BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 30 Ağustos 2015

Bahçeli'nin 2 Kasım kabusu

Mayıs 2002'de Başbakan Bülent Ecevit hastaydı. Bunu fırsat bilen Başbakan Yardımcıları Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz, 3'üncü Başbakan Yardımcısı MHP lideri Devlet Bahçeli'yi 'yemek' için kumpaslar kuruyordu.
Kumpaslar Bahçeli'yi çok rahatsız etmişti. 7 Temmuz 2002 günü, Bursa Keles ilçesinde düzenlenen "11. Kocayayla Türkmen Kurultayı"nda, herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı: "3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmalıdır" Seçim yapıldı.
Bahçeli'nin lideri olduğu MHP, barajın altında kaldı. Stratejisi çökmüştü. İstemediği bir sonuçla karşı karşıya kalarak, Genel Başkanlıktan istifa etti. Bunu neden hatırlattım. Hafızayı beşer unutmaya mahkûmdur.
7 Haziran seçimleri gece yarısı, Devlet Bahçeli gelen sonuçlara bakıp "15 Kasım 2015'te Erken seçim olmalı" açıklamasını yaptı.
1 Kasım'da seçim olacak. MHP lideri Bahçeli bazı stratejiler kurgulayarak, bu açıklamayı yaptı. Aradan geçen 70 gün içinde, Bahçeli stratejilerinin tutmadığını görüyoruz.
2 Kasım gecesi Bahçeli'nin 2002'yı hatırlatacak bir kâbusu yaşaması, siyaseti bilen platformlarda yoğunlukla konuşuluyor.
Muhtemel, kâbusu anlatmak için 2002 örneğine işaret ettim.
MHP'Lİ SEÇMENİN RUHU: 2002 seçimi oy depoları incelenince, MHP 'li seçmenlerin yüzde 6'sının yeni kurulan Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti'ye oy verdiği anlaşılıyordu. Yani, MHP seçmeni yakın bulduğu AK Parti'ye rahatlıkla oy verdi.
2007'de, 2011'de ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu destek sürdü.
1 Kasım'da da MHP'li seçmenin, aynı ruh havuzuna seslenen KONYA-YÖRÜK-BÜYÜK MİLLİYETÇİ ruhun temsilcisi Ahmet Davutoğlu'na yakın duracağı hissediliyor. Böyle bir durum gerçekleşirse, hem koalisyonlar dönemine engel olunur hem de, ekonomik-siyasi istikrarla Yeni Türkiye'nin 2023 vizyonunun gerçekleşmesine yol açılır.
Nitekim Tuğrul Türkeş, bu birliğin ilk işaretini verdi.
7 Haziran seçimleri sonrası, AK Parti ile ortak bir hükümet kurulmasını bekleyen, MHP'li seçmenler çok üzülmüş durumdalar. Genel Başkanları Bahçeli'nin 'HERŞEYE HAYIR' manasındaki stratejilerini anlamakta zorlandıklarını biliyoruz.
Peki, Bahçeli hangi stratejileri kurdu da, istediği sonuca ulaşamadı? Bu soruya cevap arayalım: Birinci stratejisi "Siyaseti kilitleme" üzerine kurgulanmıştı. Bu strateji, CHP ve HDP'yi diskalifiye etti. "Ak Parti'yi kendi havuzuna çekmek" istiyordu.
Bunu da sağladı. Başbakan Davutoğlu, ikinci kez görüşmeye geleceği dakikada, bu stratejisini değiştirdi. "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kuşatma. Davutoğlu ile Cumhurbaşkanlığı arasında bir açılma" merkeze alındı. Aslında, bu fay hattına Davutoğlu'nun düşmeyeceğini, Bahçeli düşünmeliydi.
2019'a kadar Cumhurbaşkanı olarak görevde kalacak, kürsel hamleler yapmakta olan Tayyip Erdoğan'ın gücünün herhalde farkında olmadı. Bahçeli stratejilerinin çökmesinde 'Erdoğan faktörünü' eksik değerlendirmesinin rolü büyüktür. HDP ve CHP karşıtlığı oy getiriyordu. Ama AK Parti ile koalisyon kurmamak hataydı. Şaşırtıcı olan, MHP koalisyonu yarın kuracak kadar hazırdı. Aslında AK Parti ve MHP tabanlarında iki partinin koalisyonuna tepki gösteren yoktu. Devlet mekanizmalarında, AkParti ve MHP'lilerin ilişkileri de gayet iyi gidiyordu. Ancak Bahçeli izin vermedi.
Bahçeli, Partisinin içindeki sıkıntıları nedense görmek istemedi. Tuğrul Türkeş-Meral Akşener-Sinan Oğan konuları derinliği olan sıkıntılarıydı. Bu sıkıntılar üzerine eğilmeden, arka bahçedeki sarsıntıları görmeyip, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu HDP'li Bakanlarla aynı kareye sokma teşebbüsünde bulundu.
Olanların 'intihar etmek' manasında olup olmadığını tarih yazacak.

SONUÇ
: Rahmetli Alpaslan Türkeş, milliyetçi-muhafazakâr-demokratların ayrılığına çok üzülürdü. Rahmetlinin ruhu ve Tuğrul Türkeş'in, AK PARTİ VE MHP'ye gönül verenleri, bir araya getirme çabası başarıya ulaşmalıdır. AK PARTİ-MHP seçmenlerinin sandıklarda kuracağı ittifak, inşallah hayırlara vesile olacaktır.