Turgut Özal'a sormuştuk;
'Haşim Kılıç hukukçu değil iktisatçı
olduğu halde, Anayasa Mahkemesi
Üyeliğine niçin atadınız' diye…
…
'Mahkemede ekonomi bilgisi olan
yok, aralarında böyle biri bulunsun
diye atadım' şeklinde yanıtlamıştı
sorumuzu…
…
Gerçekten de, o günlerde yapılan
özelleştirme çalışmaları, CHP'nin
itirazları sonucu, sürekli olarak
Anayasa Mahkemesi'nden
dönmekteydi!
Mahkeme, 'Ticaretle-Ekonomiyle'
alakaları bile olmayan üyeleriyle,
adeta 'bir partinin fanatik taraftarları'
gibi sürekli tek yönlü karar veren bir
mahkemeye dönüşmüştü…
…
İyi de, bugün değişen bir şey var mı?
…
Aradan tam yirmi dört yıl geçti,
Kılıç yükseldi, Anayasa Mahkemesi
Başkanlığına geldi. Hatta emekli
olmasına da çok az bir süre kaldı…
Tam da Cumhurbaşkanlığı seçimleri
öncesi bugün yaptığı konuşmanın
metni, adı da geçmeksizin, konuyu
bilmeyen birinin önüne konsa, 'Bu
kişi her kimse, Çankaya adaylığıyla
ilgili Muhalefete göz kırpmış' diye
yorumlayacaktır kesinlikle!
…
Aslında, mahkeme önüne yakın
geçmişte dikilen 'Themis' heykeline
bakılıp, işin bu boyutlara ulaşacağı
tahmin edilebilmeliydi…
Malum, adalet ve düzeni temsil eden
Themis, bir elinde terazi, öteki elinde
kılıç tutan, gözleri bağlı bir bakire
olarak sembolize edilir…
…
Elindeki terazi, 'adaleti' ve 'bunun
dengeli şekilde' dağıtılmasını, diğer
elindeki kılıç, adaletin 'keskinliğini'
simgeler…
Bakire genç kız oluşu 'bağımsızlığın'
ve gözlerinin bağlı olması da, adalet
dağıttığı kimseleri görmesin, taraflı
davranmasın anlamında 'tarafsızlığın'
sembolüdür…
…
Oysa Anayasa Mahkemesi önünden
geçenler iyi bilir, mahkeme önüne
Haşim bey'in diktirdiği 'şalvar
giydirilmiş kadın' heykelinin gözünde
tarafsızlığı simgeleyen bağ yoktur…
Eh! Bu manzara karşında, artık
eklenebilecek pek bir şey de yoktur!