BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 18 Aralık 2013

Kardeşliğe atılan pençe

Türkiye'nin 2023 vizyonuna yön verecek tarihi bir dönemece yaklaşılırken, son derece kritik bir yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim atmosferine girilmişken, kenarda bekletilen bir operasyonun düğmesine basılması düşündürücüdür.
Bu operasyonun ardındaki muhtemel güç kimlerse, 'Büyük Türkiye'yi durdurma çabalarına alet olunmasına işaret eder.
Kardeşliğe atılan pençedir. Tıpkı daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken olanlar gibi... 'Siyasette gerilim artsın, Çankaya tekrar statükonun kalesine dönsün' diye çırpınan odakların elini avucunu ovuşturmasına yol açmaktır. Hız kazanmakta olan Büyük Türkiye treninin hatlarına bomba koyulması anlamındadır.
Türkiye bu günlere kolay gelmedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın göreve gelmesiyle ülkemiz siviller tarafından yönetilmeye başlandı. İçe kapanan ülkemiz dışa açılmıştı. Milli devlet olma vasfı tahkim ediliyordu. Bu dinamikler Türkiye'yi küresel ilişkilerde daha bağımsız yapmıştı.
Bu topraklar üzerinde her zaman kirli emelli olan insanlar bulundu.
Ama şu bir gerçek ki, Ortadoğu'da ve bu bölgede üzerinde çok kirli oyunlar oynanıyor.
Geziyi unutmayalım.
Karanlık odalarda hazırlanan senaryolar Taksim'de uygulamaya sokuldu.
Dış basın desteğiyle, Türkiye'nin itibarını zedelemek için büyük gayret gösterdiler.
Meselenin özü ağaç meselesi değildi. Avrupa gladyosu devreye girdi.
Afrika'da görünen, Orta Asya'ya giden, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu'da oyun kurucu olmaya çalışan Türkiye vardı.
Çok uğraştılar ama olmadı.
Bu noktalara gelinmesine hayatiyet veren demokratların, yurtseverlerin, Cemaat'in tabanıyla AK Parti'nin tabanının birlik ve beraberliğinin büyük rolü vardı. Cemaat'e gönül veren insanlar AK Parti'ye oy veriyorlardı. AK Parti'de Cemaat'le hiçbir ilgisi olmayan insanlar da Cemaat'in hizmetlerine sempati duyuyordu.
Dershane işi Cemaat'e karşı bir girişim değildi. 2008 yılında Başbakan Erdoğan dershanelerin kapatılacağını açıklamıştı. O zaman ilişkiler gayet ileri derecede ve çok iyi bir seviyedeydi.
Sonra ne olduysa, MİT krizi körüklendi.
O günden bugüne karanlık ellerce ateşe kömür atılmaya çalışıldı.
"Çankaya tekrar statükonun olsun, dünyanın 10. ekonomisi olmaya karar veren Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarı bozulsun" diyen odakların karanlık ellerinin, AK Parti ile Cemaat arasına girmeye çok hevesli olduğu biliniyordu, fakat sıkıntının bu noktalara getirileceği beklenmiyordu. Başbakan Erdoğan hedef alınarak, Türkiye'nin geleceğine yönelik çok riskli adımlar, ne yazık ki atıldı.
Buradan çıkartılması gereken bir ders var.
Kim hangi safta bulunuyor?
Bugün dershaneleri savunanların birçoğunun, Cemaat'e ilişkin olumsuz tavır içindeki varlıkları görmezden gelinemez. Fethullah Gülen Hoca Efendi'ye karşı negatif tavırları bilinenlerin bugün sırf bir muhalefet imkânı var diye saf tutmalarının bir anlamı yok mudur?
Başbakan'ın Konya'daki şu sözleri perde gerisinde neler olduğunu apaçık gösteriyor:
"Türkiye üzerinde operasyon yapılacak, ameliyat yapılacak bir ülke değildir. Türkiye bir muz cumhuriyeti değil. Çiğnenecek üçüncü sınıf bir kabile devleti değildir. İçerden ya da dışarıdan hiç kimse ülkemizi karıştıramaz. Ülkemizde çirkin tuzaklar kuramaz."

SONUÇ:
Bu kirli oyunlara karşı insanlarımızın tavrı çok önemlidir. Eğer bu topraklar üzerinde yaşayan halklar, toplumsal kesimler, kenetlenip kardeşçe davranabilirlerse, oyunlara alet olmazsa, tahriklere kapılmazsa, karanlık odaların oyunları tutmaz. Vatan sağduyulu insanların omuzlarında yükselir.
Birlik ve beraberlik kırılmadığı sürece, BÜYÜK TÜRKİYE'nin önü kesilemez.