Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 20 Haziran 2012

ACIMIZ DERİN

Dün sabah yine acıyla uyandık. Bitmeyen ve bir türlü dinmeyen acıyla...
Televizyonlar yayın akışlarını kesti. Haritalar ekranlara iliştirildi.
Strateji uzmanları konuştu. Çözüm masaya yatırıldı.
Yapılan yanlışlar vurgulandı.
Ama sözler yine tanıdıktı...
Bahoz Erdal karar verdi.
Karayılan'ın saldırıdan haberi yoktu.
PKK artık tek başlı değil.
Profesyonel asker niye orada değildi.
Barış süreci yara aldı.
Saldırının arkasında Oslo görüşmesini sızdıranlar var. Öcalan'ın ev hapsi belki çözüme katkı verir.
Anayasal reformlar bir an önce yapılmalı...
Bilindik bütün klişe sözler havada uçuşurken acı yine anababaları yüreğinden vurdu.
Evlatlarının dönüşü için GÜN SAYAN aileler bir kez daha yıkıldı. Çünkü ateş yine düştüğü yeri yakıyordu...
Peki neden?
Uzun hikaye ama anlatmayı deneyelim...
İngilizler asırlarca KURŞUN atmadan bu coğrafyayı kullanmayı başarmıştı. Sınırları CETVELLE çizip, yönetimleri belirlemişti. Zaten MUSULKERKÜK bize kalmasın diye KÜRTLER'i silahlandırıp ayaklandıran onlardı... Türkler'in etki alanından çıksın diye ARAPLAR'ı da Osmanlı'nın başına bela eden yine onlardı...
Osmanlı'nın yıkılış planı LONDRA'da yapılırken içerideki ADAMLARINI o zamanlardan tespit etmişlerdi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizler'in yerine ABD gelse de roller tamamıyla değişmiyordu. İçeride dışarıya çalışan YETİŞMİŞLER İngiliz ürünüydü!
Çok geçmeden KONSORSİYUM kuruldu.
İngiliz aklı hem Ortadoğu'ya hem ABD askerine yön verir hale geldi. Washington'un hafızası yetersizdi. Ama onlar güçlü Türkiye'nin başlarına bela olacağını biliyordu. Üstelik Araplar da yıllar sonra oyuna geldiklerini anlamıştı.
Türkiye'nin tarihsel ve dinsel bağı olan Ortadoğu'ya yönelmesi engellendi. Kendi şirketleri oralarda cirit atarken biz "MEDENİYET" diye Batı'nın peşinden gidiyorduk...
Güçlenmemiz hiç istenmedi.
Ekonomik krizler, ASALA ya da PKK hep bunun sonucuydu!
Bela başımızdan eksik olmuyordu.
Darbeler bile ABD-Avrupa çekişmesinin ürünüydü!
Başlarda PKK'yı ABD'nin Neo-Con kanadı yani DERİN AMERİKA çok kullandı. Örgütü ellerine aldılar.
Her istediklerini yaptırdılar.
Daha sonra İngiltere merkezli güçler ÖRGÜT içine sızdı.
PKK'yı ABD'ye bırakamazlardı!
Bu ÖLÜMÜ BEKLEMEK gibi bir şeydi onlar için...
Çünkü ENERJİDE Rusya'nın eline kalmak istemiyorlardı.
Güneydoğu'su koparılan bir Türkiye, Kuzey Irak'la birleşirse hiç sıkıntı çekmeyeceklerdi.
Planları buydu. Barzani'yi yanlarına çektiler. Petrol ve doğalgaz garantiydi. Tek yapılması gereken Türkiye'yi bölünmeye götüren yolu kaşımaktı.
En iyi ve en ucuz enstrüman da PKK'ydı...
Ama Öcalan ABD'ye aitti.
Ortadan kaldırılması gerekiyordu.
Hazırlıklar yapıldı.
Bunu göre CIA, APO'yu paketleyipTürkiye'ye verdi. Bir süre sonra
da İngiliz ve AlmanlarınÖcalan'ın yerine liderliğe hazırladığını Kani Yılmaz'ı Süleymaniye'de bomba ile ortadan kaldırdı.
Kandil'i kontrol eden ABD, Öcalan'ı paketleyip Türkiye'ye verdi. Washington'un planına göre "en iyi Apo, siyaset yapan Apo'ydu!" Zaten bu yüzden ASILMAMASI şartıyla verildi...
Rahmetli Ecevit olaydan çok sonra "ABD bunu bize neden verdi inanın hala bilmiyorum" diyordu...
Derin Avrupa, bölünmüş Türkiye üzerinden ENERJİYİ garantiye aldıktan sonra kalan parçayı Avrupa Birliği'ne kabul edecekti.
Böylece KARA üzerinden enerjiye direkt olarak ulaşacaktı.
Ancak Avrupa'nın güçlenmesini istemeyen ABD ve Rusya buna karşıydı. Herkes kendi planını yaparken Ankara sadece izliyordu. Körfez savaşları ve Rusya'nın Gürcistan'a müdahalesi hep bu yüzdendi.
Avrupa'nın frenlenmesi ve enerjiden uzak tutulması için bu şarttı. ABD bölgeye savaşlarla gelip çökse de Türkiye'siz bir şey yapamayacağını gördü. Özellikle Obama ve Erdoğan'ın göreve gelmelerinden sonra iki farklı KUTUP birbirine yaklaştı.
Obama ve Erdoğan, ORTAK kader çizmeye çalışırken, "Derin Avrupa" ve "Derin Amerika" buna şiddetle karşı çıkıyordu.
Derin ABD'nin ürünü olan İsrail de Türkiye'ye vurmak için elinden geleni yapıyordu.
Acı haber hiç eksik olmuyordu.
Analar ağlarken, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, İtalya, Hollanda, derin ABD ve İsrail, PKK'nın arkasındaydı.
Destekleri sınırsızdı...
Derken Türkiye ayağa kalktı.
Arap Baharı'nda başrol oynayıp SAHNEYE döndüğünü gösterdi.
Kürt Baharı çıkarmak isteyenlerin önünü kesmek için PKK ile görüşmeye başladı.
PKK'nın silahlı kanadını idare eden Karayılan bile "barış kapıda" derken birileri yine ÇOMAK sokuyordu.
Saldırı yine PKK görünümlü konsorsiyumundu!
İçinde GUAM'da eğitim alan Kürtler ve Derin Avrupa'nın eğittiği teröristler vardı. Petrolün kendi limanlarına akmasını isteyen İsrail hep oradaydı. MOSSAD bizzat eğitim kamplarını yönetiyordu. Bu itiş kakış içerisinde ANKARA hiç akılarına gelmeyen bir HAMLE yapıp Barzani'yi yanına çekti. Hem Rusya'yı hem Avrupa'yı devredışı bıraktı. Avrupa'nın hiç beklemediği bir hareketti bu.
Rusya'dan korkan AB, yumruğu Türkiye'den yedi...
ABD ve Rusya da şaşkındı.
Türkiye eski Türkiye olmaktan çıkmış, bölgede at oynatmaya başlamıştı. Karşı cephe, elindeki tek kart PKK'yı masaya sürerken Ankara bölgeye yayılıyordu. İslam'ı şekillendirmek isteyen ABD ve enerji peşinde koşan DEVLER'in ezberi bozulmuştu. Yine en kolay yolu seçip TERÖRÜ azdıracaklardı.
Barışı engellemek ve Türkiye'yi bölmek için de ellerinden geleni yapacaklardı. Öyle de oldu.
8 fidan toprağa düşerken canımız yandı.
Gözyaşlarımız dinmese de bu 7 DÜVELE karşı yapılan bir mücadele...
Türk'le Kürt'ün savaşı değil... Her zamankinden daha fazla kenetlenip her zamankinden daha fazla BARIŞ istemeliyiz...
Dengemizi bozup bizi birbirimizden koparmak istiyorlar...
100 yıldır yaptıkları gibi...
Hepsiyle baş ederiz ama en çok zarar veren İÇERİDEKİ YABANCILAR!