Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 19 Şubat 2013

Büyük düşün

Jandarma eski komutanı Eşref Bitlis'in ölümünün üzerindeki sis perdesi aralanmadı!
Uçağın şüpheli bir şekilde düşmesinin üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçtiği için de, galiba zaman aşımına girdi! Bu gelişmeleri takip ederken geriye gittim! Çünkü kafalar karışık!
Ankara'nın gittiği yer net olarak görünmüyor ve gösterilmiyor! Haliyle sokaktaki insanda korku başlıyor... Aldığım sorulardan da bu çok net ortada...
Bu nedenle gelin kısa bir gezinti yapalım. Belki seyahatimiz sonunda duygusal tepki vermek yerine
AKLIN önemini anlarız...
Haydi...
İran, Şah Rıza Pehlevi ile çok mesuttu! Yenileşme, modernleşme ve kadınların sosyal hayata katılmaları için her yol deneniyordu! Şah, bunları yaparken içeride şiddetli bir dini muhalefet vardı. Humeyni bunların başında gelen isimdi. Şah, Amerika ile o kadar iç içeydi ki kimsenin iktidarına bir saldırı yapacağına ihtimal vermiyordu. Sesi çok çıkan Humeyni, idamdan döndü! Arkasından hemen Irak'a sürüldü. Ancak Sünni Saddam, tehlikeyi görür görmez kapıyı gösterdi. Bunun üzerine Humeyni, Bursa'ya geldi.
Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil de onu takip etti!
Humeyni'nin son ve kalıcı adresi Paris'ti... İran petrolleri üzerinde tek hakim olan Amerika, başına gelecekleri bilmiyordu! 1 Şubat 1979 günü Humeyni, Paris'ten kalkan bir uçakla Tahran'a indiğinde yıkılan ŞAH değil Washington'du! İslam darbesinin arkasında Fransa ve Avrupa desteği vardı.
Ruslar da göz yummuştu! İşte Türkiye'nin 30 yıldır içinde bulunduğu sıkıntı da o zaman başladı... Amerika, İran petrollerini kaybedince paniğe kapıldı. Çünkü İran, Türkiye gibi değildi. İslami rejimi ihraç için çalışıyordu. İran'ın bölgeye taşıyacağı iktidarların tek ortak noktası Amerikan karşıtı olmasıydı! Humeyni'yi iktidara getiren Avrupa, bunu istiyordu! Zaten BAAS rejimlerini yaşatanlar da İran gibi Amerika karşıtıydı!
Aslında Avrupa ve Amerika savaşıyor kullanılanlar Müslümanlar oluyordu! İşte tam o günlerde temeli atılan PKK terör örgütü, yeşermeye başlamıştı. Yani Amerika bölgeden silinme tehlikesi yaşarken, bütün olayların dışında kalmaya çaba gösteren Türkiye ateşin içine çekiliyordu. Petrol ve gaz merkezinden uzak kalacak Amerika'nın uzun vadede ayakta kalma şansı hiç yoktu! Bu kozu eline geçiren Avrupa'nın rakibini yenmesi kaçınılmazdı! Hem enerji kaynakları, hem ulaşım yolları sadece Avrupa'ya hizmet ediyordu! Çünkü oralarda Avrupa'nın seçtiği insanlar işbaşındaydı!
Çaresiz kalan Amerika, Tahran'daki ABD Büyükelçiliği baskınından sonra paniğe kapıldı. Saddam'ı kışkırtıp, Humeyni'ye savaş ilan etmesini sağladı! Irak ve İran tam 8 yıl savaştı! Amerika, Saddam üzerinden Şİİ KALKANINI kırmak istiyordu. Planları 25-30 yıllık olduğu için Saddam bunu göremiyordu.
Görmeyi bırakın Avrupa-ABD arasındaki çekişmeden nemalanmayı düşünüyordu... Amerika ise enerji geçişleri ile petrol fiyatlarının elinde olmasını istiyordu.
Bu nedenle düne kadar kullandığı Saddam'a 1991'de saldırmaktan çekinmedi. İşgal mümkünken vazgeçildi.
Bu büyük oyunun bir parçasıydı! Saddam "hayatta kaldım" diyerek, önce ŞİİLER'i ezdi... Alkış geldiğini görünce dönüp KÜRTLER'i haşladı! Oysa Amerika, "Irak bölünmezse" bölgede kalamayacağını biliyordu!
Bu nedenle Saddam üzerinden Şii, Sünni ve Kürt bölgesi olmak üzere 3 parçalı Irak provası yapıyordu!
Amerika geleceğini Kürtler'e bağlamıştı! Bölgede yönetecekleri bir tek onlar kalmıştı! Diğer bütün unsurlar Avrupa'nın emrindeydi! Ama bir sorun vardı... Kürtler tek başlarına orada yaşayamazdı! Hele Avrupa, petrol ve gazın vanasını asla onlara bırakmazdı. Barzani ve Talabani'nin Avrupa ile arası da hiç fena değildi!
İşte iki güç arasındaki bu mücadele PKK'yı büyüttü!
İki kutup, PKK üzerinden plan yapıp Kürtler'i yönetmek istiyordu! Avrupa terörü göğsünde büyütürken, Türkiye'nin bölünmesine gidecek yolu açık tutuyordu!
Amerika ise sadece Kürtler'in hayatta kalmasını tercih ediyordu. Ve bunun için bölgede en güçlü oldukları Türkiye'de operasyon üzerine operasyon yapıyordu!
PKK'yı ezmek için kolları sıvayan her TÜRK KOMUTAN bu nedenle ölüyordu!
Eşref Bitlis de bunların başında geliyordu!
Ankara, PKK'yı öne süren Avrupa ile PKK'yı bitirmeye çalışanları bitiren Amerika arasında kalmıştı! 'Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal'dı...
Türkiye iki taraftan operasyon yiyor ancak bir çıkış yolu bulamıyordu! Özal bir yol bulsa da ORDU, Irak'ın tamamına girmeyi reddediyor, Avrupa da inanılmaz baskı yapıyordu! Bu nedenle 1993 yılı çözüm isteyenlerin mezarlığı haline geliyordu! PKK saldırdıkça, asker vurdukça iki halk arasına kan giriyordu!
Ve başkalarının kavgasında, olan iki kardeşe oluyordu!
Silahlar patladığı zaman, akıl yerini duygulara bırakıyor ve kapanmaz yaraların açılıyordu! Ankara çaresizce başına örülen çorabı izlemekten başka bir şey yapamıyordu!
Aslında karşıda PKK değil 7 düvel vardı! Ama ne Türkler, ne Kürtler bunu biliyordu!
Kürtler'i kucaklamak isteyenler Avrupa, PKK'yı bitirmek isteyenler ise Amerika tarafından ortadan kaldırılıyordu! Ve hiçbir suikastın faili bulunamıyordu! Çünkü istihbarat örgütleri taşeronlar üzerinden can yakıyordu. Ne tetiği çekeni, ne de emri vereni bulamayan Ankara, aciz duruma düşürülüyordu! Zaten içeride yabancılara çalışan adam sayısı çok fazla olduğu için HAİN sıkıntısı yaşanmıyordu!
Bu tahterevalli yıllarca sürdü!
1 Mart tezkeresiyle Türkiye, Amerika'ya "yanında değiliz" mesajını çok net verdi! Türk devleti, Washington'a "Senin bölgede bizim üzerimizden operasyon yapmana razı olmayız" dedi. Çok acı çekilmesine, çok gözyaşı dökülmesine rağmen DİK duruldu! Bölgeye yerleşecek olan binlerce Amerikan askerinin ŞİİLERİ hedef almasının önü kapatıldı!
İşte bu saatten sonra Amerika'nın aklı başına geldi.
PKK adıyla saldıran istihbaratçılarla bir noktaya gidemeyeceğini anladı! Çünkü her şehit cenazesi milleti birbirine bağlıyordu! Bölünme değil, kenetlenme meydana geliyordu! Ve bu onların ezberini bozuyordu!
Bu yüzden masaya gelmek zorunda kaldılar... İşte Büyük Türkiye kararı da o masada verildi... Sadece KÜRTLER üzerinden konuşulurken, Ankara bütün bölgeyi istedi! Ve aldı! Şimdi bu nedenle ırk, din, mezhep yani ne kadar farklılık varsa hepsini kucaklamak istiyor!
Hem Araplar'ı, hem Kürtler'i sarmak için uğraşıyor!
Bölgede liderliğe oynuyor! Kürtler'i almazsa, onların Kürtler üzerinden toprak alacağını biliyor! İşte Büyük Türkiye bu nedenle sadece bu topraklarda yaşayanların kazanacağı bir proje... Bu devlet nasıl "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e" geçme kararı verdiyse, şimdi de "Cumhuriyet'ten, Büyük Cumhuriyet'e" rotası üzerinde hızla yol alıyor! Haliyle sancı ve korkunun olması doğal! Ama vites yükseltilmezse büyümeyi bırakın küçülme kaçınılmaz! 30 yıl süren terörü, çekilen acıları, gözü yaşlı anaları, bu vatan için toprağa düşen yiğitleri bir kenara atmak mümkün değil. Bu nedenle duygu değil akıl devreye girmeli... Çünkü kalbimizin nasıl çarptığı belli! Çok seçeneğimiz yok!
Siz olsaydınız ne yapardınız?