Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 20 Aralık 2012

İlk raund

Fetih 1453 filminin bir sahnesinde Sadrazam Çandarlı Halil Paşa "Devleti adım adım ele geçiriyor. Artık gücüm azalıyor" diyerek Fatih'i, yani PADİŞAHI şikayet ediyordu...
Ülkesini büyütmek, tarihin akışını değiştirmek isteyen padişaha en büyük FREN yanı başındaki isimden geliyordu!
Aynı mekanizma isim ve cisim değiştirerek Cumhuriyet tarihi boyunca devam etti...
Türkiye uzun yıllar YABANCILARIN kontrolünde kaldı. Darbeler DIŞARIDAKİ iki kanada hizmet ederken halkın seçtiği isimlerin üzeri çizildi!
Sandıktan çıkan isimlerin üzerine gideni hep asker olarak gördük!
Çünkü ortada onlar vardı!
Ama perde arkasında olan biteni bir türlü göremiyorduk!
Neden ve nasıl zengin oldukları bir türlü açıklanmayan aileler ve onların göbekten bağlı olduğu YABANCILARI hiç fark etmiyorduk!
Yani günümüzdeki ÇANDARLILAR'ı tanıyamıyorduk!
Özellikle son 60 yıldır Türk ordusu ve devleti hep kendi vatandaşı ile uğraştı.
Fişledi, takip etti, önünü kesti, kaçırdı, hayatını kararttı!
Birilerinin Ankara'ya biçtiği rol, içeri ile ilgilenmekti! Bu algıyı, yani içeriden gelecek tehlikeyi, adı nedense MERKEZ olan basın yarattı!
Devlet ve medya ellerinde olduğu için her istediklerini rahatça yaptılar. 1960'da, 1971'de, 1980'de, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da görünmeseler de hep onlar vardı.
Darbe sabahı televizyonlara ya da radyoya konuşan KUDRETLİ PAŞALAR aslında sadece figürdü! Üzücü olan askerlerin birçoğu onlara hizmet ettiğinin farkında bile değildi.
Mesela Kenan Evren Paşa darbeyi neden yaptığını hala bilmez! Sorduğunuzda "terör" deyip geçer...
Terörü kimin azdırdığını ve neden önüne geçilemediğini hiç sorgulamaz...
Kurmay aklın sorması gereken hiçbir soru sorulmaz!
Aileler üzerinden Türkiye'nin üstüne atılan ŞAL hiçbir el tarafında çekilip atılamadı!
Cumhurbaşkanı da olsanız, Başbakan da olsanız o güce sözünüz geçmiyordu! Zaten etrafınız hemen canlı kalkanla örülüyordu! Danışmanlar, özel kalemler hep SEÇİLMİŞ isimlerden oluyordu!
Durum böyle olunca devlet onların istediği şekilde hareket ediyordu!
Bu çark 1 Mart Tezkeresi'ne kadar sürüp gitti! O tarihte Yeni Ankara ilk kez dişini gösterdi! Ayağa kalkan devlet ne Londra'nın ne Washington'ın sözünü artık EMİR kabul etmiyordu!
Testi kırılmıştı yani!
Yollar ayrılsa da iki gücün elini Türkiye'den çekmeye niyeti yoktu. Aslında iki değil üç güçle çarpışılıyordu. Almanya ve Fransa 50 yıldır kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği'ne girmemizi istemiyordu!
Bir yandan "Hayır" deyip bir yandan da ne kadar BÖLÜCÜ unsur varsa besliyorlardı!
Garip bir şekilde İngiltere, AB üyeliğine destek veriyordu!
Dost oldukları için değil, Ankara üzerinden bölgeye rahatça sıçrayacakları için... Berlin ve Paris de bunu bildiği için direniyor, Türkiye kapıyı aralayıp içeri giremiyordu! Amerika ise dünyanın her tarafında aynı anda olamayacağını görmüştü! Çin ve Avrupa ile mücadeleye girerken IRAK'ı bildiği ve güvendiği bir ortağa bırakabilirdi!
Onlar için tek yol ANKARA'ydı...
Dün yazdığım gibi Türkiye'de operasyon yapamayan güçlerin yeni hedefi Ankara ile kenetlenmek isteyen BARZANİ ve TALABANİ idi...
Irak Cumhurbaşkanı Talabani önceki gün Başbakan MALİKİ ile görüştükten sonra beyin kanaması geçirdi!
Talabani o görüşmede Maliki'nin sıkıştırmasına rağmen "Biz Kürtler tarafımızı seçtik.
Türkiye'nin yanındayız"
dedi...
Ne olduysa bu sözlerden sonra oldu! Perde arkasından operasyon yapmaya bayılan Londra düğmeye bastı! Maliki ile imtiyazlı anlaşmalara imza atan İngiltere maça asılıyordu! Kürtler'in Türkiye'ye akması enerji vanasının el değiştirmesi anlamına geliyordu.
Bütün işaretler Churchill'in çizdiği sınırların değişeceğini gösteriyordu!
Kaygıları büyüktü.
Bu nedenle hem Irak'ta, hem Türkiye'de Cumhurbaşkanı olacak kişi onlardan olmalıydı! Irak'ta ilk raundu aldılar! Ancak Ankara'da işleri çok zor! İşte bunun için Boğaz'daki bazı YALI SAKİNLERİ yolda görseler selam vermeyecekleri adamlarla oturup kalkıyor!
Hem yerel seçimler hem de KÖŞK için çok ilginç bir ittifak kuruldu!
Görülür hale geldiğinde siz de şaşıracaksınız!
Yıllardır LAİKLİK sopasıyla muhafazakarların ensesinde boza pişirenler, şimdilerde bazı mahallelerde el üstünde!
Dedim ya fotoğrafı görünce siz de "yok artık" diyeceksiniz!
Biraz bekleyin...
NOT: Hakkında üç kez idam kararı verilen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Haşimi'nin yan sütundaki "Hedef bendim" başlıklı haberini dikkatle okuyun. Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.