BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 22 Haziran 2015

Politika strateji ve taktik

7 Haziran seçimlerinden sonra, 3 kelime hayatımızın baş köşesinde yerini aldı:
Politika: Millete hizmet, devleti yönetmek sanatı, siyaset.
Strateji: Hükümeti kurmak ve belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol.
Taktik: Çeşitli siyasi argümanı belli bir sonuca ulaşmak amacıyla etkili biçimde birleştirerek kullanma sanatı.
Günümüzün bu üç çok konuşulan kelimesinin parantezini de üç senaryo oluşturuyor: AK PARTİ İLE MHP KOALİ SYONU (En güçlü senaryo) AK PARTİ İLE CHP KOALİ SYONU (Güçlü alternatif senaryo) YAKIN SEÇİM (15 veya 22 KASIM) Hükümet kurmak strateji olduğundan, buna giden yolda izlenen son taktikleri gözden geçirelim: TBMM Başkanı seçimi taktikleri başladı. 10 gün içinde yapılması beklenen TBMM Başkanlığı seçimi, yeni hükümeti Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hangi partiyle kuracağını ortaya çıkaracak. BAYKAL AFFETMEZ . Bu konuda derinde en büyük sıkıntıyı CHP yaşıyor.
TBMM Başkanlığı için ilk isim Baykal'dı.
Kılıçdaroğlu'nun bazı kurmaylarının, Baykal'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi bahane ederek, bel altı çalışmaları, CHP'de kısmi bölünmeyi bile gündeme getirebilir. Erdoğan-Baykal görüşmesi, medeni ve demokratik bir durum olmasına karşın, Baykal'a tepki konması üzerinde durmak gerekiyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Baykal'ın kendisine 'hayır' deme şansı bırakmadığını ima ederek görüşmeden duyduğu rahatsızlığı belli etmesi, Baykal'ı yemeye çalışanların, Haluk Koç, Akif Hamzaçebi, Engin Altay isimlerini öne çıkarmaları dikkat çekiyor.
Baykal eğer bel altı vuruşlarla Meclis Başkanlığı'nı kaybederse, Aralık CHP kurultayında bunun hesabını muhakkak soracaktır. Koalisyon dışında kalırsa, CHP'de Genel Başkanlık kavgası hemen başlamaya adaydır. MHP hükümete ortak olursa, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun TBMM Başkanlığı'na gelmesi çok büyük olasılıkla gerçekleşecek.

Strateji: Hükümet
BÜYÜK İSTANBUL
sermayesi ve onların sözcüsü Hürriyet'in, ısrarla AK Parti+CHP koalisyon istemesi ve IMF komiseri Kemal Derviş'in bu koalisyonun fikir babası olması, AK Parti kurmaylarını çok dikkatle davranmaya yöneltiyor. Milli duruş ve bağımsız Türkiye bayrağını dalgalandıran AK Parti'nin CHP ile ortak olması gerçekten birçok sıkıntıya göğüslemeyi gerektiriyor. Anadolu ve milli sermayenin güçlü temsilcisi MUSİAD ve Anadolu kaplanlarının gönlü AK Parti+MHP ortaklığında. AK Parti'nin omurgasını teşkil eden Anadolu gücü'nün bastırması nedeniyle, ben de AK Parti+MHP hükümetinin daha geçerli senaryo olduğunu düşünüyorum.
CHP'nin ortak olacağı hükümetin, eski ve yeni Türkiye arasındaki mücadeleyi zaafa uğratma riski görüyorum. MHP lideri Bahçeli'nin bir hesap kitap adamı olduğunu düşünürsek, önümüzdeki 10 günlük gelişmeleri TAKTİK git-geller olarak değerlendirmekte fayda var.
AK Parti'nin MHP ile birlikteliği MERKEZ SAĞ ve HDP ve CHP'yi yakınlaşması da MERKEZ SOL'u fiilen gerçekleştireceği için, bu siyasi konumlanış, Türkiye siyasetinin geleceği açısından olumlu bir tablo yaratmaya adaydır. Yani, Avrupa-Amerika'da olduğu gibi, Demokrat ve Cumhuriyetçi iki kanal. Parçalanmış siyasete son.
Nitekim böyle bir pozisyon gelecekte, BAŞKANLIK MODELİ içinde uygun ortamı yaratacaktır.
AK Parti-MHP koalisyonu, çözüm Süreci'nin TBMM'yi merkeze alan bir konuma da yol açacaktır. TBMM, Kurtuluş Savaşı yapmış, Cumhuriyet'i kurmuş bir MİLLİ İRADE GÜCÜ olması hasebiyle, kangren olmuş sorunları da çözmeye muktedir olacaktır.

SONUÇ: Açıklanan anketler ve arka arkaya yapılan gizli anketler diyor ki, 15 veya 22 Kasım'da bir seçime gitme durumu olursa, AK Parti tek başına iktidara gelecektir.