Tarihi 26 Nisan 2014

Bu Ne Hışım, Ya Haşim!

Turgut Özal'a sormuştuk;

'Haşim Kılıç hukukçu değil iktisatçı

olduğu halde, Anayasa Mahkemesi

Üyeliğine niçin atadınız' diye…

'Mahkemede ekonomi bilgisi olan

yok, aralarında böyle biri bulunsun

diye atadım' şeklinde yanıtlamıştı

sorumuzu…

Gerçekten de, o günlerde yapılan

özelleştirme çalışmaları, CHP'nin

itirazları sonucu, sürekli olarak

Anayasa Mahkemesi'nden

dönmekteydi!

Mahkeme, 'Ticaretle-Ekonomiyle'

alakaları bile olmayan üyeleriyle,

adeta 'bir partinin fanatik taraftarları'

gibi sürekli tek yönlü karar veren bir

mahkemeye dönüşmüştü…

İyi de, bugün değişen bir şey var mı?

Aradan tam yirmi dört yıl geçti,

Kılıç yükseldi, Anayasa Mahkemesi

Başkanlığına geldi. Hatta emekli

olmasına da çok az bir süre kaldı…

Tam da Cumhurbaşkanlığı seçimleri

öncesi bugün yaptığı konuşmanın

metni, adı da geçmeksizin, konuyu

bilmeyen birinin önüne konsa, 'Bu

kişi her kimse, Çankaya adaylığıyla

ilgili Muhalefete göz kırpmış' diye

yorumlayacaktır kesinlikle!

Aslında, mahkeme önüne yakın

geçmişte dikilen 'Themis' heykeline

bakılıp, işin bu boyutlara ulaşacağı

tahmin edilebilmeliydi…

Malum, adalet ve düzeni temsil eden

Themis, bir elinde terazi, öteki elinde

kılıç tutan, gözleri bağlı bir bakire

olarak sembolize edilir…

Elindeki terazi, 'adaleti' ve 'bunun

dengeli şekilde' dağıtılmasını, diğer

elindeki kılıç, adaletin 'keskinliğini'

simgeler…

Bakire genç kız oluşu 'bağımsızlığın'

ve gözlerinin bağlı olması da, adalet

dağıttığı kimseleri görmesin, taraflı

davranmasın anlamında 'tarafsızlığın'

sembolüdür…

Oysa Anayasa Mahkemesi önünden

geçenler iyi bilir, mahkeme önüne

Haşim bey'in diktirdiği 'şalvar

giydirilmiş kadın' heykelinin gözünde

tarafsızlığı simgeleyen bağ yoktur…

Eh! Bu manzara karşında, artık

eklenebilecek pek bir şey de yoktur!