BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 28 Nisan 2016

Yeni dünya yeni Türkiye

20'nci Yüzyıl bitti, 21'inci Yüzyıl'dayız. Yeni Dünya, Yeni Türkiye gerçeği karşımızda... Son tartışmalara ışık tutacağını düşündüğüm 2 paradigmayı aziz milletimizin dikkatlerine sunuyorum.
1) Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası, 1921 Anayasası; Türkiye Cumhuriyeti'nin dini İslam'dır. 1924 Anayasası; Türkiye Cumhuriyeti'nin dini İslam'dır. 1928 yılında bir değişiklik yapılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin dini İslam'dır maddesi kaldırılmıştır.
1937 Anayasası'nda Türkiye Cumhuriyeti laiktir maddesi yer almıştır. Ne zaman olmuş? Mustafa Kemal Atatürk'ün hasta yatağındaki süreçte. Kim yapmış? İsmet İnönü ve 120 arkadaşının teklifi ile TBMM kaldırdı.
2) 56 İslam ülkesinin katıldığı İstanbul toplantısında Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan İslam Birliği'nin başına geçti.
Alınan kararlar içinde 4'üncü madde çok çok önemli: "İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletlerini, İslami yakınlaşmayı desteklemeye ve gelecek yıllarda İslam Ümmeti için yeni bir siyasi platform olarak değerlendirmeye davet ederiz." Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı'nın en büyük ülkesi, doğal lideri ve ağabeyi.
Bu nedenle birliği canlandırmak ve güçlendirmek de en çok Yeni Türkiye'nin üzerine düşüyor. NOKTA.
Bölgeselden Küresele Platformu Başkanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'le, Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemini konuştum. Milletvekilistratejist Metin Külünk, yeni anayasa ve Başkanlık konusunda ezber bozan açıklamalar yaptı: "Eğer Türkiye'de 1946'da, Mustafa Kemal yaşasaydı Türkiye'yi başkanlık sistemine taşırdı.
Türkiye, 1946 yıllarında çok partili siyasal yaşam yerine başkanlık sistemine geçseydi bugün karşımızda taş çatlasın 15 hükümet olacaktı. 15 hükümetin sağladığı istikrar nerede 64 hükümetin istikrarı nerede?" Külünk, 1961 ve 1982 Anayasaları'nı da değerlendirdi. "Tayyip Erdoğan, 2002'de iktidara gelinceye kadar, Türkiye'nin kontrolü 3 başlıkta sağlanmıştır. Kim tarafından? 1930'lı yıllarda Ankara'yı teslim alan akıl tarafından. Birincisi ekonomik istikrarsızlık, ikincisi siyasi istikrarsızlık, üçüncüsü askeri darbeler." Külünk, devam etti: "Bakın bakalım, darbeler hangi gerekçelerden yapılmışlardır. Her sıkıştıklarında başvurdukları adres laiklik ve irtica. Serbest Fırka laiklik gerekçesiyle kapatıldı. Menderes laiklik gerekçesiyle asıldı. Erbakan hoca laiklik gerekçesiyle alaşağı edildi. Özal ,laiklik şüphesiyle itham ve mahkûm edildi. 2010'a kadar AK Parti hep laiklik üzerinden baskılanmak istenmiştir." Ak Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ezber bozmaya sürdürdü: "Türkiye Cumhuriyeti'ni 1924 Anayasası'yla belirleyen güçler Cumhuriyetin Cumhur'a ait olduğu esprisi üzerinden değil Ankara'da otoriter bürokratik bir egemenlik anlayışı inşa etmişlerdir. O otoriter bürokratizmin inşa ettiği egemenlik anlayış birincisi laiklik, ikincisi askeri bürokrasi üzerinden şekillendirilmiştir. Laiklik üzerinden toplum İslamsızlaştırma için laiklik bir araç haline dönüşmüş, din bağlı olarak Cumhuriyetin meselesi haline getirilmiş, üniter yapı üzerinden Kürtler bir bölücülük unsuru olarak kabul edilmiş, Kürt ve Alevi kardeşlerimiz bu topraklarda bir mesele haline getirilmiştir."

YENİ ANAYASA: Türkiye'nin bir sistem değişikliğine ihtiyaç var. Parlamento otoriter bürokratizmin Truva atıdır. Parlamenter sistem problemlerin çözümünde kabiliyetleri zayıf olan bir modeldir. Parlamenter eşittir koalisyon ihtimalinin güçlü olduğu haldir. Koalisyonlar da eşittir Türkiye'de istikrarsızlıktır.

SONUÇ: Artık devir değişti, artık Ankara'da millet var. Devlet milletleşti, Cumhuriyet milletleşti, Ankara milletleşti. Her zaman bir Tayyip Erdoğan gelmez. Parlamenter sistemde millet hep bir Erdoğan, bir kurtarıcı bekler. Bu model artık biterse, Türkiye uçar. Yeni Dünyada Yeni Türkiye kalpgah olur.