Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 12 Şubat 2017

Annesiyle pazara giden çocuklar

Annenin bütün pazarı gezip her geçtiği yerden "Dönüşte alırız." demesi: Anne önce bütün pazarı hiçbir şey almadan gezer. Alacağı yerleri gözüne kestirir. Bazen dönüşte de karar veremez ve pazar gezinizin süresi uzar da uzar.
Anneyi gözden kaçırıp kaybolmak: Pazarın kaçınılmaz sonlarından bir tanesidir. O dev kadın etekleri, çocuğa sonsuz perdeler şeklinde görülür.
Anneyle buluşunca gelen mutluluk, anneden yenilen azarla birlikte saniyesinde biter.
Pazar arabaları tarafından ezilmek: Annesiyle pazara giden çocuğun en dikkat etmesi gereken noktalardan bir tanesi de pazar arabalarıdır.
İnsanlar arabaları öyle hoyratça kullanır ki bazen sadece ayak üstünden geçmekle kalmaz, çocuğu devirirler de.
Pazardaki diğer insanların dev gibi görünmesi: Pazardaki herkes size devasa yaratıklar gibi görünür. Bazen sizin gibi bir çocukla karşılaşınca birbirinize anlamsızca bakarsınız.
Pazarcıların anlaşılmayan bağrışmaları: Müşteriyi tezgaha çekmek için var gücüyle bağıran pazarcıların çoğu zaman ne dediği anlaşılmaz bile.
"GEEELL ABLAA KİLO BÜMLON BÜMLON BÜMLON"
Annenin sürekli sebze alıp pazar arabasında meyveye yer bırakmaması: Annenin sebze alışverişi bitmek bilmeyen bir sonsuzluğa doğru yol alır. Tabii bu sonsuz yolculuk çocukta da meyve alınmayacağı korkusu yaratır.
Pazarcıların paralarını koyduğu etek gibi şey: Pazarın simgelerinden bir tanesi de budur.
Başka yerde kullanılmaz. Pazarcı amcaların bellerinden bağladıkları para önlükleri unutulmazdır.
Pazarcının cebinden çıkardığı bi tomar kağıt para: Bozuk para vermediğiniz zamanlarda pazarcı parayı bozmak için cebinden bir tomar para çıkarır. Bunu gören çocuğun hayallerinin pazarcılık mesleği ile süslenmesi olasıdır. Çünkü dünyanın en zengin kişileri pazarcılar sanılır.
En sevilen meyveyi pazarda yürürken yemek: Sebzeden yer kaldığı kadarıyla alınan meyveler arasında en sevileni ve yolda yenebileni çocuğun eline tutuşturulur. Çocuk da yol boyunca bu meyveyi kemirir durur.
Annenin pazar arabasındaki ürünleri ustalıkla dizmesi: Bazen anne pazar arabasını öyle bir doldurur ki, yok artık herhâlde başka bir şey sığmaz bu arabaya, diye düşünebilir insan. Bu düşüncenin üzerine anne en az 5-10 poşeti daha ustalıkla sığdırır o arabaya. Dönüş yolunda tekerlekleri yamuk yılık bir şekilde sürülür genelde.
Annenin çocuğun istediği her şeye bir bahane bularak almaması: Pazar alışverişi saatler sürünce çocuğun karnı acıkır tabii. Ve pazarda gördüğü her şeyi istemeye başlar. Anne ise çocuğun istediği her şeye bir bahane bulur. Yok onun içinde şu var, yok bunu pis pis yerlerde üretiyorlar. Sonunda genelde çocuğun karnını doyurmak için alınan şey sabittir: Simit
Pazarcıların parayı yuvarlamak için fazladan ürün satmaya çalışmaları: Pazarcıların efso çakallıklarından birisidir. Mesela kilosu 2.5 TL olan bir şeyden 1 kilo isterseniz, poşeti doldururlar ve "Abla 3 liralık olsun mu?" diye sorarlar.
Kıyafet pazarında herkesin içinde çocuğun üstünün değiştirilmesi: Pazarın sebze-meyve kısmı dışında bir de kıyafet kısmı vardır. Anneyle burada gezmek tam bir işkencedir. Beğendiği bir şey oldu mu insan içinde denemek zorunda kalırsınız.
Utanmamak elde değildir.
Ergenlik döneminde yolda okuldan biri ile karşılaşılma korkusu: Çocukken pek sorun değildi de ergenliğe yaklaşırken özellikle anne ile pazar yolculuğunda karşı cinsle karşılaşmak aşırı korkunç bir şeydi.
Annenin yolun ortasında tanıdıkları ile süren uzun sohbetleri: Pazar içinde denk gelmesi muhtemel olsa da bu tanıdıklar genelde dönüş yolunda karşısınıza çıkar. Zaten eller, kollar kopmuştur.
Deli gibi yorulmuşsunuzdur. Fakat anne bu sohbetten asla vazgeçmez. Sonunda dayanamaz kaldırıma oturursunuz.
Naylon poşetlerin elleri kesmesi ve uzayan kollar: Taşınan poşetler ellerde kırmızı-beyaz çizgiler yaratır. Kollar Street Fighter'daki Dhalsim gibi uzar. Eve döndüğünüzde yorgunluktan ölürsünüz.
Annenin pazardan çıkarken bir şey unuttuğunu fark edip pazarı baştan gezdirmesi: Pazar alışverişinde çocuğun en canını yakan kısım burasıdır. "Oh artık bitti. Dönüyoruz." diye düşünürken annenin aklına almadığı o şey gelir ve pazar yine didik didik edilir.

MAAŞ
Bir firmada elemanların maaşlarını alırken imzaladıkları kağıtta şöyle bir cümle yazıyormuş;
- Maaşlarınız tamamıyla size has ve özel bir meseledir bunun içindir ki, sizden başka hiç kimse maaşınızı bilmemelidir.
Yeni bir eleman maaşını alıp kağıdı imzalarken, bu cümleyi okumuş ve cümlenin altına şu sözleri eklemiş.
- Kimseye maaşımı söylemeyeceğim ben de sizin kadar utanç içindeyim...

ALKIŞLIYORUM
Kız kardeşim telefonda çocuklarına akvaryum aldığından çocukların balıkları çok sevdiğinden bahsetti. Telefonu kapattıktan sonra 4 yaşındaki oğluma,"Ben de sana balık alayım mı?" diye sordum, oğlumun cevabı;
"Hayır baba, ben patlıcan kebabı istiyorum" oldu. Antepli işte...