Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 11 Ağustos 2012

Kıvrıkoğlu Paşa konuştu

Geçtiğimiz günlerde yazdığımız "Wolfowitz, Kıvrıkoğlu Paşa için ölüm emri verdi" haberi çok ses getirdi. Arayan soran eksik olmadı. Haber ABD'nin Irak işgali öncesinde Ankara'da neler yaşandığını ortaya koyuyordu. Trafik müthişti.
Haberde her şey vardı. Aşk, suikast, ölüm, karşı çıkış, direniş, işgal, baskı, muhbir!..
Bir gazeteci olarak bir döneme ışık tuttuğumu düşündüm.
Yazarken de okurken de heyecanlanmıştım...
Haberi sürmanşetten verdikten 5 gün sonra Kıvrıkoğlu Paşa aradı.
Gelen telefon heyecanlandırmıştı.
Gazeteyi bağlamak için koşturuyorduk. "Ya Paşa önemli bir şeyler söylerse" diye düşündüm.
Masama giderken sorularımı hazırlamıştım bile... Konuşulacak çok şey vardı. İlk sözü Kıvrıkoğlu Paşa aldı:
Hafta başında yaptığınız haberi gördüm. Çok da ses getirdi.
İnternetteki yorumlara kadar okudum. Ancak bir konuda itirazım olacak...
"Buyurun" dedikten sonra Paşa devam etti...
Ben 53 yıl Türk Ordusu'na hizmet ettim. Birçok yerde görev yaptım. Çok insanla çalıştım.
Ancak sizin yazınızda belirttiğiniz gibi kimse bana "HACI" olarak hitap etmedi. Böyle bir LAKAP da takmadı. İlk kez sizin yazınızdan öğrendim. Bunu bilmenizi istiyorum...
Diğer yazdıklarıma geleceğim ama izin verirseniz Kıbrıs'taki suikast girişiminden başlayalım. Ne oldu orada?
Ben Kara Kuvvetleri komutanı olarak TOROS-2 Tatbikatı'na gittim.
Sanıyorum ilk kez Ankara'dan önemli bir siyasi gelmiyordu?
Sanırım... Denktaş da yurt dışındaydı. Tatbikatı izlemek için çadır kurulmuştu. Ben de ayrılan yere gidip oturdum. Tatbikat sürerken protokolün bulunduğu çadırda bir ses duyuldu. Başta ne olduğunu anlamadım. Birkaç saniye sonra insanlar benim 5 sıra arkamdaki koltuğun başına toplandı. Ben de merak edip kalkıp gittim. Albay Vural Berkay göğsünden yara almıştı. Heyecanlı bir atmosfer vardı. Ben hemen "KURŞUNU BULUN İNCELETTİRİN. DEFORME OLUP OLMADIĞINI ANLAYIN" talimatını verdim.
Arkadaşımız şehit düşmüştü.
Deforme ne demek efendim?
Eğer arkadaşımızın göğsüne saplanan kurşun "deforme" ise bir yere çarpıp geldi demekti. Yani sekmiş anlamı çıkacaktı.
Peki sonuç ne oldu?
Kurşun deformeydi. Sekmişti. lSuikast size karşı mıydı?
Suikastın bana karşı yapıldığı, yıllarca yazıldı. Ben o akşam eve döndüğümde suikastı eşimden öğrendim. O söyleyinceye kadar böyle düşünmemiştim. Ama basın bildiğini yazdı. Zaten basının yazdığı üç suikast daha oldu. Ama ben bunları bilemedim... Belki bana karşıydı ama ben öyle düşünmedim.
Peki 16 Temmuz 2002'ye gelirsek... Wolfowitz'i odanızdan kovmadınız mı? O gün neler yaşandı?
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz, yazdığın gibi benden randevu istedi. Araya adamlar koydu. Hiçbirine "evet gelsin" demedim. Çünkü siyasileri ilgilendiren bir karardı. Ben siyasete girmeyeyim diye uğraşırken siyasiler bizi kolumuzdan çekiyordu.
Türkiye'deki en büyük sorun buydu. Neyse Ecevit rica edince kabul ettim.
Elektrikli bir toplantı değil miydi?
Benim tavrım netti. "Kürt Devletine karşıydım. Asker olarak, bu bizim KIRMIZI ÇİZGİMİZDİ. Bunu açık açık söyledim. 'Bizi bırakın İran da Rusya da böyle bir oluşuma izin vermez' dedim. Tavrım açık ve netti.
Görüşme kısa mı sürdü?
Aksine yemek bile yedik. Ama tavrım açık olduğu için belki de konuşacak çok şey yoktu.
Biliyorsunuz Wolfowitz ismi Hilmi Paşa'nın Ergenekon Mahkemesi'nde, "ABD tezkere için baskı yaptı" sözüyle gündeme geldi. Wolfowitz size olduğu gibi Hilmi Paşa'ya da baskı yaptı mı?
Ben ne yaşadığımı biliyorum.
Ama Hilmi Paşa'ya bir baskı oldu mu açıkçası bilgim yok.
Söz Hilmi Paşa'dan açılmışken şunu çok merak ediyorum. Hilmi Paşa'yı sevmez miydiniz? Yani Genelkurmay Başkanı olmasını istemediniz mi?
Çünkü kendisi "Kıvrıkoğlu tarafından sevilirdim" dedi...
Biz Hilmi Paşa'yla teğmenlikten beri arkadaştık. Birçok noktaya ben görevi bıraktıktan sonra o geldi.
Ama Genelkurmay Başkanı olmasını istemiyordum.
Peki o zaman neden Birinci Ordu Komutanlığı'na, Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na ve en önemlisi Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirmek için çaba harcadınız? Nasıl göz yumdunuz?
Biz askerler birbirimizi tanısak da test ederiz. Ben de Hilmi Paşa'yı test ettim. Görevim bunu yapmamı gerektiriyordu.
Ama çeşitli testlerden geçtikten sonra Genelkurmay Başkanı olmasına ses çıkarmadınız. Daha önce göremediniz mi?
Olmasını istemiyordum!
Ama rahmetli Ecevit size "Bir yıl daha görev sürenizi uzatalım" teklifiyle geldi.
Kabul etmediniz? Niye?
Rahmetli Ecevit tesadüfe bakın ki Wolfowitz olayından bir gün önce yani 15 Temmuz'da makamına davet etti. Saat 18:00'de Başbakan Ecevit'in yanındaydım. "Bir yıl daha görevde kalın" dedi. Ama yapamazdım. Çünkü beni seven de vardı sevmeyen de... Askerde UZATMA işine çok sıcak bakmayız. Bir kez yapıldı işler karıştı. Sevenlerimin de sevmeyenler safına katılmasına razı olamazdım.
Uzatmayı kabul etseniz Hilmi Paşa Genelkurmay Başkanı olmuyordu ama?
Haklısınız... Ama prensip olarak sıcak bakmadım. Doğru bulmadım...
Siz Irak'ın işgaline daha doğrusu orada kurulacak bir KÜRT DEVLETİNE karşıydınız. Hükümet de karşı mıydı?
Evet evet... Rahmetli Ecevit de benim gibi düşünüyordu.
Karşılardı... Ama sonra orada bildiğiniz oluşum gerçekleşti.
Petrolleri oldu paraları oldu...
Temel atıldı yani...
Öyle gibi... Tablo ortada
Kuzey Suriye için ne düşünüyorsunuz?
Her şeyi sizin gibi izliyorum...
Peki şimdiki komuta kademesi de sizin gibi mi düşünüyor? Kürt devleti hala KIRMIZI ÇİZGİ mi?
Yorum yapamam... Bilmiyorum.
Wolfowitz'in verdiği emir için ne diyorsunuz? Sizin haberiniz var mıydı?
Bana kızmış olacağını tahmin ediyordum. Ama "emir verdiğini" bilmiyordum. Bunu sizden öğrendim. Yazdıklarınıza bakınca anlaşılan kaynağınız sağlam. Son sözüm şu o gün de bugün de vatana bakışımız belli.
Kürt devleti bölge için felaket olur. Herkes etkilenir...
O gün de bunu söyledim şimdi de bunu söylüyorum...