de;
'Para fakire dağıtılsın' şeklinde
güya 'Solcu Duruşu' sergilemiştir!
…
Muhalefet kimi zaman da akıl çelici
slogan üreterek, toplumun zihnini
bulandırmayı amaçlamıştır…
Örneğin; Özal, telefon haberleşmesini
geliştirecek atılımlar yaparken, bu kez
de Demirel;
'Telefon yenir mi?' sloganı ile
meydanlara çıkmıştır…
…
Muhalefet kimi zaman da, bir yandan
destek veriyormuş gibi yapıp, diğer
yandan da yerine getirilmesi mümkün
olmayan şartlar dayatmak suretiyle
memleket hayrına olabilecek ama tam
mutabakat isteyen düzenlemelerin
gerçekleştirilmesini engellemiştir…
Örneğin; Anayasa değişikliğini
destekler görünüp, görüşmelerin
çıkmaza girmesi için geçen dönem
muhalefetin sarf ettiği çabalar bu
türdendir…
Ya da,
'Çözüm Süreci'nin yanında
görünüp, bunun sağlanmaması için
tüm olumsuz çabayı ortaya koymak,
destek veren sanatçıları-düşünürleri
her fırsatta dışlamaya çalışmak gibi…
'Yavuz Bingöl' bu tipten bir linç
kampanyasının son kurbanıdır!
…
Bu noktada sormak gerekir;
'Muhalefet böyle mi olmalıdır?'
…
Fena lâf kategorisine girmemesi için,
biraz farklı kelimelerle ifade edelim;
Umumhanede çalışan kadına
sormuşlar;
'Bunca yoğun faaliyetine rağmen
çocuğun niye olmuyor senin?'…
Yanıtlamış;
'Biri yapar-biri bozar da ondan'
…
Türkiye'nin, son dönemlerdeki müthiş
atılımlara rağmen özlenen en yüksek
seviyeye bir türlü ulaşamamasının
altında yatan da, geçmişte bu nedenle
çok geri kalmışlığımız, mesafenin de
ancak kapanıyor olmasıdır!
…
Muhalefetin kışkırtmasıyla geçmişte
Başbakanlar asılmış, darbeler ardarda
ülkeyi ezip geçmiş, toplum ayrışmış,
dirlik-düzenlik bir türlü temin
edilememiştir…
Oysa…
Demokrasilerde hükümet icraatlarını
yapar, millet bu çabayı beğenirse bir
sonraki seçimde onları iktidarda tutar,
beğenmezse de değiştirir, olur-biter!
Muhalefetin görevi de, olumlu çabaya
destek olmak, olumsuza direnmektir!
Her şeye karşı çıkmak…
Yalan-yanlış iftira üretmek…
Çıkar için her örgütle-çeteyle bir olup
her hizmetin karşısına dikilmek gibi
bir anlayışın demokraside yeri yoktur!
Neticede olan, toplum'a olmaktadır…
…
İşte Bedelli Askerlik…
Muhalefetin gençleri faklı etkilemek
için üst üste verdiği teklifler yüzünden
neredeyse gerçekleştirilemeyecekti!
İşte Vergi Affı…
Muhalefetin önergeleri doğrultusunda
konunun orası-burası karışıverseydi,
yasa çıkartılamayabilirdi!
…
Örnek çok da, alınacak ders tek;
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı bile
kıskanan bir muhalefet anlayışı
karşısında, her ortaya atılan iddiaya
inanıp kafa karışıklığına kesinlikle
imkân verilmemelidir!
Belki de en iyisi;
'Çekemeyen anten takmalıdır'…