BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 19 Kasım 2012

Türkiye-Mısır ittifakı

Yüzyıl sonra tarih yeniden yazılıyor.
Başbakan Erdoğan'ın Mısır ziyareti tam da İsrail'in Gazze'ye planlı şekilde başlattığı gerilimin örtülü bir savaşa dönüşmekte olduğu döneme denk geldi.
Erdoğan'ın "yerinde ve başarılı" bir çıkış yaparak Mısır Cumhurbaşkanı Mursi ile beraber dünyaya verdikleri resim, yepyeni bir iklimin habercisi olarak değerlendirildi.
Şimdi, Ortadoğu'nun şekillenmesinde yeni bir denge var. Şu anda tüm Arap ve İslam âleminde tavrını net bir biçimde ortaya koyan tek lider olarak Erdoğan'ın görünmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin de Türkiye'ye gösterdiği yakın ilgi, yepyeni gelişmelerin işaret fişeği özelliğinde.
Bu gelişmeyi merkeze alırsak, "Türkiye-
Mısır beraberliği, Ortadoğu'nun geleceğinde önemli bir boşluğu nasıl dolduracak"
sorusu önem kazanmaktadır.
Türkiye, yüzyıl önce bu coğrafyayı İngiltere karşısında aldığı yenilgi sonucunda terk etmek zorunda kalmıştı. 1. Dünya Savaşı'ndaki yenilgi sonrası Arap vilayetleri İngiltere'nin kontrolüne geçmişti.
Türkiye'yi Ortadoğu'dan çıkarmak için savaşa girmiş İngiltere ve batılı devletler, bölgeye kan ve gözyaşından başka bir iklim veremedi.
1948'de, Ortadoğu'ya hançer gibi soktukları İsrail ile de bölgenin kılcal damarları üzerinde oynadılar.

FAY HATLARI...
Son gelişmeleri, Ortadoğu uzmanı Ömer Özkaya ile masaya yatırdık.
Doğu-Batı Araştırmaları Enstitüsü Başkanı olan Ömer Özkaya, Türkiye-Mısır beraberliğinin yarattığı iklimi analiz ederken, İsrail'in bu gelişmeden çok korktuğunu anlattı: "Türkiye-Mısır hattı, Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesinde başrol oynayacaktır. 82 milyon yurttaşıyla Mısır, en büyük Arap devleti.
Dahası, Arap dünyasının tarihi kültürel lideri olmasının yanında, stratejik açıdan en önemlilerinden biri. Şimdi ortada yeni bir Türkiye ve yeni bir Mısır var. Mısır ve Türkiye, İsrail'i zayıflatarak, çevreleyerek ve hatta gerileterek, stratejilerini şekillendirebilir. Bu gelişme İsrail'i çok korkutacaktır.
İsrail'in 'Oded Yinon Stratejisi' vardır. Oded Yinon Stratejisi, İsrail'in etrafındaki büyük devletlerin ırk ve mezheplere göre ufalanmasını öngörüyor. İsrail Dışişleri'nde görevli olan Oded Yinon'un raporu, (1980) 'İsrail İçin Strateji' başlığını taşıyan yazı İsrail'in tüm Ortadoğu'yu kendi beka stratejisi uyarınca düzenlemeyi hedeflediğini gösteriyordu.
Yinon'un raporu, Ortadoğu ülkelerinin demografik yapısını kendine temel alıyordu. Ortadoğu ülkelerinin hepsinde dini veya etnik yönden azınlık durumunda olan gruplar vardı. Ve İsrail bu ülkeleri iç karışıklığa sürüklemek için bunu kullanabilirdi. Yinon şöyle yazıyordu:
Müslüman Arap alemi buralarda yaşayan insanların dilek ve arzuları hiç dikkate alınmadan yabancılar tarafından bir araya getirilmiş iskambil kâğıtlarından yapılma geçici bir ev gibidir. Keyfi olarak 19 devlete bölünmüştür. Her biri birbirine düşman azınlıklardan ve etnik gruplardan oluşturulmuştur.
Kudüs İbrani Üniversitesi Profesörü Israel Shahak, Yinon'un raporunu temel alarak yazdığı The Zionist Plan for the Middle East (Ortadoğu İçin Siyonist Plan) adlı çalışmasında, raporda yazılanların İsrail'in uzun vadeli stratejisinin bir özeti olduğunu vurgular. Bu yayından 22 yıl sonra, yazıldığı gibi, Irak fiilen üçe bölündü. Şimdi farklı bir durum ortaya çıktı. Türkiye ile Mısır, beraberce Suriye denklemini çözme, Filistin-Gazze meselesini rayına oturtma şansını yakaladılar. İsrail'in korktuğu başına gelecek."

KOMŞUNUN ZİYARETİ
Ömer Özkaya, Türkiye-Mısır beraberliğini bozmaya yönelik taktiklerin de eksik olmayacağını anlatırken, göze batmayan bir geziyi örnek gösterdi: "Mısır eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ve ailesinin, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimiyle özel ilişkileri vardı. Yunan İstihbaratı, Suzan Mübarek'in, Mısır devlet sistemi üzerindeki etkisini biliyordu. Bu nedenle de Suzan Mübarek'e hediyeler yağardı. İsrail'in gizli yönlendirmesiyle de, Kıbrıs Rum Kesimi ise Hüsnü Mübarek'in oğulları Cemal ve Ala üzerinde yoğunlaşarak bunların 'kaçak' paralarını kendi borsa ve bankalarında değerlendirdi. Bu ilişkilere, Fener Patrikhanesi ve Yunan Kilisesi'nin, İskenderiye Kilisesi'yle özel ilişkileri de artı katkı sağladı. Yeni Mısır'ın Yeni Türkiye ile artan ilişkilerinden panikleyen Yunan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas, 18 Ekim'de Kahire'ye gitti. Bu ziyaret göze batmadı. Papulyas, Yunanistan'ın Mısır'daki yatırımlarını artıracağını söyledi. Yunanistan iflas etmiş durumda. Rum Kesimi'ndeki kara paralar da tamamen çekiliyor. Peki, bunu hangi parayla yapacaklar. İsrail'in bu işin içinde olacağını hepimiz bilmeliyiz. Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Mursi'nin beraberliği, sadece İsrail ve Yunanistan'ın manüplasyonlarını önlemenin ötesinde, Batılı devletlerin de oyunlarını bozmaya yetecektir."


SONUÇ: Ortadoğu'nun iki kilit ülkesi Mısır ve Türkiye, yeni bir dönemin belkemiğini oluşturmak üzere harekete geçmiş bulunuyor. Türkiye- Mısır beraberliği, bölgenin refaha ve demokratik yönetimlere kavuşması açısından belirleyici olmaya adaydır.