Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 6 Mayıs 2015

Yurdumun güzel insanları

"Nerelisin?" sorusuna cevap aldıktan sonra otomatikman "İçinden mi?" diye sormak.
Amca, hala, dayı, teyze, görümce, kayınço, enişte, elti, bacanak, kaynana, kayınpeder, baldız, yenge, amcaoğlu, halaoğlu, dayıoğlu vb. gibi akrabalık terimleri.
Gelin-kaynana çekişmeleri.
Sigarayı çoraba veya kulak arkasına koymak.
Düğünlerde, eğlencelerde, toplantılarda vb. içip içip olay çıkartmak.
Kuru fasulye-pilav-cacık, atavrat- silah, devlet-mafya-polis, kavun-beyaz peynir-rakı, metin-ali-feyyaz, karpuz-peynir-ekmek gibi üçlemeler.
Yürüyüş veya dolaşma esnasında eline tesbih, değnek, sopa vb. almak. u Yabancı dil öğrenirken önce küfürleri öğrenmek, yabancılara Türkçe öğretirken de önce küfürleri öğretmek.
Yolculuk esnasında yanındakine "Yolculuk nere hemşerim?" diye sorarak muhabbete başlamak.
Mektuplarda "büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüp", "kestane kebap, acele cevap" beklemek.
Kendini tanıttıktan sonra diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilemek.
Japonlar için "Adamlar yapmış abi!" demek. u "Bizim askerdeyken bir çavuş vardı" diye başlayan askerlik anıları.
Ütü ütülemek, su sulamak, boya boyamak, uyku uyumak, yangın yanması, ölü ölmesi vb. gibi dumur yaratan deyimler.
"Geldiniz mi?" veya "Siz mi geldiniz?" gibi gereksiz sorular.
"Kim o?" sorusuna "Ben" diye cevap vermek.
Telefonu açan kişiye kendini tanıtmadan "Orası neresi?" veya "Sen kimsin?" gibi sorular sormak.
Neredeyse herkese, her şeye takma isim bulmak.
Misafir gelince hemen çay suyu koymak.
Lokanta vb. gibi yerlerde masaları birleştirerek oturmak.
Büyüklerin "Biz sizin yaşınızdayken" diye başlayan cümleleri...
Bir işe başvururken muhtardan onaylı ikametgah, fotoğraf, nüfus cüzdanı sureti, noterden onaylı diploma fotokopisi, askerlik belgesi vb. gerekmesi.

MEKTUP

Hasan, askerlik yapmaktadır ve Allah'tan başka kimsesi kalmamıştır.
Kimsesiz olduğu için Allah'a mektup yazar. Hatta durumu abartarak bir mektubunda "Allahım hiç param kalmadı 200 milyon lazım" der.
Zarfa da Hasan'dan yazar. Mektuplar askeri postadan çıkmadan önce kontol edilirken subayın biri mektubu görür diğerlerine, "Bizim böyle askerimiz varmış da bizim haberimiz yokmuş" der.
Daha sonra subaylar aralarında 3'er 5'er derken 150 milyon para toplarlar.Zarfa koyarlar, zarfın üzerine Rabbinden Hasan'a yazarak mektubu Hasan'a gönderirler. Hasan mektubu aldıktan bir ay sonra bir mektup daha yazar mektubunda şunlar yazmaktadır: "Rabbim geçen yolladığın para için sağol. Bu sefer başka bir adres vereceğim parayı oraya gönder bu şerefsiz subaylar içinden paranın bi kısmını almışlar."

MORG

Savcı, morgdaki üç cesedi incelemek üzere gelmişti. Birinci ceset sırıtıyordu.
Savcı nedenini sordu. "Milli Piyango'da büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi geçirdi ve öldü", dediler. İkinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu: Bu neden sırıtıyor? "Bunun da oğlu doğmuştu. Sevinçten kalbine yenik düştü" diye açıkladılar.
Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu. Savcı sordu: Bu neden öldü? "Efendim, buna yıldırım çarptı" dediler.
- Peki neden sırıtıyor?
- Fotoğrafını çekiyorlar sanmış.

ALKIŞLIYORUM

Aynı İngilizce kursuna gittiğimiz arkadaşla AVM önünde oturuyoruz. Turist bir çift yanımıza gelip kırık Türkçesiyle Sultanahmet'e nasıl gidileceğini soruyor. Arkadaş ''müthiş'' İngilizcesiyle başlıyor anlatmaya. Turist üçüncü kez Türkçe sorup İngilizce cevap alınca dayanamayıp patlıyor "Türkçe anlat Türkçe" diye. Arkadaşın rengi mora çalıyor, bense gülmekten müdahale bile edemiyorum.