Toplumların gelecek 20 yılının, 50 yılının portresinin çizildiği anlardır onlar. Bazı anlar ve dönüm noktaları planlı programlı değildir.
Böyle bir beklenti veya düşünce de yoktur.
Fakat ani gelişen bir olay ülkenin en hayati dönemini başlatabilir.
Örneğin DAVOS gibi.
30 Ocak 2009'da İsrail Cumhurbaşkanı Perez'in diplomatik sınırları aşan sert konuşmaları karşısında Başbakan Erdoğan'ın "One Minute" çıkışıyla, İsrail'e, "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" demesi, dalga dalga tüm Dünyada yankılanmıştı.
Bu çıkış, Türkiye ve Orta Doğu'da da büyük heyecana ve gelişmelere neden oldu.
Müslüman dünyada büyük yankı gördü. Filistin'i yeniden dünya kamuoyunun gündemine oturttu.
İsrail"in Filistin"de neden olduğu insanlık dramı hakkında konuşurken sözleri kesilen Erdoğan, bu sert çıkışının ardından tüm Müslüman ülkelerde adeta bir BAYRAK haline geldi. Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan, çok hassas bir dönemde 21-22 Ocak tarihlerinde AB'nin başkenti Brüksel'e gidecek.
Bu anlarda, dönüm anları olabilir mi?
Avrupa'nın ikiyüzlülüğü ve Türkiye içişlerine karışma ötesi adeta siyasi dizayn çalışmalarına lojistik üssü olması, bir ONE MINUTE çıkışına gebedir diyebilir miyiz?
Başbakan Erdoğan'ın, "Samimiyeti ortaya koyalım, fasılların açılmasının önündeki engelleri kaldıralım. Geç kalmış ahde vefayı gösterelim" demesi, başta Merkel ve diğer AB Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET) başvurduğumuz 1959 ve arkasından imzaladığımız Ankara Antlaşması(1963) ile başlayan Avrupa masalı hala sürüyor.
Uzun ve sıkıntılı bir bekleyişten sonra 3 Ekim 2005'te Başbakan Erdoğan'ın ''yeter artık'çıkışıyla, ucu açık müzakerelere başladık.
KIBRIS ETKİSİ: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tüm Kıbrıs'ı temsil eder şekilde AB'ye kabul edildikten sonra, Merkel'in şımartmasıyla, müzakerelerde 14 faslın açılmamasını sağlayacak konumda tutuluyordu. AB'nin birçok ülkesi yıllarca Kürt meselesini kullandı. Terör örgütü mensuplarına imkân sağladı. Yıllarca Kürt sorununu bir kart olarak kullandılar. Kurt kapanı gibi bir şey. Bu memleketin binlerce insanının yaşamına mal olmanın hesabını görmek istiyorsak, dönüp, Avrupa başkentlerine bir bakmamız gerekiyor.
PKK, Türkiye'ye karşı kampanyasını 1983 yılında başlattığında henüz Soğuk Savaş bitmemişti ve biz Avrupalı müttefiklerimizle birlikte NATO şemsiyesi altında Batı'nın savunmasında ortaklık içindeydik. Bu ittifakın güçlü başkentleri, "önemli" olduğunu savundukları bir ortaklarının yumuşak karnından vurulması için el birliği yaptılar.
Euro batıyor, AB dağılıyor gibi felaket senaryolarının üretildiği ve krizden kurtulmak için uğraşan bir AB'nin Taksim-Gezi olayları ve 17 Aralık operasyon sonrası yaptığı sert çıkışları da dikkatle ele almalıyız. Daha önceki iki açıklamanın aksine, Genişleme Komiseri Stefan Füle son açıklamayı sözcüsü yerine bizzat kendisi yaparken, AB'nin uyarı dozunu da arttırması dikkatlerden kaçmamalıdır.
SONUÇ: 21-22 Ocak 2014... Tarihe şöyle yazılabilir. Brüksel'e 'One Minute' zamanı... DAVOS'un ayak sesleri, Brüksel'den Duyuldu...
