Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 14 Şubat 2013

Satranç

İmralı ile sürecin başlaması bazılarını rahatsız etti. Ancak hassas bir konu olduğu için kimse doğrudan karşı çıkamıyor. 30 yıldır akan kan, çocuklarını kaybetmiş analar, boşa harcanan milyarlarca dolar, devletin ayağına takılmış koca bir pranga...
İşin elle tutulur, gözle görülür yanı dışında en önemli tarafı yüreğinde acıyı taşıyan aileler...
Bir yandan "Benim oğlum boşuna mı şehit düştü?" sorusu, diğer yanda ise "Ben yandım başkaları yanmasın" çığlığı...
Ama sokaklara sağduyu hakim.
Çoğunluk çözümden yana.
Gençlerin yaşamasından yana.
Umuttan, kardeşlikten yana...
Rengini yeni yeni belli eden bir kesim ise KAOSTAN yana...
Ancak büyük sıkıntıları var! Doğrudan sürece karşı çıkamadıkları için yine Kürtler üzerinden TÜRK hassasiyetini kaşımaya başladılar!
* Ayrı meclisleri olacak.

* Ayrı ekonomileri olacak.
* Ayrı bayrakları olacak.

* Ayrı dilleri olacak.
* Ayrı toprakları olacak.

* Ayrı başkanları olacak...

Bunun gibi onlarca cümleyi yan yana getirip bir de "Türkler kaybedecek" çıkışını yaptıkları zaman, Yeni Türkiye'nin önünün kesileceğini umuyorlar...
Onlar AVRUPA'dan yönetildikleri için ben ne desem BOŞ!
Bu nedenle sözlerim ülkenin geleceğine kafa yoran ve bu toprakları seven insanlara...
Öncelikle İmralı ile konuşan Ankara kimsenin beklemediği hızda sonuca gidiyor!
Söylenmeyen asıl rahatsızlık bu!
Neyse biz konumuza dönelim...
Öcalan bir terör örgütünün lideridir! Ülkenin başına bela açmış biridir! Elinde kan vardır!
TAMAM...
Ama bir de PKK'nın büyüme ve serpilme dönemi vardır!
Bölgedeki AĞALIK SİSTEMİNE karşı kurulan PKK, zamanla BATILI istihbarat örgütleri tarafından ele geçirildi! İlk eylemlerini BUCAK gibi güçlü aşirete karşı yapsalar da daha sonra taşeron olmaktan kurtulamadılar!
Öcalan'ın da göremediği ve yönetemediği bu SIZMADAN sonra PKK, Türk devleti ve askerine düşman bir ÖRGÜT haline geldi...
Sakın yanlış anlaşılmasın Öcalan'ı savunduğum yok. Sadece doğru yoldan ilerleyelim istiyorum o kadar!
PKK bir yandan Amerika'nın, bir yandan da Avrupa'nın beslediği örgüt haline geldi. 1990'ların başında Türk askerinin amansız darbeleri PKK'yı bitiş noktasına getirdi!
Hatta Öcalan'ın da katılacağı BÜYÜK KONGRE'de bütün PKK yönetim kadrosu operasyonla alınacakken, MİLLİ GÜVENLİK KURULU'ndan giden bir telefon örgütün yaşamasına izin verdi!
Yani milletin askeri, teröristleri avlayacakken Ankara'dan uçurulan haberle hayatta kalıyordu hepsi!
Kimin haber verdiğine girmiyorum! Siz biliyorsunuz!
Ankara, bu hamleden sonra da durmadı. Bir amaç daha vardı.
Bitme noktasına gelen örgütü canlandırmak gerekliydi!
Hatırlarsınız; SUSURLUK kazasında tetikçi, emniyet müdürü ve aşiret ağası birlikteydi! O isimleri bir lüks otomobilde bir araya getiren güç "Kürtler'in canına okuyan" aşiret yapısının yanındaydı...
Biz bunu bilmezdik! Ankara'nın zengin KÜRTLER'i koruduğundan haberimiz yoktu! Birileri Türk ve Kürt gençlerinin savaşmasını istiyordu.
Öyle de oluyordu.
Hiç kimsenin aklına onlarca kez Cumhuriyet'e karşı ayaklanan AŞİRETLERİN ARKASINDA KİM VAR? sorusunu sormak gelmiyordu. Bunu aklına getiren hemen HAİN damgasını yiyip, aforoz ediliyordu.
Ankara'daki bir güç, Avrupa'nın koruma altına aldığı AĞALARA toz kondurmuyordu!
Acı ama gerçek böyle!
Girmeyi çalıştığımız Avrupa Birliği, Türkiye'nin KÜRTLER olmadan yoluna devam etmesini istiyordu. Bölünmüş Türkiye hayalleriydi! PKK'ya verilen desteğin amacı buydu. Dağa çıkan Kürtler de "Avrupa bize hayran" diye düşünüyordu! Büyük plandan haberleri yoktu...
Amerika ise bambaşka bir yol izliyordu. Can yakan saldırılara destek vererek "Alın Kürtler'i siz yönetin. Yoksa saldırmaya devam edecekler" mesajı yolluyordu. Ankara iki arada bir derede kalmıştı!
Kürtler'i yönetmek kulağa hoş geliyordu!
Ama nasıl?
Amerika rahmetli Ecevit'in bile bilmediği bu sebeple Öcalan'ı paketleyip Ankara'ya gönderdi!
Devleti yönetenler bunun ne anlama geldiğini göremiyordu!
Adamlar "Alın bak; liderini verdik. Siz de elinizi çabuk tutun.
Kürtler'i yanınıza alın. Nasıl olsa öldürerek bitiremiyorsunuz!"
diyordu.
Washington, Irak'a bomba da yağdırsa, asker de soksa enerji geçişlerinde ve paylaşımında Avrupa'ya üstünlük sağlayamıyordu!
Saddam, Avrupa kartına oynamasa şu an hala hayattaydı!
Süper güç de olsa Amerika tek başına bölgeye yetmiyordu. Tek dertleri Ankara'yı bölgeye çekebilmekti. Çünkü Avrupa'yı bölgeden atmanın başka yolu yoktu!
Amerika'nın oyununu ilk gören ÖZAL oldu. Kendince bir yol izledi.
Ama devletin içindeki Avrupa ve NEO-CON çizgisine yakın isimler, buna izin vermedi. Yıllar böyle geçti.
Kendi içinde kavgayla, krizle, terörle boğuşan bir Türkiye figürü kazındı hafızalara... Nihayet Ankara'da hem bölgeyi hem dünyayı algılayan bir AKIL oluştu! İki gücün de isteklerini bilerek masaya oturdu. Tek şart ileri sürdü:
Biz büyürsek siz de rahat edersiniz!
Obama buna razı oldu. Başka çaresi de yoktu!
Buraya kadar böyle...
Sonra Amerika'nın yıllar önce teslim ettiği Öcalan'a rol düştü.
Ankara aracıları çıkarıp kendi çözüm yolunu gösterdi.
Teröristbaşı da olsa Öcalan hiçbir zaman Türkiye'den ayrılmak ve toprak almak derdinde değildi!
Ama Barzani bir ara buna yeltendi! Şimdi BARIŞ için çalışan Öcalan, daha önce BARZANİ'ye düşmandı. Hatta Barzani'yi PKK'nın elinden Türk askeri kurtarmıştı!
İçerideki medya BATI'ya hizmet ettiği için doğruyu kaçırdık! Mesela Öcalan, Şam'dan çıktıktan sonra hiçbir Avrupa ülkesi ona kapılarını açmıyordu. Çünkü onlar da Öcalan'ın AYRILIKÇI olmadığını biliyordu. İşlerine gelmiyordu!
Onların adamı bombayla ortadan kaldırılan Faysal Dunlayıcı'ydı...
Yani terörist olmakla ayrılıkçı olmak aynı şeyler değildi!
En önemlisi Öcalan ne ayrı bayrak, ne ayrı vatan, ne ayrı yönetim, ne ayrı başkan, ne ayrı marş istiyordu!
Peki, durum böyle iken bazıları neden bu korkuyu pompalıyordu?
Cevap yukarıda anlattıklarımızın içinde aslında...
Avrupa ve Amerika'nın Neo-Con kanadı, Türkiye'nin büyümesine karşı. Ortadoğu'dan gitmemeleri için SÜRECİN baltalanması lazım! Bu nedenle TÜRK KARTINI masaya sürüyorlar!
Evet, Ankara'ya BAŞKANLIK gelecek! Ama onların söylediği gibi GÜNEYDOĞU'ya özerklik vermek için değil, KUZEY IRAK'ı Ankara'ya bağlamak için...
Öcalan vasıtasıyla içerideki KÜRTLER'i tutmak ve sarmak kolay!
Ama Barzani'nin emri altındaki Kürtler'i nasıl alacaksınız? İşte tek korkuları bu esnemenin olması! Yani Ankara'nın, MUSULKERKÜK'e yaklaşması!
Ama korkunun ecele faydası yok!
Bakın Genelkurmay Başkanı Özel önce Suudi Arabistan'a şimdi de Birleşik Arap Emirlikleri'ne gitti!
Neden gittiğini siz bulun!
Türkiye'nin koştuğu istikameti ne muhalefet, ne basın anlayabilmiş değil...
Anlamayanlar elenip gidecek...
Bu da başka bir SÜREÇ!

NOT 1: Yeni Türkiye tek bir şeye dikkat etmeli! Kürt nüfus, Türk nüfusa göre hızla artıyor! Bu nedenle Ankara'nın ilerlerken sosyolojik bir tahlili unutmaması şart!

NOT 2: Milli güçlere yıllarca diz çöktürüp eziyet edenlerin şimdiki tablodan şikayet etme hakkı yok!

NOT 3:
Başbakan Erdoğan, Ergin Saygun'un elini sıkınca karşı hamle dün geldi: Sen sıkarsan biz alırız!