Tarihi 10 Aralık 2014

Biri Yapar-Biri Bozar!

Muhalefet, tüm Cumhuriyet boyunca;

Her hükümete…

Her yapacağı atılıma…

Her gerçekleştirdiği hizmete…

Her defasında şiddetle karşı çıkmıştır!

Seçmen bunlara sanki;

Ülkenin gelişmesini engellemek için

elinden geleni ardına koymama görevi

yüklemiş bulunmaktadır!

Kimi zaman, popülist yaklaşımlarla

hükümet icraatının önüne geçmeye

çalışılmıştır…

Örneğin; Demirel, Boğaz'a Köprü

projesini meclis'e getirdiğinde, İnönü,

İstiklal Madalyasını kürsüye vurarak;

'Yaptırmam' çığlıkları atmış,

CHP Genel Sekreteri Ecevit de;

'Para fakire dağıtılsın' şeklinde

güya 'Solcu Duruşu' sergilemiştir!

Muhalefet kimi zaman da akıl çelici

slogan üreterek, toplumun zihnini

bulandırmayı amaçlamıştır…

Örneğin; Özal, telefon haberleşmesini

geliştirecek atılımlar yaparken, bu kez

de Demirel;

'Telefon yenir mi?' sloganı ile

meydanlara çıkmıştır…

Muhalefet kimi zaman da, bir yandan

destek veriyormuş gibi yapıp, diğer

yandan da yerine getirilmesi mümkün

olmayan şartlar dayatmak suretiyle

memleket hayrına olabilecek ama tam

mutabakat isteyen düzenlemelerin

gerçekleştirilmesini engellemiştir…

Örneğin; Anayasa değişikliğini

destekler görünüp, görüşmelerin

çıkmaza girmesi için geçen dönem

muhalefetin sarf ettiği çabalar bu

türdendir…

Ya da,

'Çözüm Süreci'nin yanında

görünüp, bunun sağlanmaması için

tüm olumsuz çabayı ortaya koymak,

destek veren sanatçıları-düşünürleri

her fırsatta dışlamaya çalışmak gibi…

'Yavuz Bingöl' bu tipten bir linç

kampanyasının son kurbanıdır!

Bu noktada sormak gerekir;

'Muhalefet böyle mi olmalıdır?'

Fena lâf kategorisine girmemesi için,

biraz farklı kelimelerle ifade edelim;

Umumhanede çalışan kadına

sormuşlar;

'Bunca yoğun faaliyetine rağmen

çocuğun niye olmuyor senin?'…

Yanıtlamış;

'Biri yapar-biri bozar da ondan'

Türkiye'nin, son dönemlerdeki müthiş

atılımlara rağmen özlenen en yüksek

seviyeye bir türlü ulaşamamasının

altında yatan da, geçmişte bu nedenle

çok geri kalmışlığımız, mesafenin de

ancak kapanıyor olmasıdır!

Muhalefetin kışkırtmasıyla geçmişte

Başbakanlar asılmış, darbeler ardarda

ülkeyi ezip geçmiş, toplum ayrışmış,

dirlik-düzenlik bir türlü temin

edilememiştir…

Oysa…

Demokrasilerde hükümet icraatlarını

yapar, millet bu çabayı beğenirse bir

sonraki seçimde onları iktidarda tutar,

beğenmezse de değiştirir, olur-biter!

Muhalefetin görevi de, olumlu çabaya

destek olmak, olumsuza direnmektir!

Her şeye karşı çıkmak…

Yalan-yanlış iftira üretmek…

Çıkar için her örgütle-çeteyle bir olup

her hizmetin karşısına dikilmek gibi

bir anlayışın demokraside yeri yoktur!

Neticede olan, toplum'a olmaktadır…

İşte Bedelli Askerlik…

Muhalefetin gençleri faklı etkilemek

için üst üste verdiği teklifler yüzünden

neredeyse gerçekleştirilemeyecekti!

İşte Vergi Affı…

Muhalefetin önergeleri doğrultusunda

konunun orası-burası karışıverseydi,

yasa çıkartılamayabilirdi!

Örnek çok da, alınacak ders tek;

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı bile

kıskanan bir muhalefet anlayışı

karşısında, her ortaya atılan iddiaya

inanıp kafa karışıklığına kesinlikle

imkân verilmemelidir!

Belki de en iyisi;

'Çekemeyen anten takmalıdır'…