Gece ve gündüz gibi

Şu bir gerçek ki, Türk takımları final maçlarına başlarken ve hep stresle başlıyorlar. Bu da rakibe avantaj veriyor. Tıpkı teknik direktör Şenol Güneş gibi. Eğer Güneş, 30 dakikadan sonra yani 3-0'dan sonra oyun sistemini oyun anlayışını değiştirmemiş olsaydı Beşiktaş tarihinin en farklı mağlubiyetini tadardı. 3-0'dan sonra akıllanan bir Şenol Güneş ve 2. yarının başında Tosun Paşa'nın oyuna girişi ve attığı o muhteşem vole Beşiktaş'ın ve takımın ateşini yaktı. Ve o dakikadan sonra 2. yarıda oyuna ağırlığını koyan müthiş bir mücadele gösteren tüm Beşiktaşlı futbolcuları kutlarken Gökhan İnler farkını da bir kenara ayırıyorum. Gerçekten Gökhan İnler 2. yarıda öyle bir pozitif futbol oynadı ki adeta orta sahanın orkestra şefi gibiydi.

HATADAN DÖNÜNCE...
Kanatları kullandı, hücumda arkadaşlarına destek verdi ve inanılmaz ofansif ve hatasız top dağıtımıyla da Beşiktaş'ı ve Şenol Güneş'i ipten aldı. İlk 45 dakika Beşiktaş için zifiri karanlıktı. Ne yaptığını bilmeyen, rakibe oyun üstünlüğünü veren, kanatlarını kullanmayan bir kuş gibiydi. İşte dediğim gibi önce Şenol Güneş'in hatadan dönmesi, Tosun Paşa'nın o muhteşem golü ve Gökhan İnler'in müthiş mücadelesi ilk yarıdaki geceyi 2'nci 45 dakikada gündüze çevirdi. Ve son maça da Beşiktaş'ın umutla girmesini sağladı. Beşiktaş bu grupta Şampiyonlar Ligi'ne devam edemezse ilk 45 dakikadaki Şenol Güneş'in hatası böyle bir sonuca damga vuracak.

MAÇIN EN iYiSi GÖKHAN İNLER
2. yarıda şahlanan takımın orkestra şefiydi.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ GÖKHAN GÖNÜL
Etkisiz ve silikti. Oyundan çıkması doğruydu.