Tarihi 2 Ağustos 2014

‘NanKör’lük!

Margaret Thatcher, İngiltere'de on bir

yıl Başbakanlık yaptı. Özelleştirme ve

ülkeyi ekonomik açıdan güçlendirme

çalışmalarını tavizsiz uyguladı…

Sisteme ayak uyduramayan çok firma

battı, kendine çeki düzen verebilenler

ayakta kalmayı başardı!

Ama netice itibariyle, şirketlerin tümü

de artık kolay yoldan-faiz lobiciliğiyle

ayakta kalınmayacağını anlamış oldu!

'Demir Lady' unvanı, Thatcher'e,

bu kararlı tavrı nedeniyle verilmiştir!

Yumruğunu o günlerde (90'lı yıllar)

masaya vurup, sosyal ve ekonomik

konularda gerekli tedbirleri almamış

olsaydı, İngiltere'de 2011'de meydana

gelen yağmalama, isyan, kundaklama

benzeri olaylar çok daha önce yaşanır,

tahribatı da çok daha büyük olurdu…

İngiliz halkı, geçen yıl yitirdikleri

'Demir Yumruklu Lady'lerini,

sonraki iktidarların değiştiremeyeceği

sağlam bir sistem bıraktığı için hala

minnetle anmaktadır!

Türkiye'de de son on iki yılda maddi,

manevi alanda ve demokrasi, insan

hakları konusunda atılan adımlar, geri

dönülemez ileri aşamaya taşıdı ülkeyi!

Başbakan bu süreçte eleştirildi, yerden

yere vuruldu, suikastlar tertiplendi,

türlü iftiralarla karalanmaya çalışıldı!

Rahmetli Menderes…

Rahmetli Özal gibi, Erdoğan'ın ülke

için yaptıkları da, ileriki süreçlerde

elbette daha iyi anlaşılacaktır!

Bu noktada, hayretle izlediğim şudur;

Ülkesi için gecesini-gündüzüne

katmış, elle tutulur-gözle görülür

şekilde memlekete ivme kazandırmış

bir lider, son derece yorgun geçen bir

gecenin sabahında, gazeteyi açınca…

Kendisine uyduruk-gerçek dışı eleştiri

getiren bir manşetle de karşılaşınca…

'Ne hâliniz varsa görün' diyip, hizmet

aşkından nasıl olur da vazgeçmez?

Örneğin…

'Hızlı Tren' ülke için çok iyi oldu ama

bunu hiç gündeme getirmeseydi de, ne

muhalefetten, ne muhalif kafalardan

herhangi bir tepki de gelmezdi…

Kim düşünecek, kimin aklına gelecek

de, 'niye yapmadın' diye kendisine

kim soracaktı?

Ya da Marmaray?

Ya da Avrasya Tüneli?

Ya da duble yollar, yerli silah sanayi?

İngiltere'de üç yıl önce ağırlıklı olarak

sosyal sebeplerle ortaya çıkan büyük

kargaşayla hemen hemen aynı süreçte

Türkiye'de de aynı gerekçeyle ve çok

mükemmel bir zamanlamayla

'referandum' yapılmıştı…

Bugünkü karşı cephe gibi, o günlerde

de yaklaşık on parti bir araya gelmiş

ve 'Hayır oyu' için çalışmışlardı!

Sonuç yüzde altmış 'Evet' çıkmıştı…

O sonucun üzerine yatsaydı AK Parti,

yeni-dev yatırımlara kalkışmasaydı…

Yine de her seçimi kazanabilecek

potansiyele sahip olduğu aşikârdı!

Oysa yüzde kırk 'Hayır'cıya rağmen

Tayyip bey'in şevki yine de kırılmadı.

Devrim nitelikli atılımlara devam etti!

Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde

yetmiş civarında bir oyla seçildiği

takdirde, toplum hizmetlere 'kör' ve

'nankör' olmadığını kanıtlayacaktır!

Farklı bir sonuç, Yeni Türkiye

toplumu için bir 'ayıptır!'…