Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 31 Ağustos 2015

Anne terliğinin anatomisi

Geldiği yer: Avustralyalılar'ın bumerangının atasıdır, yüksek yüzdeyle hedefi vurur, vuramazsa sahibine geri döner.
İçeriği: Radyoaktif madde içermeyen, kimyasal sonuçlar oluşturmayan, sadece kısa süreli noktasal fiziki acılar veren, yerden 50 santim ile 185 santim yüksekliğinde uçma kabiliyeti olan, maliyeti ucuz, satışı-alışı yasal olan, ayağa giyilen ev eşyası görünümlü olduğu için ayrıca ruhsat gerektirmeyen kullanımı kolay silah. 1400 metre mesafeden nokta atış yapabilen silahları yapan insanların geçmişlerinde olduklarını düşündügüm ev eşyasıdır.
Işın kılıcından daha hızlı çekilir, ehlinin elinde isabet yüzdesi yüksektir; terbiye amaçlıyken aksiyon antrenmanı halini alır. Hayatımda gördüğüm ilk kırmızı renkteki Tomahawk fuzesidir.
Kullanımı: Anne terliği aslında Q'nun 007 için yaptığı bir silahtır. Bu silahın Türk Annelerinin eline ne zaman geçtigi tam olarak bilinmemekle birlikte Annelerin bunu James Bond'dan daha etkili kullandıkları aşikardır.
Şöyle ki; Anne, terliği fırlattıktan hemen sonra şu sözü sarfeder "getir o terliği çabuk!" (Atacaksan niye istiyon istiyosan niye atıyo di mi?) Eğer annenin gerçekten o terliği istediğini sanıyorsanız zaten o terliği yemeyi haketmişsiniz demektir. Zira bu cümle tamamen kurbanı bir ikilemin içine sürüklemek icin söylenmiştir. Siz kızgın bir anneye silahını teslim etmekle, istediğini yapmayarak anneyi daha daha çok kızdırmak arasında bir seçim yapmaya zorlanırken pattt! İkinci terliği yersiniz.
Ve anne son psikolojik darbeyi indirir; Getir dedim sana o terlikleri!!!.
Terliğin verdigi zarar yaşadığınız psikolojik çöküntüye oranla bir hiçtir..


KEDİ
Adam, karısının kedisinden nefret etmektedir.
Kadın evde yokken, arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı eve geri gelir bakar bizimki kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor..
Ertesi hafta daha uzağa bırakır. Geri gelir bizimki gene kanepenin üzerinde!..
En sonunda alır hayvanı gider,gider,gider..
Akşam evde telefon çalar..karısı telefonu açar. karşısında kocası.
-Alo? Necla kedi evde mi?
-Evdeee..
-Versene şunu bana... Kayboldum bana yolu tarif etsin..

CENAZE
Temel, televizyonda Türk filmi izlerken telefon acı acı çalar. Telefona bakan Fadime, kısa bir görüşmeden sonra telefonu kapatıp
Temel'e seslenir:
-Cemal'in karısı ölmüş. Seni cenazeye çağırıyor.
Temel üzgün bir ifadeyle:
-Bu sefer gitmem.
-Olur mu Temel? O senin en iyi arkadaşın.
Temel biraz düşünmüş ve demiş ki:
-Adam, üçüncü kez karısının cenazesine çağırıyor Fadime. Ben onu bir kez davet edemedim. Ne yüzle cenazeye gideceğim.

SESSİZ KADIN
Papaz vaaz veriyordu:
-'Bir kadın tutumlu evine bağlı ve sessiz olmalı. O zaman en ideal kadın odur.' Cemaatten biri seslendi: 'Öyleyse benim karım tam ideal. Çok tutumlu, bütün havluları altı hafta askıda tutar. Evine çok bağlı bütün gün oturduğu yerden kalkmaz.
Üstelik çok az konuşur ve sessizdir.
Öyle ki bana hala bizim veledim kimden olduğunu söylemedi.'

AlkışlıYorum
Ben önde, sevgilim arkada beni tekrar barışmaya ikna etmeye çalışıyor.
Bense "Böyle numaraları yemem!" ayaklarındayım; maksat süründürmek. O yüzden hızıma yetişemiyor; arkada perişan...
Birden hızım kesiliyor. Sonraki sahnede ben bir çukurun içindeyim; tepemde de bir sürü insan bana bakıyor. Kırk yılda havalanayım diyorum; belediye izin vermiyor!

TEMİZ OLSUN
1997 yılı büyük Kırıkkale mühimmat patlamasıyla uyandık o sabah. Herkes koşturuyor, kendini evden dışarı atıyor. Camlar patlıyor ben ağlayarak odalarda annemi arıyorum ve sonunda buluyorum. Mutfakta bulaşık yıkarken... "Anne hadi kaçalım, sen ne yapıyorsun?" diyorum ve o güzel cevap geliyor. "Patlama oluyor, Allah korusun ya ölürsek? Ne kadar pasaklıymış demesinler." Tabii canım annem, o patlamayla zaten yerlere düşüp kırılan o temiz tabaklarımızı herkes görürdü ve seni ayıplardı. Hatta elimiz değmişken patlayan camlarımızı da silseydik.