Tarihi 6 Ocak 2013

Ülke Belgeselleri Yasaklansın!

Başlığa bakınca lütfen hemen aklınıza
STV'deki "Ayna" programı
gelmesin!
Her ne kadar metni berbat, sunucunun
röportajları, takdimi berbat,
Türkçesine gelince, o hepsinden de
berbat ise de...
Her bölümü bizim evde ilgiyle
takip edilmekte!
...
Kastettiğim, İz TV'de Eren ile
Yiğit'in hazırladığı
"Yolda" programı da değil...
O'nu da zevkle izlediğimizi belirtmeden
geçmek olmaz!
...
"iyi de, o zaman bu belgesel
karşıtlığı da ne?"
denilebilir...
Sorun şudur;
...
Moskova'yı, Budapeşte'yi, Londra'yı,
Paris'i, Berlin'i, Cenevre'yi, Roma'yı...
Tarih fışkıran sokaklarını, meydanları...
Korunmuş yeşili, geçmişi bugüne taşıyan
yapıları ekranda gören yurdum
insanının,
kendisinin ise nasıl bir tuhaf ortamda
hayat tüketmekte olduğunu fark edip, en
azından 'kahrolması' olasılığı, oldukça
büyük bir risk oluşturmaktadır!
...
Hem hoşça vakit geçirmek için TV'nin
karşısına kurul...
Hem de sırayla; Bak-şaşır-imren-kahrol!
Olacak şey değil...
...
Hani, kilerdeki bir kilo et'i kedinin
yediği söylendiğinde, Nasrettin Hoca
kediyi almış kantara koymuş bir güzel!
Bakmış, o da bir kilo geliyor...
...
Yahu, bu kediyse et nerede?
Yok bu et ise, kedi nerede?
diye sormuş ya hani...
İşte o hesap;
...
Oraları şehirse, buraları ne?
Yok buraları şehirse, oraları ne?
...
Hadi, bir de örnek;
...
Vitraylarla bezeli tarihi bir cami...
Hemen dibinde, balkonları ipte asılı
çamaşır dolu virane konutlarla çevrili!
Dar sokaktan bakıldığında, minarenin,
o da sadece bir bölümü, yeni yıkanmış
pijamanın apış arasından eh! bir parça
uç verebilmiş, hepsi o kadar...
...
Nerde o belgesellerde görüp görkemine
hayran kaldığımız, yemyeşil, koca bir
meydan içinde kabak gibi ortada kilise!
Nerde bizim, eciş-bücüş evlerle boğazı
sıkılmış, "imdat!" çığlığı dahi ipteki iç
çamaşırlarının insafına terk edilmiş, ulu
ama haşmeti asla fark edilemeyen, nurlu
camimiz...
Gel de kahrolma!
...
Son ümit; "Kentsel Dönüşüm"...
...
Yapmakla olmadı...
Belki yıkmakla olur!