Tarihi 25 Mayıs 2013

Madde: 8

Cumhurbaşkanı Turgut Özal...
(Bilgili-ufku geniş-hırslı-başarılı idi)
Başbakan Yıldırım Akbulut...
(Tecrübeli-ağır başlı-uysal bir kişi idi)
...
Özal,
Bakanları Çankaya Köşkü'ne
çağırır, bilgi alır...
Hükümet toplantılarına katılır,
masanın başına oturup
talimatlar yağdırır...
Başbakanın gittiği dış gezilere
kendisini de dâhil ettirir...
Telefonla bürokratları yoklar,
her türlü konuyu yakından takip ederdi!
...
Eli, bileğine kadar hükümetin
(yürütmenin) içerisindeydi!
...
Akbulut
da, yürütmenin başı olarak
tüm bunlara içten içe kızar, bakanları
dizginlemeye çalışır, üzerine sinmiş
vesayet intibaından silkinip kurtulmak
için ha bire fırsat kollardı!
...
O dönemde pek pürüz çıktı denemez!
Çünkü bugünkü gibi o günkü durum
da eşine az rastlanır bir denk geliş,
pek istisnai bir süreçti!
...
Peki, haklı olan hangi taraftı?
...
Sürekli müdahale eden mi?
Görevine müdahale edilmesine tepki
gösteren mi?
...
İşin gerçeği şu ki, ikisi de haklıydı...
...
Çünkü Anayasa'nın '8'inci maddesi
şöyleydi ve hâlen de öyledir;
...
Anayasa MADDE 8;
Yürütme yetkisi ve görevi,
"Cumhurbaşkanı" ve "Bakanlar
Kurulu"
tarafından, Anayasaya ve
kanunlara uygun olarak kullanılır ve
yerine getirilir...
...
Mevcut sistemde,
Hem Başbakan, hem Cumhurbaşkanı;
"Yürütmenin Başı"dır...
...
Bu çifte başlılığın ileriki bir süreçte
sebep olacağı olası hırgürün ülkeyi
felâkete sürüklememesi için;
Ya "Kukla Cumhurbaşkanı"...
Ya "Sinik Başbakan" lâzımdır!
...
O zaman, zirveye oturacak kişilerden
en az birinin böyle bir karakterde
olmasını dilemekten ya da yönetim
sisteminin değişmesini ummaktan
başka bir çare de bulunmamaktadır!
...
Önceki günkü sohbetimizde Yıldırım
Akbulut
üstteki anekdotları hatırlatıp,
"Başkanlık Sistemine" geçişi, işte
bu nedenlerle desteklediğini belirtti...