100 yıl önce, Milletler Cemiyeti Komisyonu'nun direksiyonunda oturan HAÇLILAR'IN, Türk-Kürt-Araplar'dan oluşan kadim halkların yoğun protestoları eşliğinde Musul İngilizler'e, Halep Fransızlar'a hediye edildi. Kadere bakınız. 100 yıl sonra Haçlı Zihniyeti, yine Türkiye'den koparılan
Kerkük-Musul-Halep hattında utanmazca dans ediyor.
Oyun üstüne oyun sergiliyor. Be hey gafiller demek geliyor insanın içine. Dün kopardığınız toprakları, bugün de birbirinize peşkeş çekiyorsunuz. Türk-Osmanlı'da kalsaydı o topraklar, ne milyonlarca Müslüman kanı akardı, ne de kanını emerdiniz o toprakların... O günden bu yana Türkler için Musul-Halep, milli sınırlarımızdan bir oldu bittiyle, yasadışı ve suni bir biçimde, bir anlaşma olmadan koparılmış olarak kaldı. Bu yüzden bugün kafasını kaldıran, MİLLİ GÜÇ TÜRKİYEMİZ, Kerkük-Musul-Halep hattındaki her noktanın takipçisidir.
Ankara için gerçek, doğal-etki bölgesi, sınırlarımızın içindeki Başika'da, Kamışlı'da oynanan oyunlara müdahale etmektedir.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun son yaptığı hamlelere dikkatle bakınız. Başika'da ABD'nin, Kamışlı'da Rusya'nın oyun planlarına set çekme de hassas adımları vardır. Sadece 2 örnek, Yeni Türkiye lideri Tayyip Erdoğan'ın, Başika-Kamışlı hattındaki Türk nefesini anlatmaya yeter:
1) ABD Başkan yardımcısı (Derin Amerika temsilcisi) Joe Biden geldi. Başika üssünde konumlanan Türk askeri gücü yerinden kıpırdamadı... Formül arıyorlar. Türk Ordusu orada kalacak, kampın kapısındaki tabela değişecek.
2) Rusya, Kamışlı'da üs kurmaya kalktı. NATO kendine geldi. Rusya'nın da Kamışlı Havaalanı'nı kullanmaya hazırlandığı haberleri yayılırken, ABD'nin uyarısıyla Moskova, bu iddiaları yalanladı. Kamışlı'ya yerleşmenin o kadar kolay olmadığını anladı.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, daha önceki CEREBLUS jeopolitik hamlesini aynı parantez içine alarak değerlendirme yapılırsa, şeklen dışta kalsa bile ruhen-manen, Misak-ı Milli sınırları içindeki Musul ve Halep'in üzerindeki YENİ TÜRKİYE nefesidir. 100 yıl önceki manifestoya sahip olduğumuzun işaretidir. Başika ve Kamışlı hattındaki HAÇLI OPEERASYONLARI'nı çok iyi açıklayan bir yazıya, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın dış politika başdanışmanı, gazeteci-Yazar Saadet Oruç imza attı. Bu yazıyı merkeze almadan, yapılacak yorumlar eksik kalacaktır. Oruç'un yazısı: "Rand Corporation (Gizli CIA.B.E) tarafından hazırlanan 'Suriye İçin Barış Planı' başlıklı rapor, Suriye'de üzerinde uzlaşılmış bölgeler oluşturulmasını ve bu bölgelerin korunması için yabancı askeri güçlerin Suriye'nin içine konuşlandırılmasını öngörüyor.
Buna göre, Suriye Kürt bölgesini ABD askeri garantör olarak koruyacak, rejim güçlerinin kontrolü altındaki bölgeler İran-Rusya ikilisinde olacak. 'Sünni muhalefet' diye tanımlanan Suriye muhalefetinin kontrolü altındaki bölgeleri Türkiye-Ürdün ikilisi garantör sıfatıyla koruyacak. DAEŞ kontrolü altındaki bölgeler, uluslararası koalisyon tarafından temizlendikten sonra da geniş temsiliyet niteliğine sahip bir Suriye hükümeti operasyonel hale gelecek.
ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda onlarca danışmanın bulunduğu askeri bir hava üssü kurduğu yönünde haberlere tam da bu noktada kulak verelim. ABD yönetimi Suriye'de sorumluluk altındaki kuvvetlere lojistik destek için her türlü vasıtayı araştırdıkları yönünde. Rusya'nın da Kamışlı Havaalanı'nı kullanmaya hazırlandığı haberleri geldi. Moskova, bu iddiaları yalanladı. Sanki nabız yoklanıyor..."
SONUÇ: ABD-Biden'in konuşmalarından anlıyoruz, Rusya-Putin'in gerçek yüzünü görüyoruz. EMPERYALİZM geleceğinizi bir kan gölünde boğmakta ve evlatlarınızı öldürtmekte kararlı...
BÜYÜK TÜRKİYE'NİN MÜMTAZ EVLATLARI UNUTMAYINIZ! 100 YIL ÖNCE İNGİLTERE-FRANSA SATTI.
BUGÜN ABD-RUSYA SATIŞTA.ONLAR, TÜRKÜ, KÜRDÜ, ARABI DÜŞÜNMEZ. O HALDE EN BÜYÜK SİLAHIMIZ, BİRLİK VE BERABERLİKTİR. MİSAK-I MİLLİ HEPİMİZİN...
