Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 3 Şubat 2013

Ayaz

Gazneli Sultan Mahmut'un, Ayaz'ı sevmesi bütün komutanlar arasında huzursuzluk yaratıyordu. Ayaz'ın ayrıcalıklarından nefret de etseler ağızlarını açıp tek söz edemiyorlardı. Bir gün Sultan'ın çok güvendiği askerlerin başında gelen kahramanlıklarıyla ünlü, uzun boylu, güçlü, gözükara bir yiğit dayanamayıp "Sultanım, bu adamın ne marifeti var ki, ona otuz kişinin maaşı kadar ücret veriyorsunuz?
Kıskanmıyoruz ama gücümüze gidiyor
" dedi...
Sultan Mahmut bu soruya cevap vermedi. Bütün komutanların aynı şeyi düşündüğünü anlamıştı çünkü...
Ama Sultan çok akıllıydı... Birkaç gün sonra bir av tertip etti.
Komutanlara "Benimle geliyorsunuz" diye emir verdi.
Hazırlıklar yapıldıktan sonra büyük bir grupla yola çıkıldı. Yolda mola vermiş bir kervana rastladılar....
Sultan hafifçe gülümseyip komutanlardan birine seslenerek "Git sor bakalım, bu kervan nereden geliyor?" diye emir verdi.
Atına atlayan asker yıldırım gibi gidip geldi.
Sultan'ın önünde saygıyla eğilip "Kervan, Rey şehrinden geliyor Sultanım" bilgisini verdi...
"Peki, nereye gidiyormuş?" diye sorunca komutan susup kaldı. Cevap veremedi.
Bunun üzerine Mahmut bir başka komutana aynı görevi verdi:
"Sor bakalım, kervan nereye gidiyormuş?"
O da hızla gidip geldi. Atından şimşek gibi atlayıp "Sultanım, Yemen'e gidiyormuş" cevabı verdi...
Sultan aynı taktığı yine uygulayıp "Peki, yükleri neymiş?" sorusuna cevap istedi.
Ancak o da sustu, başını öne eğdi...
Bunun üzerine Sultan Mahmut bir başka askeri yolladı. Asker tam yola çıkacakken "Sen de git, kervanın yükünü bir öğren bakalım" dedi...
Görevi başarıyla yerine getireceğini düşünen asker sonsuz bir güvenle geri döndü.
"Kervanda her cins mal var, fakat çoğu Rey Kâseleri, Sultan'ım" notunu iletti.
"Peki, Rey'den ne zaman yola çıkmış?" sorusuyla karşılaşınca o da diğerleri gibi donup kaldı.
Gazneli Mahmut; böylece otuz askerini yanına çağırıp, kervan hakkında bilgi almalarını istedi.
Komutanlar şaşkınlıkla Sultan'ın ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordu.
Gazneli Mahmut en son Ayaz'ı çağırıp "Git, bak bakalım, şu kervanın kaç adamı var?"
Ayaz; saygıyla Sultan'ı selamladıktan sonra gereken bilgileri paylaşmaya başladı... "Efendim; kervan görünür görünmez, sizin soracağınızı tahmin ettiğim için gidip soracağınız soruların cevaplarını topladım. Kervan, Rey'den geliyor, Yemen'e gidiyor. Yükü ağırlıklı olarak Rey Kâseleri'nden oluşuyor. Kervanda; 155 at, 35 deve, 22 de katır var... Kervanda 350 insan var. 32'si silahlı..."
Sultan Mahmut'un onca komutanının getiremediği bilgileri Ayaz tek başına öğrenip getirmiş; üstelik bir emir bile almadan düşünmüş, karar vermiş ve uygulamıştır.
Sultan, Ayaz'ın maaşını çok bulan komutanlarına dönüp şu anlamlı cevabı verdi: "Ayaz'a niçin otuz kişinin maaşını verdiğimi anladınız mı?"
Son tahlilde bu bir hikaye...
Yaşanıp yaşanmadığı belli değil. Ama bizler Türkiye'de her gün öyle şeyler yaşıyoruz ki akıl sağlımızın yerinde kaldığına dua ediyoruz...
İşte gördünüz, yine kandırılan bir genç ve canlı bomba...
Batılı devler kendi aralarındaki hesapları hep bizim çocuklarımız üzerinden gördü. PKK en canlı örnek...
Canlı bombanın babasını görünce üzüldüm. Gariban bir köylü...
Olan bitenden haberi olması mümkün değil...
Ama onun canı yandı...
O ağladı...
Batı adam kullanmada çok hünerlidir...
Irak'ta son 10 yıla bakın, bir gün Sünni bir gün de Şii mahallesinde bomba yüklü araçlar havaya uçar. Haberler "intihar saldırısı" diye geçer.
Oysa hiçbiri öyle değildir. O araçları kullananlar kamyonlarında bomba olduğunu bilmez! Bir malı o adrese götürmek için yola çıkar, ancak varılan noktada hep infilak ederler. Daha atlayıp kurtulan bir sürücü yoktur!
ABD Büyükelçiliği'ne giden DHKP-C'li de kendisine verilen bir paketi teslime gitti. İçinde bomba olduğunu o da bilmiyordu!
Baykal'ın ve MHP'lilerin kasetlerini çıkaran güç, bu genci de bilerek seçti.
DHKP-C'li genç de aldığı emri sorgulamıyordu! Kendisinden isteneni en basit şekliyle yerine getiriyordu...
İşte Türkiye'de 5 ayrı özel İSTİHBARAT teşkilatı kurup bunları yöneten, arşiv tutan, dinleme yapan ve Başbakan'ın ofisine böcek koyan güç de bu güçtür!
Desteği Avrupa'dan alan bu yapı DHKP-C + sol örgütler=Devrimci Karargah'tır...
Bu derin üç yapının ikisi Alevi gençlere, diğeri de Sünni delikanlılara kancayı takar!
Bu gençler dünyayı kurtardıklarını zannederken hayatlarının baharında yok olup giderler...
Örgüt sayısı fazla da olsa patron tektir! Aynı akıl hepsini yönetir.
Ama onlar sadece gençleri ölüme göndermekle kalmaz, Türk Ordusu'nu savaşamayacak hale getirmek için şeytanın aklına gelmeyecek planları devreye sokarlar...
Suçsuz birçok askeri içeri atarlar!
Türkiye başına bunların geleceğini biliyordu. Bu nedenle Sultan Mahmut'un adamları gibi sıradan değil, AYAZ gibi özelliği olan insanlar görevlere getirildi...
Unutmamak gerekir ki bütün Avrupa ve Amerika'nın bir bölümü Ankara ile savaşıyor.
Sadece, bunlar söylenmiyor ve yazılmıyor!
Ankara, öncelikle içerideki askerlerini bir düzenlemeyle çıkaracak! Adamlar her cepheden geliyor. Askerdeki huzursuzluk en çok onların işine yarar! Güçlü ekonomi, güçlü orduyla anlam kazanır!
Hedefleri, devletteki kenetlenmeyi çözmek.
Önceden Ankara'da Ayaz'lar çok azdı...
Şimdi çok!
Onlar gelmeye devam edecekler...
Ama yedikleri dayak yanlarına kar kalacak!