BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 22 Şubat 2013

Yeni harita

Harita değişikliklerinin dünyanın her köşesinde bolca konuşulduğu bir dönemden geçiyoruz. Stratejik raporlar, alternatif haritalar, kimilerine göre felaket habercisi, kimilerine göre ise değişim müjdecisi.
1915'lerde kurulan bu düzen yıkılıyor, yeni güç dengeleri oluşuyor.
Ülkeler yıkılıyor, rejimler çözülüyor, sokaklara dökülen halk özgürlük şarkıları söylüyor. Bu döneminin ardından bir inşa sürecinin başlaması kaçınılmaz. Lakin yeni inşaatın sarsıntılara karşı dayanıklı olup olamayacağını net olarak göremiyoruz.
Her gün değişen dengeler iklimindeki coğrafyadan, huzur dolu bir gelecek nasıl çıkacak?
Hatırlayalım, Birleşmiş Milletler'in annesi olan Cemiyet'i Akvam,1920 yılında 27 ülke tarafından kuruldu. BM, 1945 yılında 51 devlet tarafından kuruldu. Aradan geçen 68 yılda yeni kurulan-bağımsızlığını ilan eden 142 devlet daha üye oldu. Bugün ise 206 devlet bulunuyor. İlginçtir, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı olan CIA'nin 2010 Dünya yıllığında geçen ülke sayısı 261.
Gelecek 10 yıl harita değişikliklerine gebe bir süreç. Ülkelerin bölünmesi ya da birleşmesi yeni yüzyılın da küresel dengelerinin tamamlayıcısı olacaktır.

Çevremizdeki risk haritası
Berlin duvarının 1989'da yıkılmasından, soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra, Balkanlar parçalandı. Devletçik sayısı arttırıldı. Şimdi, Ortadoğu ve Afrika'da küresel hesaplar yürüyor. Alternatif haritalar masalarda. Küresel aktörler, aralarındaki paylaşım mücadelesini tırmandırmak için, Arap Baharı'nın seyrine bakıyorlar. Bu zamanda Türkiye üç temel yapısını korumak zorundadır.
1) Milli birlik ve beraberliğini,
2) Güçlü ekonomi ve güçlü ordusunu,
3) Büyük sıçrama yapmasını engelleyen, küresel güçlerin oyun sahasına çekilen Kürt meselesini halletmek zorundadır.
Bu tablo karşısında Yeni Türkiye'nin güçlü aktörleri, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay üçlüsü ne yapıyor? Üç temel yapı üzerinde devlet Aklı'nı gündeme sokmuş durumda. Harita değişiklikleri iyi okuyorlar.

Sonuç
:
Arka planları gözden geçirelim:
Bu kritik aşamada, Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin dünyaya açılım kapısı olmayı Türkiye üzerinden sürdürmeyi kararlaştırması önemli. Kandil'de, Doğu Akdeniz'de petrol aramalarında, Paris'teki cinayetlerde, Esad'ın arkasındaki gizli ellerde, Sinop-Samsun hareketlenmesinde sütre gerisindeki Derin Avrupa aktörlerini artık iyice görmekteyiz.