BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 2 Ocak 2014

Batı'nın planı

17 ve 24 Aralık, "Parelel Devlet" kumpasları karşısında canlanan milli ruh, Yeni Türkiye için büyük şans özelliği kazandı. Bu bağlamda, dış müdahalelere karşı milli bağımsızlığımızı, militarist vesayete karşı milli irademizi, fikir özgürlüğünü ve bu topraklardaki bin yıllık Türk İslam medeniyetini ve kardeşliğimizi dava bilinciyle savunabileceğimiz bir fikir platformu oluştu. 'Paralel Devlet' kumpaslarının ekonomik ve siyasi ayakları tek tek aydınlanırken, çözüm sürecine yönelik boyutu üzerinde de dikkatle durulması gerekiyor.
Oslo ve 7 Şubat MİT operasyonunun hedeflerinden birinin, çözüm süreci... Olduğu geçen zaman içinde çeşitli boyutlarıyla ortaya çıkarılırken, 17-24 Aralık kumpaslarının önemli hedeflerinden birisinin çözüm süreci olduğunu bilmeliyiz. Oslo-7 Şubat-14 Aralık-
24 Aralık'ı ,aynı fotoğraf içinde değerlendirince, çözüm sürecini çökertmenin arkasındaki stratejik beynikarargâhı daha net görebiliriz. Hakan Fidan MİT müsteşarı olur olmaz İsrail'in Hakan Fidan'a yönelik iftiralarını ve onu yıpratmaya çalışmasını hatırlayalım. Hakan Fidan'ın konuşmaları üzerinden, montaj teknikleri ile hem Fidan'ın hem de MİT'in hedef haline getirildiği kısa sürede ortaya çıkarılmıştı.
Hakan Fidan'ın MİT'in başına gelmiş olmasından MİT'in içinde bir kesimin rahatsız olduğunu da, 7 Şubat operasyonu ile gördük.
MİT içinde rahatsız olan kanatların, emniyetyargı içindeki kanatlarla işbirliği içinde olduğu, 14-24 Aralık kumpaslarında net bir resim haline geldi. 7 Şubat operasyonunu kurgulayanlar, bir taraftan çözüm sürecini sabote etmeyi hedeflemiş, diğer taraftan Hakan Fidan üzerinden Başbakan Tayyip Erdoğan'a yönelmişti. 14-24 Aralık kumpaslarıyla, yine çözüm süreci sabote edilmeye çalışılmış, diğer taraftan Bakanlar ve çocukları üzerinden yine Başbakan Tayyip Erdoğan'a yönelmişlerdir. Çözüm sürecine yönelik sabote edici kumpasların bir boyutu da Kuzey Irak Kürt ve Irak merkezi petrollerinin Türkiye'ye akışını engelmektir.
Türk-Kürt beraberliğinin sağlanması, Ortadoğu haritasının yeni çiziminde Vahşi Batı'nın planlarını bozmaktadır.
13 Aralık günü Türkiye akmaya başlayan Kürt petrolleri, Büyük Türkiye'nin kurgulanmasında ana damarı teşkil edeceğinden, şimdiden kumpaslarla bu gelişmeler kırılmak istenmektedir. Çözüm sürecini yürüten iradenin başındaki lider Başbakan Tayyip Erdoğan durdurulmak istenmekte, sonuçta Büyük Türkiye atılımları engellenmek istenmektedir. Çözüm süreciyle birlikte, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi petrollerinin doğrudan Türkiye'ye akması sonucu, Türkiye ekonomisine İlk zamanlarda 17 milyar dolar kazandırılacaktır. Sonra bu rakam çok daha artacaktır. Çözüm sürecini yürüten iradenin başındaki Başbakan Erdoğan durdurulmak istenmekte. Batı'nın petrol baronları ne yaparsa yapsınlar, Oslo-7 Şubat, 14-24 Aralık kumpaslarından istedikleri sonucu alamayacakları ortada.

SONUÇ
: Bu kumpaslardan çok üzülsek bile, 'MİLLİ Ruh'un canlanmasına, militarist vesayete karşı milli irademizi, fikir özgürlüğünü ve bu topraklardaki bin yıllık Türk İslam medeniyetini ve kardeşliğimizi bir dava bilinciyle savunabileceğimiz bir fikir platformu oluşturmasını bir şans olarak görmeliyiz.