Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 27 Şubat 2012

Sızma

28 Şubat iklimini hatırladığımız için geçtiğimiz günlerde biraz ALİ KALKANCI'dan biraz da CEMAATTEN söz edince soru sağanağı altında kaldık. Tabii hepsine tek tek cevap vermek çok kolay değil.
İsterseniz daha önce yazdığım BİR ALİ KALKANCI FİLMİ'nden yola çıkarak hem gülelim, hem düşünelim... Halimize ağlayacak olanları da engellemeyelim...
ERBAKAN hükümetinden RAHATSIZLIK duyan önemli paşalar "Ne yapacağız" diye kara kara düşünüyordu. Sivil kıyafetlerle halkın arasına karışıp NABIZ tutuluyordu. Hafta sonları önemli PAŞALAR İstanbul'a gelerek en önemli ve kalabalık merkezlerde cirit atıyordu. Bir gün AKSARAY'da TAKSİYE binen grup, kendi aralarında tartışarak şoförün nabzını ölçmeye çalıştı. Ancak uzun sayılabilecek yolculukta "Bunlar, Türkiye'yi İran'a çevirecek" sözlerine tepki vermeyen taksici, "..... tarikat şeyhi kızlara tecavüz etmiş" sözünü duyunca ağzına geleni söyledi... Bu çıkış KURMAY HEYETİN gözlerini açmaya yetmişti...
Ergenekon tutuklusu bir paşa HARBİYE ORDUEVİ'nde karargah kurdu. İki yardımcısıyla birlikte bütün görüşmeleri burada yaptı. İçinde yayıncı ve TRANSSEKSÜEL menajerin de olduğu iddialı bir ekip kuruldu. Senaryo üzerinde mutabakat sağlandı.
Hedef belliydi: ŞEYHLER KADIN SEVER...
Esas oğlan için kısa bir arama tarama yapıldı. KARSLI işsiz güçsüz biri bulundu. Senaryo gereği ne yapması gerektiği A'dan Z'ye kadar öğretildi. Elinden ŞARABI düşürmeyen kara yağız delikanlı harika bir ŞEYH haline gelmişti.
Bütün ritüellere hakimdi. Kılık kıyafet POSTMODERN bir çizgideydi.
Sahte şeyhin BASIN KADROSU 24 saat çalışıyordu. Kısa zamanda İstanbul'un arka sokaklarında CİNCİ HOCA'yı bilmeyen kalmamıştı.
BALAT'taki TEKKE dolup taşıyordu. Ama senaryo gereği iyi bir lazımdı. İyi bir ailenin kızı olan EMİRE ERSOY hedefteydi. Ancak kızı almak zordu. Şeyh Ali Kalkancı ve ekibi randevu alıp ziyarete gitti.
Baba TEKLİFE çok uzaktı. Tavrı net olarak "HAYIR"dı...
İş tam kopma noktasına geldiğinde tehdit işin içine karıştı. Kalkancı da "Kızınızı rüyamda Peygamberimiz gösterdi" dedi.
Şaşıran baba ne yapacağını bilemez bir halde "EVET" demek zorunda kaldı.
Artık evli olan ŞEYH tekkeyi beklemeye devam ediyordu.
KURMAY HEYET Uzakdoğu'dan bir POST getirtmişti. Bütün FATİH uçan postu ve ŞEYHİ konuşuyordu.
İnsanlar günler öncesinden bu MUCİZEYİ görebilmek için sıraya giriyordu. Müritlerini etrafına dolduran KALKANCI 'Şahı Nakşibendi Abdülkadir Geylani' diye bağırdıkça karşı duvarda asılı bulunan hayvan postu uçuyordu.
Tekkedeki herkes kendinden geçerken ŞEYH saatindeki uzaktan kumandayla şovuna devam ediyordu.
Sonra aynı ekip FADİME ŞAHİN'i buldu Aksaray'dan. Bir gazinodan. Haliyle KALKANCI'ya götürüldü. Evli, müritleri olan HOCANIN kaçamak yapması şarttı.
Şartlar oluşturulurken ÇEKİMLER devam etti.
Hem BAŞ ROLLERDEKİ İSİMLER birbirleriyle tanışıyor, hem de KASETLER TV'lere servis ediliyordu. KALKANCI artık çok ünlüydü. Herkes onu arıyordu.
Emniyet peşindeydi. Ancak bulunamıyordu. Nedense iki polis otosunun nöbet tuttuğu NİŞANTAŞI'NDAKİ DERGİNİN binasına bakmak kimsenin aklına gelmiyordu!
Derken yardımcı oyuncular devreye girdi. MÜSLÜM GÜNDÜZ ve ACZMENDİLER...
Talihsiz kız Fadime Şahin'in yeni adresi GÜNDÜZ'ün kaldığı HÜSEYİN ÜZMEZ'e ait olan evdi.
Zaten TV'ler kapıdaydı. Canlı yayında REZALET patlamıştı. Türkiye bu pisliği konuşuyordu. BALAT'ta başlayan film ERBAKAN'ı süpürmüş, bankaların içi boşaltılıp beş kuruş kalmayıncaya kadar sürmüştü...
MOTİVASYON yine LAİKLİKTİ...
Zaten birileri ne zaman "laiklik elden gidiyor" dese kıçımızda DON bile kalmıyordu. Yine öyle olmuştu...
ABD-İSRAİL yapımı olan 28 ŞUBAT'ta cemaatler de delik deşik olmuştu. SIZMANIN çok ötesine gidilmişti.
Dün de böyleydi bugün de...
Hele Türkiye ayağa kalkmaya başlamasın. Sızma değil delik deşik oluyordu tüm kurumlar...
Son MİT-POLİS çekişmesi de böyle ele alınmalı.
Önceden PADİŞAH götürüyorlardı şimdi de Başbakan'ı götürmek istiyorlar.
Oyun hep aynıydı.
Osmanlı'da ŞERİAT, Cumhuriyet'te LAİKLİK elden gidiyordu!
Ama nedense ŞERİAT da LAİKLİK de hep ŞARAPÇILARIN elinden geçiyordu.
Lale Devri'ni bitiren Patrona HALİL ile Ali Kalkancı'nın tek ortak noktaları MEYHANEDEN çıkmalarıydı...
Ne zaman DEVLETTE ISLAH çalışmasına başlarsan, askeri yapıyı elden geçirirsen, ticari başarılara imza atarsan BAŞIN DERTTE demektir...
Bir de "BÜYÜK GÜÇ OLACAĞIM" dedin mi bela kapında pusuya yatmıştır.
Bütün senaryolar YENİ TÜRKİYE'nin önüne geçmek için kaleme alınıyor. İçerideki DEVŞİRMELERLE birlikte harıl harıl çalışıyorlar. Yeni VERSİYONLAR yakında vizyonda olacak. Attıkları her adımla hedefin ERDOĞAN olduğunu gösterecekler.
Dayak yiyip oturacaklar ama yine deneyecekler...
Çünkü Türkiye ellerinden kayıp gitti.
İnanmayan bugünkü MANŞETİMİZİ okusun...
Biz demiyoruz elin Amerikalısı
diyor...